sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolar
Kur'an Dinle
Sesli Makale

Başı Boşluktan Kurtulmanın Yolu 3

Başı Boşluktan Kurtulmanın Yolu 3
13.06.2017
0
A+
A-

Hamd göklerin Rabbi yerlerin Rabbi , ve Alemlerin Rabbi olan Allah c.c ye aittir.Göklerde ve yerde büyüklük ve hakimiyet onundur.Çünkü o hüküm ve hikmet sahibidir.(casiye 36,37) Selatu selam Allah rasulu (a.s) ma aline ashabına gayesi Allah c.c nün rızası rehberi Kuran önderi Muhammed Mustafa (a.s) olan müminlerin üzerine olsun inşaalllah.

Değerli okuyucularım bundan önceki yazımda insanın bu eksiksiz ve her varlığın birbiriyle uyum içerisinde yaşadığı varlıklar aleminin içerisinde insanın var olmasının sadece yemek içmek çoğalmak ve nefsi arzularının arkasından koşmak olmadığını insanı insan yapan değerlerin bu saydığımız ve hayvanlar alemininde tüm fertlerinin yapa geldiği yaşamsal faaliyetlerden sınırlı kalmadığını Kuran ve Sünnet ışığında açıklamıştık.Öyleyse insanı bu varlık aleminin içerisinde onu olması gereken makama oturtacak onu izzet ve şeref sahibi yapacak bir takım üstün vasıflara ihtiyacı vardır.

İşte insanı bu izzet ve şereften mahkum bırakarak aynı zamanda esfeli safiline yani aşağıların aşağısına iten sebeplerin başında insanın nereden geldiği ne yapması gerektiğini ve nereye gideceğini unutmuş olması gelmektedir.Dolayısıyla ne dünyada nede ahrette uğruna yaşayabilecekleri hiç bişeyleri kalmamıştır.Bu insanlar için bi değerden bahsetmek mümkün değildir.

Kur'an Dinle

Bu da kendisiyle dünyada ki ve ahrette ki hüsranı beraberinde getirmiştir.Öyleyse bu üç sorunun yani nereden geldim ne yapmalıyım ve nereye gideceğim sorularına bulunacak doğru cevaplar bizim hayatımıza bir anlam katacak ve inşallah bizi esfeli safilinden aliye illiyene çıkaracaktır.Öyleyse hiç vakit kaybetmeden ben kendime ve sizde kendinize ilk soruyu soruyoruz.Ben dünyaya nereden geldim ? Soruya ilk cevabı ben sınırlı olarak yaratılmış aklımla cevaplıyorum.Gidebildiğim son nokta annemin rahmi.

Tahmin ediyorum ki İlahi vahiyle tanışmamış herkezin vereceği cevapta bundan farklı olmayacaktır.Bu da gün gibi orataya koymaktadır ki vahiysiz bir hayat onu anlamaya çalışmadan yaşanan bir hayat gerçekten cahiliye yani cahilce yaşanan boşa harcanan sermayeden başka bir şey olmayacaktır.Bu da vahiysiz bir aklın tek başına kaldığında acizliğini ortaya koymaktadır.

Şimdiyse aklımızın önüne hayat rehberimiz dediğimiz bizleri bu cehalet karnlığıından İslamin Nur’una çıkaran Kuran-ı Kerimini koyuyor ve soruyoruz.Göğün , yerin ve alemlerin Rabbi ve tek İlahı olan Allah’ım benim dönüşü olmayan şu yolcuğumun başlangıcı yani dünyaya gönderildiğim yer neresidir.Bu cevapta İlahi kelamın Araf Süresi 172. ayetinde cevap buluyor ve bizi sıfır noktasına götürüyor.Evet şimdi anlamak için ayeti okuyoruz.Ayet ‘’ve iz’’ hatırla ki manasına gelen bir kelime ile başlıyor.

Demek ki insan oğlu unutabilen bir varlık ki Allah c.c bu üç sorunun cevabını imtihan gereği unutturmuş.Fakat Allah c.c kulları için göndermiş olduğu İlahi mesaja kulak veren ve onu okuyup anlamaya çalışanlara rahmetinin tecellisi olarak hatırlatıyor ve ayet devam ediyor.

Sesli Makale

’Hani Rabb’in Ademoğullarının sülbünden zürriyetlerini çıkartmış.Ve nefislerinide şahit tutmuş.’’ Yani dünya ya imtihan için gönderilecek ne kadar insan varsa hepsini beden olarak yaratmadan önce ruh olarak yaratmış ve kendi nefislerini de şahit tutmuş.’’Ben sizin Rabb’iniz değilmiyim’’diye sorduğu soruya nasıl şuan yaşadığımız zamanda varlık alemini temaşa ettiğimizde Allah’ın tek ilah ve tek Rabb olduğuna şahitlik ediyorsak o zaman ve mekanda ki delilleri gören bizler şöyle cevap veriyoruz.’’Şüphesiz sen bizim Rabb’imizsin’’ yani sen bizim yaratıcımız bizim sahibimiz , terbiyecimiz ve bizim hayatımızda tasarruf etme yetkisine malik olan tek mabud sensin diyoruz.İşte bu cevap bizim nereden geldiğimiz ve ne yapmamız gerektiği ile ilgili soruların cevabının temelini teşgil etmektedir.

Bu cevap aslında şu ithafı beraberinde getirmektedir.Benim bir sahibim var aynı zamanda ona karşı sadakat göstermem gereken nefsimin bile şahit olduğu verdiğim bir sözüm var.Ve dolayısıyla benim başı boş kanunsuz ve nizamsız olmam mümkün değildir.

Yine Allah c.c Hicr Süresi 85. Ayeti kerimede ‘’Ben gök yer ve bu ikisi arasında ki her şeyi hak ve hikmet ile yarattım’’ buyurmaktadır.İşte bu gök ve yerin arasındaki insanın yaradılış hikmeti yaratıcısına verdiği bu söze sadakat gösterip nefsinin arzularını bir kenara itip ön yargılardan uzak aklın önüne vahyi arkasına da nefsini koyarak teslim (Müslüman) olmalıdır.Ancak bu ayet-i kerimeyi doğru tahlil edip üzerinde biraz düşünürsek.

Bundan sonra ki yolculuğumuzda anne rahminde ki hayat mükellefiyetin başladığı dünya hayatı ve mükellefiyetin son bulduğu kabir hayatı , mükafat ve cezanın olduğu ahret hayatının bir anlam ifade etmeye başladığını görürüz.Şunu da hatırlatırsak ve ayetteki şüphesiz sen bizim Rabb’imizsin sözünün ciddiyeti daha iyi anlaşılır.Amel hayatı bitip elimizden irademizin alınıp hesap hayatının ilk durağı olan kabre girildiğinde münker ve nekirin ilk ve en önemli ve bundan sonraki hayatımızın ve akibetimizi belirleyen soru.’’Men rabbuke’’ Rabbin Kim ?. İşte bu ikinci soru verilecek ikinci cevap bu kabirdeki soru mishakta yani ruhlar aleminde ki verilen cevaba yani söze sadakata bağlıdır.Eğer verdiğim sözü unutmuş ilahi mesaja kör ve sağır kesilmişsen o dudaklar ve dil bu soruya sus pus kalacaktır.

Bunun delilide şu ayeti kerimedir ; (Ben cinlerin ve insanların çoğunu cehennem için yarattım.Çünkü onlar İlahi mesaja karşı gözleri kör kulakları sağır kalpleri de taş kesilmiştir…)Allah muhafaza işte iki akibetten biri budur.Birde Fussilet Süresi 30. Ayeti Kerimede ‘’Şüphesiz Rabbim Allah’tır diyip sonra dosdoğru olanlar var ya onların üzerine melekler iner ve derler ki.Korkmayın üzülmeyin size dünyada iken vaad edilmekte olan cennet ile sevinin.

İşte buda şüphesiz sen bizim Rabb’imizsin sözüne sadakatın mükafatı olan müttakilerin akibetidir.Zaten başka akibet varmı ki ? İki yol ve iki son durak ya inşallah cennet yada Allah muhafaza cehennem.İşte akibeti hakkında biraz samimi olarak düşünürsek bu iki sonuçtan başka bir sonuç olmadığını anlarız.Ve yaşadığımız gibi inanmayı ve çoğunluğun gittiği yol doğrudur anlayışını bir kenara bırakıp inancımızın gereği olan hayatı ve o cehennem için yaratılmış çoğunluktan farkımız varmı yokmu bunu düşünür.Şimdiye kadar dil ucuyla söylediğimiz Le ilahe İllallahı şahitlik ederek ‘’Eşhedüenlailaheillallah diyen samimi bilgili ihlaslı muttakilerden olmak için mücadele ve mücahede etmemiz gerektiğini anlarız.

Araf süresi 172. ayeti kerime bakın nasıl son buluyor ‘’İşte biz sizden bu sözü yarın ahirette hesaba çektiğimizde Rabb’im benim bu sözden ve gereğini yerine getirmekle sorumlu olduğundan haberimiz yoktu demeyesiniz diye aldık’’ Buyurmaktadır. Evet cümlelerinde bizim mazeret olarak arkasına sığınabileceğimiz cehaletinde bir mazeret olmadığını elimizden bu hüccetinde alındığını beyan etmektedir.Çünkü Allah c.c hazreti peygambere İbrahim süresi 1. ayeti kerimesinde ‘’Biz sana Kuranı insanı cehaletin karanlığından islamın nuruna aydınlığına çıkartman o çok yüce ve övgüye layık olan rabbinin yoluna iletmen için indirdik buyurmaktadır.

İslam öncesi olsaydı belki !. Cehalet bir mazeret olarak kabul edilebilirdi ama şimdi hamd olsun ki vahyin ışığı o cehaletin şeytanın egemenliğini yıkmış karanlığını aydınlatmıştır.Hak ile batılı , iman ile küfürü İslam ile cahiliyeyi heva ile şeriatı ayırmıştır.Bize düşen sadece tasdik ve tabi olmak kalmıştır.Şu ana kadar yapmış olduğumuz anlatım.Düşünebilen akıl sahibi olanların insanın başı boş olmak bir yana yeryüzünde en mükellef bir varlık olduğunu anlamaya başladığına inanıyorum.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.