BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd Allah (cc) ye salât ve selam.Resulullah(sav) üzerine olsun. Geçen haftaki yazımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. İnsan ancak ruhu ve düşüncesi ile insan olarak kalır. Sonra yalnız hür iradesiyle akidesini, düşüncesini, fikrini ve hayat tarzını değiştirmeye kadirdir. Fakat o doğduğu yeri ve kavmi belirlemeye gücü yetmediği gibi, rengini ve milliyetini değiştirmeye de güç yetiremez. Toplum fertleri hür iradeleri ve şahsi tercihlerine dayalı olarak bir araya gelmişse bu toplum uygar toplumdur. Ama toplum fertleri insani iradelerinin dışında bir şeyle bir araya gelmişlerse işte bu toplum gerici bir toplumdur yahut İslami tabirle CAHİLİYYE TOPLUMDUR. Yalnız İslam toplumunda birlikteliğin temel bağını inanç teşkil eder. Yine yalnız bu toplumda inanç birliği, siyah derili, beyaz derili,, Arap rum Habeşli ve diğer milletlere mensup bütün yeryüzü insanlığını kaynaştırıp Rabbi Allah olan, yalnızca ona ibadet edilen ve üstünlüğün takva ile olduğu tek bir Ümmet haline getiren bir anlayıştır. Bunların tümü Allahın koymuş olduğu Şeriatla bir araya gelen eşit statüye sahiptirler ve hiçbir insanın egemenliğini kabul etmezler. Bir toplumun en üstün değerini, insanın insanlığı teşkil eder, en üstün değer ve şeref insanın insani özelliklerine tanınırsa işte bu toplum medeni toplumdur. Her ne surette olursa olsun en üstünde yer ölçüsü madde olursa, ister Marksizmin tarihi açıklama tarzında olduğu gibi, ister Avrupa ve Amerika’da olduğu gibi maddi üretim modeli şeklinde olsun herhangi bir toplumun en üstün değeri maddi üretim teşkil ederse ve bu uğurda insani ölçüler ve özellikler çiğnenip ayaklar altına alınırsa hiç şüphesiz bu toplum gerici bir toplumdur. İslami tabirle cahiliye toplumdur. uygar toplum, veya İslam toplumu maddeyi ister nazari planda isterse maddi üretim şeklinde olsun asla hor görmez. Zira içinde yaşadığımız, kendisinden etkilenip ve kendisine etki ettiğimiz bu kainat maddeden oluşmaktadır. Maddi üretim ise Allahın insana lütüf ettiği yeryüzünün hilafeti için temel unsurdur. Fakat madde için insani özellikler ve değerlerden fedakarlık yapılamaz. İslam, bu uğurda ferdin hürriyet ve haysiyetinin çiğnenmesi uygun bulmaz. Maddi üretimi temin için aile yuvasının temel direklerini sarmayı, cemiyetin ayaklar altına almayı, ahlakini bozmayı uygun karşılamaz. Maddi üretim arttırmak ve maddi refahı sağlamak için” cahiliye toplumları”nın zayi ettiği daha nice üstün değerlerin feda edilmesi kabul edilemez. Bir toplumda insani değerler ve insani ahlakı toplumu ayakta tutan üstün değerler olunca o toplum uygar olur… İnsani değerler ve insani ahlak maddeci tarih yorumu ve bilimsel sosyalizmin sandığı gibi bulanık ve değer belirsiz bir kaynağa dayanmayan, değişken ve şekilden şekile bürünen kavramlar değildir. Muhakkak ki bu ahlak ve değerler yalnızca insanda bulunan, ona hayvandan ayırıp üstün kılan, insani hususiyetleri geliştiren değerlerdir. Ahlak ve değer hükümleri insanda kendisini hayvandan ayırıp onu üstün kılan” insanca” özellikleri geliştiren değerlerdir. Ahlak ve değer hükümleri insanı hayvandan ayırıp üstün kılan yönün insanda baskın çıkması durumudur. Ahlak ve değer hükümleri insanda hayvanlarla ortak olduğu kesim üzerinde gelişip, baskın çıkan değerler değillerdir. Mesele bu şekilde ortaya konunca” yenilikçi, çağdaş görünümleri savunan” ve” eşitlik, dayanışma” cılarının yapmaya giriştikleri belirsizliği kabul etmeyen, değişmez ve kesin bir ayrım çizgisi ortaya çıkar.. o zaman ahlaki değerlerin sınırlarını toplumun adet ve geleneklerini sınırlamaz. Toplum değişikliğin ötesinde sabit bir ölçü vardır. İşte o zaman tarım toplumuna ait ahlak ve değer ölçüsü, sanayi toplumuna ait ahlak ve değer ölçüleri, kapitalist topluma ait ahlak ve değer ölçüleri, sosyalist topluma ait başka ahlak ve değer ölçüleri, söz konusu olamaz. Toplumun kendi yapısı ve hayat seviyesinin, içinde bulunan gelişme merhalesinin özelliğinin eseri olan bir ahlakta söz konusu edilemez. İnşallah yazımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz.