VEHBE ZUHAYLİ (RH.A)’İN BAKIŞ AÇISIYLA ARAF SURESİ 57. VE 58. AYET-İ KERİMELER
Yağmurun Yağdırılması, Bitkilerin Çıkartılması Ve Bunların İlâhî Kudrete Delâletleri İle Öldükten Sonra Diriliş
57- Rahmetinin önünden rüzgârları müjdeci olarak gönderen O’dur. Nihayet bunlar ağır yüklü bulutları yüklendiğinde biz onu ölü bir ülkeye gönderir, onunla su indirir, sonra onunla her tür mahsul çıkartırız. İşte ölüleri de böyle çıkartırız. Ta ki iyice düşünüp ibret alasınız. ‘
58- İyi ve temiz ülkenin bitkisi Rabbi-nin izniyle çıkar. Kötü olandan ise faydası çok az olandan başkası çıkmaz. Şükreden bir kavim için ayetleri işte böyle yerli yerince açıklarız.
Açıklaması
Yağmurun yağmasından önce yağmuru müjdelemek üzere bulutları gönderen Allah’tır. Yüce Allah’ın, “Rahmetinin önünden” buyruğu yağmurun yağdırılmasından önce anlamındadır. Nitekim bir başka yerde şöyle buyurmaktadır: “O, onlar ümit kestikten sonra yağmuru indirendir. Rahmetini yayandır, O velidir, her hamde lâyık olandır.” (Şûra, 42/28); “Allah’ın rahmetinin eserlerine bir bak! Ölümünden sonra yeryüzünü nasıl da diriltiyor1? Şüphesiz ki bu(nları yapan) ölüleri de diriltecek olandır. O her şeye gücü yetendir.” (Rum, 30/50).
Taşıdıkları suyun fazlalığından dolayı ağırlaşıp yere yaklaşan bulutları, bitkisi olmayan kuru bir araziyi canlandırmak için oraya süreriz. Yüce Allah’ın şu buyruğu da bunu andırmaktadır: “Ölü yer de onlara bir âyettir, biz onu canlandırdık…” (Yasin, 36/33).
Biz bulutla yağmur indirdik. Çünkü ilmen bilinmektedir ki, deniz yüzeyine yakın olan hava ısının etkisiyle atmosfere doğru yükselir, soğuk bir bölgeye vardığında veya soğuk rüzgârın etkisiyle soğur. Soğuyunca su buharı yoğunluk kazanır ve bulutları oluşturur. Daha sonra bulut rüzgâr gücüyle hareket eder, sonra da Allah’ın meşiet ve iradesiyle yağmur olarak yere yağar.
Bu anlam bir çok ayet-i kerimede tekrarlanmaktadır. Yüce Allah’ın şu buyruğunda olduğu gibi: “Allah O’dur ki rüzgârları gönderir; bunlar bir bulut kaldırır, biz de onu bir beldeye süreriz de onunla ölümünden sonra bir ülkeyi diriltiriz. İşte öldükten sonra diriliş de böyledir.” (Fâtır, 35/9). Ayrıca Nur ve Rum surelerinde bu hususları ifade eden ayetler vardır (24/43; 30/48. ayetler)
Biz yağmur ile yerden, renkleri, şekilleri, tad ve kokuları farklı çeşitli bitki ve meyveleri çıkartırız. Bu ise Yüce Allah’ın kudretine, merhametinin ve rahmetinin sonsuzluğuna delildir. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Yeryüzünde birbirine bitişik bir çok parçalar, üzüm bağları, ekinler ve çatallı çatalsız hurmalıklar vardır ki, hepsi bir su ile sulanıyor. Onların bir kısmını yemişlerinde bir kısmından üstün kılıyoruz. İşte bunlarda da düşünen topluluk için şüphesiz pek çok ayetler vardır.” (Ra’d, 13/4).
Hüküm itibariyle birbirine benzeyen şeylerin bilinebilmesi için bir şey bir şeyle, benzeyen şeyler benzerleriyle alındıklarından dolayı, Yüce Allah burada da öldükten sonra dirilişi inkâra şöylece işaret etmektedir: “İşte ölüleri de böylece çıkarırız…” Yani şu ölü ve kurumuş araziden su ile çeşitli bitkileri çıkarttığımız gibi, ölüleri de diriltir ve kabirlerinden çıkartırız. Çünkü Yüce Allah her şeye kadir olandır. O ölüden diriyi, diriden de ölüyü çıkartır. Bu benzerliği öğüt alasınız, ibret alasınız ve bunun sonucunda da öldükten sonra dirilişe veya ahi-ret gününe iman edesiniz diye açıkladık. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Kendi yaratılışını unutup bize bir misal getirerek dedi ki: Çürümüş oldukları halde kemikleri kim diriltecek? De ki: Onları ilk defa var eden dirilte-cektir. O, her bir yaratmayı çok iyi bilendir.” (Yasin, 36/78-79); “İlk yaratmayı başlattığımız gibi onu tekrar iade ederiz.” (Enbiya, 21/104); “İlk önce sizi yarattığı gibi yine (O’na) döneceksiniz.” (A’râf, 7/29).
Fakat insanların öldükten sonra dirilişe iman ile hazırlanmaları, tabiat ve nefislerin farklılığı dolayısıyla farklı farklıdır. Kimisi iman çağrısına olumlu karşılık veren, hoş, iyi ve temizdir; kimisi de imandan yüz çeviren kötü bir kimsedir. Bundan dolayı Yüce Allah, “İyi ve temiz ülkenin bitkisi…” diye buyurmaktadır. Yani toprağı iyi olan arazinin bitkisi çabuk ve güzel çıkar. Kötü topraklı -kıraç ve benzeri- arazilerin bitkileri ise ancak pek az ve zorlukla çıkar.
İbni Abbas der ki: Bu Yüce Allah’ın mümin ve kâfire dair vermiş olduğu bir örneklemedir. Yani Yüce Allah mümini iyi ve güzel araziye benzetirken, kâfiri de kıraç araziye benzetmiştir. İmam Ahmed’in Buharî, Müslim ve Nesaî’nin Ebu Musa el-Eş’arî’den rivayet ettikleri hadis de bunu andırmaktadır. Resulullah (s.a.) şöyle buyurdu: “Allah’ın benimle göndermiş olduğu hidayet ve ilmin misali, bir araziye yağan çokça yağmura benzer. O arazinin birazı temizdir, suyu kabul eder ve bunun sonucunda pek çok bitki ve ot bitirir. Bazısı da serttir, suyu tutar, Allah onunla insanları faydalandırır. İçerler, hayvanlarını sularlar, ekinlerini sularlar. Bir başka bölümüne de isabet eder ki, orası suyu tutmayan, ot bitirmeyen dümdüz kayalık yerdir. İşte Allah’ın dinini iyice öğrenip Allah’ın benimle gönderdiği bilgilerden yararlandırdığı ve bunları öğrenip öğreten kimsenin durumu ile bunları önemsemeyip aldırmayan ve Allah’ın benimle gönderdiği hidayetini kabul etmeyen kimsenin misali böyledir.”
Bu örneklemeler ve karşılaştırmalarla eşya arasındaki çeşitli benzer yönlerini ortaya koyan açıklamalar insanları ikna etmek, onları imana sevk etmek içindir. Bundan dolayı Yüce Allah, “Şükreden bir kavim için işte böylece ayetleri yerli yerince açıklarız” diye buyurmaktadır. Yani bizler bu şekilde geniş geniş açıkladığımız gibi, Allah’ın göz kamaştırıcı kudretine delâlet eden ayet-i kerimeleri Allah’ın nimetine şükreden bir topluluğa tekrar tekrar anlatır ve açıklarız. Bunlar ise müminlerdir, ta ki bu ayetler üzerinde gereği gibi düşünüp onlardan gereken ibreti alsınlar. [1][30]