BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
MÜ’MİNİN İMAN İMTİHANI
Gerçekten Hamd Allah (c.c)’a mahsustur. O’na Hamd ederiz ve O’ndan yardım dileriz. Mağfireti O’ndan ister, doğru yola iletilmemizi O’ndan bekleriz. Nefislerimizin kötülüklerinden ve amellerimizin fenalıklarından Allah’a sığınırız. Allah (c.c kimi hidayette kılmış ise, o gerçekten hidayete erişmiştir. Kimi de dalâlette ve sapıklıkta kılmış ise, artık o kendisi için bir dost ve yol gösteren bulamaz. Şehadet ederim ki, Allah’tan başka bir tek ilah yoktur ve O’nun eşi ve benzeri de yoktur. Yine şehadet ederim ki, Hz. Muhammed (s.a.v) Allah’ın kulu ve Resulüdür. Salât ve selam O’na, Ehli Beytine, ashabına ve O’nun yolunu izleyenlere ve onun gösterdiği çizgide yürüyenlere olsun.
AIlah tarafından insanlara kılınan son farz İslam’ın Savunulmasıdır. İslam’ın müdafaası ana prensiplerden olmamasına rağmen, Kurän-ı Kerim ve Hadisi Şerifte gereği ve öneminden tekrar tekrar bahsedilmektedir. Bu, aslında bizim bir mü’min olarak samimiyet ve doğruluğumuzu imtihan içindır.
Eğer dostumuz olan bir kimseyi, düşmanlarının entrika ve tecavüzlerine karşı koruyamazsak ve onun menfaatlerine kayıtsız kalırsak o zaman bizim bu dostluğumuz sadece sahtekarlık ve münafiklıktır.
Misal olarak: İslâm’a sözle inanca onu fiili olarak müdafia ve muhafaza etmemiz de gerekmektedir. Dünyanın neresinde olursa olsun müslümanlar için kendi şahsi menfaatlerimizi bırakarak, yalnız Islâm’a hizmet etmeye hazır almalıyız. Her müslümanın bu sıfatlara sahip olması lâzımdır; eğer değilse, o münafıktır.
Ayrıca İslâm’ı müdafaa etmenin bir başka yolu da cihaddır. Cihadın lügat mânâsı: “Bir gaye uğruna gücü yettiği kadar mücadele etmek” demektir.
İslam da anlamı ise : “İslam dinini yüceltmek için malla, nefisle, kalemle, lisânla mücadele vermektir.
Bilhassa cihad kelimesi savaş anlamında da kullanılır ki: bu savaş sadece Allah rızası için İslam düşmanlarına karşı yapılandır.
Şeriat lisânında cihad, müslümanlar üzerinde
“farz-ı kifaye”dir, yani müslümanların bir kısmı cihada katılınca, bütün cemaatın o mesuliyeti paylaşması lazım gelir.
Fakat ortaya çıkacak kimse bulunmazsa, o zaman herkes suçlu duruma düşer. Eğer bir müslüman memleketi düşman hücumuna uğrarsa, o zaman cihad, namaz ve oruç gibi her müslümanın üzerine
“farz-ı ayn’dır. Eğer hücuma uğrayan memleket kendini müdafaa için kafi derecede kuvvete sahip değilse vakit komşu ülkelerin müslümanlarının ona yardım etmesi Farzdır.
Bu da kåfi gelmezse, o takdirde bütün dünyadaki müslümanların bu ortak düşmana karşı savaşmaları dini bir görevdir. Böyle hallerde cihad, namaz ve oruçtan daha önemlidir. Çünkü bu imanın imtihanıdır; bir kimse böyle bir musibet karşısındaki müslümana yardım edip desteklemezse onun imanından bile şüphe edilir. Böyle bir kimsenin kıldığı namaz ve tuttuğu oruç ne değer taşır? Böyle hallerde bir bedbaht, İslam düşmanlarıyla işbirliği yaparsa, o muhakkak ki münafıktır.Onun namaz, orucu, zekâtı ve hacc’ı hiçbir değer taşımaz.
Müslümanlar olarak imanımızı ve kardeşlerimizi korumaya, İslam’ı her hal ve şartta yüceltmeye gayret etmekle mükellef olduğumuzu unutmayalım; Allah yardımcımız olsun ve samimiyetimizi daim eylesin.