TABERİ (RH.A)’İN BAKIŞ AÇISIYLA MERYEM SURESİ 51. VE 55. AYET-İ KERİMELER
51- Ey Muhammet!, İnsanlara Kur’an’dakİ Musa’nın kıssasını anlat. Şüphesiz ki o, ihlash bir kul’du, kitap verilen bir Peygamberdi.
Ey Muhammed, sen, sana indirdiğimiz Kur’an’da, İmran oğlu Musa’yı zikret ve onun kıssasını kavmine anlat. Şüphesiz ki Musa, ibadeti sadece Allah’a tahsis eden ihlash bir kul idi. Veya Allah tarafından arındırılmış ve ihlasa erdirilmiş bir kul idi. O, hem Nebi hem de Resul idi. O, Peygamberdi hem de kendisine kitap indirilmişti. [1][54]
52- Bİz Musa’ya Tûr-i Sina’da sağ taraftan nida’da bulunduk. Biz onu, hususi bir konuşmada bulunmak üzere kendimize yaklaştırdık[2][55]
53- Biz ona, rahmetimizden kardeşi Harun’u Peygamber olarak lütfettik.
Allah Teala bu âyet-i Kerime’de, I iz. Musa’nın Şam taraflarında Şuayb aleyhisselamm yanında uzun süre kaldıktan sonra kendi ülkesi olan Mısır’a dönerken Sina Çölü’nde bulunan Tur dağına varınca ona Peygamberlik verdiğini ve Peygamberliğinin, kendisine nida olunarak başladığını beyan ediyor. Ayrıca Hz. Musa’nın isteği üzerine kardeşi Harun’u da Peygamber yaptığını ve ona yardımcı kıldığım beyan ediyor. [3][56]
54- Ey Muammed, insanlara, Kur’an’daki İsmail kıssasını anlat. Şüphesiz ki o, vaadine sadık bir kuldu. Kitap verilen bir Peygamberdi. [4][57]
55- İsmail, ümmetine namaz kılmayı ve zekât vermeyi emrederdi. O, rabbinin rızasını kazanmış bir kuldu.
Allah Teala bu âyetlerde de, Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’in kıssasının insanlara anlatılmasını emrediyor. Ve onun, vaadinde duran ve kendisine kitap verilmiş bir Peygamber olduğunu beyan ediyor. Hz. İsmail’in, aile fertlerine namaz kılmalarım» zekât vermelerini emrettiğini ve Allah katında kendisinden razı olunan bir kul olduğunu beyan ediyor.
Allah Teala Hz. İsmail’i “Vaadine sadık” olarak övüyor. Kişinin^erdiği söze sadakat göstermesi, îmanında samimi olduğunu gösteren Ölçüleden biridir. Nitekim Peyamber Efendimiz (s.a.v.) bir Hadis-i Şerifinde:
“Münafikin alâmeti üçtür. Konuştuğunda yalan söyler, vaadettiğinde dinden döner, kendisine bir şey emanet edildiğinde emanetine hıyanet eder” buyurmuştur[5][58]
Yine Allah Teala, Hz. İsmail’i, aile fertlerine namaz kılmayı ve zekât vermeyi emretmekle övüyor. Bu da kişinin, aynı zamanda aile fertlerinden de sorumlu olduğunu ifade etmektedir. Nitekim bu hususta diğer âyetlerde de şöyle buyurulmaktadır: “Ey iman edenler, yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden kendinizi ve ailenizi koruyun. Ateşin başında sert ve şiddetli, Allah emrine karşı gelmeyen, verilen emirleri olduğu gibi yerin getiren Melekler vardır. [6][59]“Ailene namazı emret Sen de namaz kılmakta sabret. Biz senden nzik istemiyoruz. Sana nzık veren biziz. Güzel akıbet takva sahiplerinindir.
Peygamber efendimiz de’bir Hadis-i Şerifinde şöyle buyuruyor: [7][60]
“Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüklerinizden sorumlusunuz. Halife bir çobandır, güttüklerinden sorumludur. Erkek ailenin çobanıdır, güttüklerinden sorumludur. Kadın kocasının, evinin çobanıdır, güttüklerinden sorumludur. Hizmetçi efendisinin malının çobanıdır ve güttüklerinden sorumludur. Evet, hepiniz çobansınız ve güttüklerinizden sorumlusunuz. [8][61]