TABERİ (RH.A)’İN BAKIŞ AÇISIYLA MERYEM SURESİ 6. VE 10. AYET-İ KERİMELER
			6- Bana ve Yakuboğullarına vâris olsun. Rabbim, onu, rızanı kazananlardan eyle.”
Zekeriyya aleyhisselam, Yakub aleyhisselanun soyundandır. Bu itibarla Allah’tan istediği çocuğun, kendilerine ve Yakub aleyhisselamın ailesine mirasçı olmasını istemektedir Ancak burada söz konusu olan mirasçılık malda değil ilimde ve Peygamberliktedir. Zira Peygamberlerin bıraktıkları mal’a mirasçı olunmaz. Bu mallar sadakadır. [1][7]
7- Ey Zekeriyya, biz sana Yahya adında bir erkek çocuk müjdeliyoruz. Daha önce de bu adı kimseye vermiş değiliz,
Allah Teala bu âyet-i Kerimede, Zekeriyya aleyhisselamın duasını kabul ederek kendisine, ismini “Yahya” koyacağı bir erkek çocuk vereceğini beyan ediyor.
Müfessirler: “Daha Önce de bu adı kimseye vermiş değiliz.” ifadesini “Daha önce bu çocuğun bir benzerini yaratmamıştık.” veya “Daha önce, kısır olan bir kadından böyle bir çocuk meydana getirmemiştik.” şekillerinde izah etmişlerdir. Taberi ise mealde verilen mânâyı tercih etmiştir.
Âyet-i Kerirne’de adı geçen Yahya aleyhisselam, Allah’ın gönderdiği Peygamberlerden biridir. Onun hakkında diğer âyetlerde de şöyle buyuru İm aktadır: “İşte orada Zekeriyya rabbine dua etti. “Ey rabbim, bana kendi katından temiz bir nesil ihsan et. Şüphesiz sen, duayı işitensin.” dedi.” “Zekeriyya, mabedde kalkıp namaz kılarken Melekler ona şöyle seslendiler: “Allah sana, kendi sözüyle meydana gelen İsa’yı tasdik eden, efendi, iffetli ve salihlerden bir Peygamber olan Yahya’yı müjdeliyor. [2][8]
Peygamber efendimiz (s.a.v.) Miraç’ta gördüğü Yahya aleyhisselami şöyle anlatıyor:
“Sonra yukan çıkıp ikinci kat göğe vardık. Cebrail göğün kapısının açılmasını istedi. “Kim o?” diye soruldu. O da “Cebrail” dedi. “Yanında kim var?” diye soruldu. O da “Muhammed var.” dedi. “Ona peyamberlik verildi mi?” diye soruldu. Cebrail “Evet” dedi. İş bitince (Kapı açılıp içeri girdiğimde) bir de ne göreyim, iki teyze çocuğu Yahya ve İsa oradalar. Cebrail bana “Bunlar Yalıya ve İsa’dır. Bunlara selam ver.” dedi. Ben de onlara selam verdim. Selamımı aldılar ve bana “Merhaba salih kardeş, merhaba salih Peygamber” dediler. [3][9]
8- Zekeriyya: “Rabbim, hanımım kısır ben de iyice ihtiyariamışkcn nasıl oğlum olabilir?” dedi.
Allah Teala, Zekeriyya aleyhisselama “Yahya” isimli bir oğul vereceğini müjdeleyince, Zekeriyya aleyhisselam: “Ey rabbim, benim nasıl çocuğum olabilir ki? Hanımım kısırdır. Ben ise yaşlılığın son haddine ulaşmış durumdayım. Sen beni kuvvetlendirerek, kısır olan hanımımı da çocuk doğuracak duruma getirerek mi onu bana vereceksin? Yoksa beni başka bir hanımla evlendirerek mi vereceksin? Şüphesiz ki, sen herşeye kadirsin.” dedi.
Buradan anlaşılmaktadır ki Zekeriyya aleyhisselam kendisine çocuk verilmesini garip karşılamıyor fakat çocuğun ne şekilde verileceğini merak ediyor. Zira kendisine çocuk verilmesini isterken de, ihtiyar olduğunu, hanımının da kısır olduğunu bilmekte ve bunu zikretmektedir. Bu itibarla kendisine çocuk verileceği müjdesini garip karşılaması mümkün değildir. [4][10]
9- Allah Zekeriyya’ya: “Rabbin böyle buyurdu. Bu bana kolaydır. Çünkü seni de daha önce hiç yokken var eden benim.” dedi.
Allah Teala Zekeriyya aleyhisselama ceva]ben buyuruyor ki: “Evet durum böyledir. Sen ihtiyarsın, hanımın da kısır. Fakat rabbin der ki: “Bu haldeyken de sana çocuk vermek benim için çok kolaydır. Çünkü seni de daha önce hiç yokken ben yarattım. Bu halinde sana çocuk vermem, sen hiç ortada yokken seni var etmemden daha zor değildir. [5][11]
10- Zekeriyya: “Rabbim, öyleyse bana (Çocuğum olacağına dair) bir alâmet ver.” dedi. Allah: “Senin alâmetin, sapasağlamken insanlarla üç gün konuş m a man dır.” dedi.
Zekeriyya aleyhisselam, kalbinin mutmain olması için, çocuğunun olacağına dair kendisine bir alâmet verilmesini istedi. Allah Teala da ona alâmet olarak, üç gün dilinin tutulup konuşamayacağını ancak işaretle konuşabileceğini beyan etti.
Bu hususta başka bir âyette de şöyle Duyurulmaktadır: “Zekeriyya: “Rabbim, o halde bana bir alâmet ver.” dedi, Allah da “Senin alametin, insanlarla işaretle konuşman dışında, üç gün konuşmamandır. Rabbini çokça an. Akşam sabah onu teşbih et.” dedi[6][12]Bu âyetten de anlaşıldığı gibi Zekeriyya aleyhisselam o üç gün içinde rabbini zikredip onu teşbih edebiliyor fakat insanlarla işaretleşmenin dışında konuşamıyordu. [7][13]