BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
İSLAMİ AHLAKIN MERTEBELERİ
Hamd âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim, din gününün sahibi ALLAH Azze ve Celle’ye olsun. Salât ve Selam örneğimiz, önderimiz, liderimiz kendisine uyulmadığı ve izinden gidilmediği müddetçe kurtuluşun mümkün olmadığı Hz. Muhammed(sav)’e âline ashabına olsun inşallah
İslami ahlak diye tarif ettiğimiz ahlak Kur’an ve Sünnet gereği; imanİslam, takva ve ihsan olmak üzere dört mertebeyi kapsar. Bunların dördü de yaratılış icabı birbirini takip eder. Bir sonraki bir öncekinden kaynaklanır ve sadece onun üzerine bina edilir. Birinci tabaka sağlam olmayınca, temel sağlam olmayınca, üzerine ikinci katın, tabakanın bina edilmesi tehlikeden beri değildir. Bunun için iman tabakası üzerine ikinci kat olan İslam tabakası onun üzerine takva onun da üzerine ihsan tabakası yapılarak bina sağlamlaştırılır. Bugün görünen manzara binanın temeli olan iman ile birlikte takva ve ihsanın bulunmamasıdır. Böyle olunca da iman olmadan ne İslam’ın ne de takva ve ihsanın bulunması mümkün değildir. Aynı şekilde iman zayıf ise binanın temeli olan bu unsur sallantıda ise bunun üzerine hiçbir bina inşa edilemez. İmkansızdır. Böyle çürük bir temele bina yapılsa bu da zayıf ve direkleri sallanan yıkılmaya hazır bir bina olmaktan öteye geçemez. Aynı şekilde eğer iman zayıf ise, mahdud ise İslam, takva ve ihsanın da topluca zayıf ve mahdut alması muhakkaktır. Madem ki iman sahih değil sağlam değil, yerleşip oturmamış birazcık dini anlamış kimse, bu imanın üzerine İslam’ı veya takvayı yahut da ihsanı bina etmenin tehlikesini görecektir. İslamdan önce imanı sağlamlaştırmak gerektiği gibi takvadan önce İslam’ı sağlamlaştırmak gerekir. İhsandan önce takvayı yerleştirmek şarttır. Fakat bugün insanları çoğu kez yaratılıştan konmuş olan bu sıralamayı unutmuş görmekteyiz. İman ve İslam köşkünü sağlamlaştırmadan temelleri atmadan takva ve ihsan peşinde koştuklarını ve asıl temele hiç ehemmiyet vermediklerini görmekteyiz. Bundan da kötüsü ve üzücü olanı iman ve İslam hakkında yanlış bazı düşüncelere kapılmış olmalarıdır. Giyimlerini, kuşamlarını, yemelerini, içmelerini, oturup kalkmalarını ve buna benzer zahiri bazı amellerini, bazı muayyen kalıplara döktüklerinde, takvalarının tamamlanacağını zannetmektedirler. Takvanın en üst mertebesine kavuşacaklarını vehmetmektedirler. Veya bazı nafileleri, zikirleri, virdleri ve benzeri müstehab amelleri işlemek suretiyle ihsanın en üst mertebesine ulaşacaklarını zannetmektedirler. Fakat takva ve ihsan sahibi olan bu zevatın hayatlarına baktığınız zaman, bunların henüz iman köşkünün temelini sağlam atmadıklarını, iman binasını muhkem yapmadıklarını gösteren emareleri görürsünüz. Bu gibi hatalar bulunduğu sürece İslami ahlakın unsurlarını tamamlamada başarıya ulaşmamız asla mümkün olamaz. Öyleyse bu dört mertebeyi tam olarak kavramamız lazımdır. Bu dört mertebenin düşünce yapısını kemale erdirmemiz kaçınılmazdır:İman,İslam, Takva ve ihsan. Bu dört mertebenin yaratılıştan kaynaklanan sırasını çok iyi kavramamız zaruridir.
(Mevdudi rha)
Yazımıza önümüzdeki ay bu dört mertebeyi açarak devam edeceğiz inşallah…