sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

TABERİ (RH.A)’İN BAKIŞ AÇISIYLA KEHF SURESİ 21. VE 25. AYET-İ KERİMELER

TABERİ (RH.A)’İN BAKIŞ AÇISIYLA KEHF SURESİ 21. VE 25. AYET-İ KERİMELER
Ekim 17, 2025 09:56
A+
A-

21- Biz onları daha önce nasıl uyutup uyandırdıysak, Allah’ın vaadinin hak olduğunu ve kıyamet gününden şüphe edilemeyeceğini bildirmek için öylece şehir halkına buldurduk. Hanı bir zaman halk, aralarında ashab-ı Kehfin durumu hakkında münakaşa ediyorlardı. Bazıları: “Mağaranın ağzına bir bina yapınız. Rablerİ onların durumlarını daha iyi bilir” dediler. Halkın ileri gelenleri de: “Mağaranın önüne bir Mescid yapalım” dediler.

Ashab-ı Kehf zamanında yaşayan insanlar, öldükten sonra dirilme ve kıyamette olacak şeyler hakkında şüpheye düşmüşler, bazıları: “Ruhlar dirilecek amma cesetler dirilmeyecek” demişler bazıları da bunun dışında birtakım iddialarda bulunmuşlardır. Allah teala ashab-ı Kehfı, uzun süre uyuduktan sonra bu şekilde şüphe içinde olan insanlara buldurmuş ki Allah’ın bütün vaadlerinin hak olduğunu ve kıyametin mutlaka kopacağını bildirmiş olsun.

Ashab-ı Kehfı bulanlar, onlann bulundukları yerin üzerine ne yapacakları hakkında ihtilafa düşmüşler, bazıları onların üzerine bir bina yapılmasını teklif etmişler, ileri gelenleri ise, orada bir Mescid yapılmasını ve o Mescidde Allah’a ibadet edilmesini teklif etmişlerdir.

Ashab-ı Kehfin durumu anlaşıldıktan sonra sonucun ne olduğu hususunda çeşitli rivayetler vardır. Bu hususa Kur’an-i Kerim kesin bir açıklık getirmemiştir. Bu sebeple “Bu hususu Allah daha iyi bilir” deyip geçmek daha isabetli olacaktır. [1][30]

 

22- Ashab-ı Kehfin sayılarında ihtilaf edenlerden bir cemaat: “Onlar üç kişidir dördüncüleri köpekleridir11 diyecektir. Diğer bir cemaat da: “Onlar beş kişidir altıncıları köpekleridir” diyecektir. Her ikisi de gayba taş atmaktadır. Bir başka cemaat da: “Onlar yedi kişidir sekizincileri köpekleridir” diyecektir. Ey Muhammed şöyle de: “Rabbim onlann sayısını daha iyi bilir. Bir de rabbimin bildirdiği çok az kimse bilir”. Onlarla ashab-ı Kehf hakkında münakaşa ederken yumuşak davran. Onlardan hiçbirine ashab-ı Kchf ile ilgili bir şey sorma.

Allah teala bu âyette ashab-ı Kehfin sayılan hakkında ihtilaf edenleri beyan ediyor. Onların üç guruba ayrıldıklarını, birinci gurubun, ashab-ı Kehfin üç kişi olduklarını söylediğini ikinci gurubun, onlann beş kişi olduklannı gayba taş atarak söylediğini ve bu sebeple sözlerine itibar edilemeyeceğini üçüncü grubun ise ashab-ı Kehfin yedi kişi olduklarını söylediğini bildiriyor. Ancak yine de gerçek sayılarını sadece Allah’ın bileceğini-bir de Allah’ın kendilerine bildirdiği pek az kişilerin bilebileceğini haber veriyor.

Ashab-ı Kehfin sayılarını bilebilecek olan bu kişilerden kimlerin kastedildiği hakkında farklı görüşler zikredilmiştir.

Bazılarına göre bunlar bir kısmı insanlardır ki, kimler olduklarını tayin etmek mümkün değildir. Bazılarına göre ise bunlar ehl-i Kitaptır. Zira kendilerine gönderilen Peygamber ashab-ı Kehfın sayılarını onlara bildirmiştir.

Abdullah b. Abbas’ın: “Ben, bunların sayılarını bilen az kişilerden birisiyim. Bunlar yedi kişidir sekizincileri köpekleridir” dediği rivayet edilmektedir.

Âyet-i Kerimede Resulullah’in, ashab-ı Kehf hakkında kendisine soru soranlara yumuşak davranması emrediliyor. Burada Resulullahın yumuşak davranmasından maksat, Ashab-ı Kehfl, Allah’ın kendisine vahyettiği şekliyle anlatmasıdır. Onların sayısı hakkında fikir yürütenlere: “Bu, sizin söylediğiniz gibi değildir. Onların sayısını ancak Allah bilir ve 6nun bildirdiği az sayıdaki kullar bilir” demesidir.

Ayrıca Allah teala Resulullah’a, ashab-ı Kehf hakkında, daha Önce kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir şey sormamasını emretmektedir. Zira onların bu konuda gerçek bir bilgileri yoktur. [2][31]

 

23- Herhangi bir şey hakkında sakın: “Ben bunu yarın mutlaka yapacağım” deme.

Allah teala bu âyet-i Kerimede, Resulullah (s.a.v.)a gelecekte yapmaya karar verdiği bir işte nasıl davranacağını öğretiyor ve “Bu işi mutlaka yapacağım” dememesini, işi Allah’ın dilemesine bırakmasını ve: “Eğer Allah dilerse ben bu işi yaparım” demesini emrediyor. Böylece, bir şeyin ancak Allah’ın dilemesiyle olacağını bizlere bildirmiş oluyor.

Buradan anlaşılmaktadır ki kul’un yaptığı işlerde ve elde ettiği basanlarda şımarması kötü bir şeydir ve buna hakkı yoktur.

Bu âyet-i Kerimenin nüzul sebebi hakkında özetle şöyle bir rivayet zikredilmektedir: Müşriklerden veya ehl-i Kitaptan bir gurup insan gelip Resulullahtan, ashab-ı Kehf, dünyayı dolaşan Zülkameyn ve Ruh hakkında soru sormuşlar Resulullah da onlara: “Bana sorduklarınızın cevabını yarın vereceğim” demiştir. Fakat aradan onbeş gün geçmesine rağmen vahiy gelmemiş ve müşrikler, Resulullahın aleyhinde dedikodu yapmaya başlamışlar, onbeş gün sonra Kehf suresi inmiş ve onlann sorularının ikisine cevap vermiş ruh hakkında ise açıklama yapmayarak onun bilgisinin ancak Allah’a ait olduğunu beyan etmiştir. Ayrıca Resulullah’ırr. “Eğer Allah dilerse ben şu işi yaparım” şeklinde konuşmasını emretmiştir. [3][32]

 

24- “Ancak Allah dilerse yaparım” de. Bir şeyi unuttuğun zaman rabbini an ve: “Umarım rabbim beni bundan daha doğrusuna ve daha iyisine iletir” de.

Ey Muhammed, sen bir şeyi yapacağını vaadettiğinde veya yemin ettiğinde: “İnşallah”. “Eğer Allah dilerse” demeyi unutacak olursan sonra bunu hatırlayınca rabbini an ve o zaman “İnşallah” de. Yahut herhangi bir şeyi unuttuğunda Allah’ı zikret ki o şey hatırına gelsin. Yahut da öfkelendiğin zaman Allah’ı an ki öfken geçsin. Veya herhangi bir hata yaptığın zaman Allah’ı zikret ki hatalarını bağışlasın. [4][33]

 

25- Ey Muhammed, rabbinin kitabından, sana vahyolunam oku. Onun sözlerini değiştirecek hiçbir kimse yoktur. Ondan başka sığınılacak hiçbir şey bulamazsın.

Ey Muhammed, rabbinin kitabından sana vahyedileni oku ve ona uy. Onda zikredilen emirleri .okuyup onlara uymayı, yasaklan okuyup onlardan kaçınmayı ihmal etme. Aksi takdirde helak olanlardan olursun. Allah’ın sana vahiy yoluyla göndermiş olduğu hüküm ve haberleri değiştirecek hiçbir güç yoktur. Allah’a isyan edenlerin, ondan başka sığınacakları hiçbir mercileri de yoktur. [5][34]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.