sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

TABERİ (RH.A)’İN BAKIŞ AÇISIYLA TAHA SURESİ 1. VE 5. AYET-İ KERİMELER

TABERİ (RH.A)’İN BAKIŞ AÇISIYLA TAHA SURESİ 1. VE 5. AYET-İ KERİMELER
Kasım 23, 2025 09:56
3
A+
A-

TÂHÂ SÛRESİ

Tâ Hâ Sûresi yüz otuzbeş âyettir, ve Mekke’de nazil olmuştur.

Bu Sûre-i Celiîe, Kur’an’ın, Hz. Muhammed (s.a.v.)e, onu sıkıntıya dü­şürmek için değil, Allah’tan korkup ona itaat edenlere bir öğüt olsun diye indi­rildiğini beyan ederek başlıyor.

Rahman olan Allah’ın, arşı kudretiyle kuşattığı, göklerde, yerde .ve nemli toprağın altında bulunan her şeyin Allah’a ait olduğu, Allah’ın, en gizli şeyleri dahi bildiği, ondan başka hiçbir ilahın bulunmadığı ve en güzel isimlerin ona ait olduğu beyan ediliyor.

Bundan sonra Hz. Musa’nın kıssası, diğer Sûrelerde geçen şeklin dışında başka bir açıdan beyan ediliyor ve buyuruluyor ki: “Ey Muhammed, Musa’nın kıssası sana ulaştı mı?

Hz. Musa’nın kıssası, bu şekilde sual ile başlayan bir girişten sonra özetle şöyle beyan ediliyor: “O, bir zaman, Medyen’den dönüp Mısır’a giderken bir ateş gördü ve ailesine: “Siz burada durun ben o ateşten size bir kor getiririm ve­ya ateşin yanında bir yol gösteren bulurum.” dedi.

Ateşin yanına gelince: “Ey Musa, ben senin rabbinim. Ayakkabılarını çı­kar. Çünkü sen şu anda mukaddes “Tuva” vadisinde bulunuyorsun. Ben seni Peygamber seçtim. Şimdi vahyolunacaklan dinle.” diye nida olundu.

Allah Teala, Hz. Musa’ya hitaben, ancak kendisine ibadet etmesini, na­maz kılmasını, kıyametin mutlaka kopacağım fakat onun ne zaman meydana geleceğinin gizli tutulduğunu beyan ediyor ve Hz. Musa’ya elindekinin ne oldu­ğunu soruyor. Hz. Musa da elindekinin âsâ olduğunu, onunla bazı işler yaptığını söylüyor.

Bunun üzerine Allah Teala, “At onu yere.” buyuruyor. Hz. Musa, asasını yere bırakınca âsâ bir yılan oluveriyor. Yine Allah’ın emriyle onu eline alınca yılan tekrar âsâ şekline dönüyor.

Hz. Musa, Allah Teala’nın emriyle elini koynuna sokup çıkarınca eli bembeyaz hale geliyor. Ve ona bu gibi mucizeler verildikten sonra Allah Tea-la’dan şu emir geliyor:

“Firavun’a git çünkü o azmıştır.” Hz. Musa da bu emri alınca Allah’a ni­yaz ediyor: “Rabbim, gönlüme genişlik ver, işimi kolaylaştır, dilimdeki keke­meliği çöz ki, insanlar sözümü anlasınlar. Kardeşim Harun’u da bana yardımcı ver.” diyor.

Onun bu niyazına Allah Teala şöyle cevap veriyor: “Ey Musa, dilediğin sana verildi.” Allah Teala’nın, onun bu isteğinin kabul edildiğini bildirmesinden sonra daha önce de ona nasıl lütuflarda bulunduğu hatırlatılıyor. Onun, çocuk­ken Firavun tarafından öldürülmesin diye anası tarafından nasıl nehre bırakıldı­ğı, kizkardeşinin kendisini nasıl takib ederek Firavun’un sarayına alındığını tes-bit ettiği ve Firavun’un sarayında yine kendi annesi tarafından emzirilerek bü­yütüldüğü beyan ediliyor ve o zaman nasıl korunduysa yine kendisine yardım edileceği ve kardeşi Harun’la beraber Firavun’a gidip onu dine davet etmeleri emrediliyor.

Hz. Musa ve Harun gidip Firayun’u hak dine davet ediyorlar Fakat Fira­vun bu daveti kabul etmiyor. Hz. Musa ile mücadeleye giriyor ve Hz. Musa’nın mucizelerine karşı kendi sihirbazlarına güveniyor ve onu, karşılıklı bir mücade­le gösterisine davet ediyor.

Firavun’un sihirbazlarıyla Hz. Musa arasındaki mücadelede sihirbazlar yenik düşüyor ve hepsi Hz. Musa’ya iman ediyor. Fakat Firavun kızıyor ve ken­di sihirbazlarını tehdit ederek onları cezalandıracağını söylüyor. Fakat sihirbaz­lar, gördükleri mucizeler karşısında imanlarını terketmiyor, Firavun’un tehditle­rine aldırmıyorlar.

Sûre-i Celilede daha sonra Hz. Musa’nın îsrailoğullan’nı Mısır’dan çıka-np götürmesi, onlan, denizi âsâsıyla yararak karşıya geçirmesi, onları bir yerde bırakıp, Allah Teala ile mükâlemede bulunmak üzere gitmesi, dönüşünde kav­minin, Samiii’nin yaptığı buzağıya taparak sapıklığa düşmesine üzülmesi beyan ediliyor. Hz. Musa’nın kavminin yanına döndüğünde olanlar ve Samirî’nin, ha­yatı boyunca çekeceği ızdırap tehdidiyle oradan uzaklaştırıldığı açıklanıyor.

Daha sonra, bütün bu olayların, ibret için Resulullah’a anlatıldığı beyan ediliyor. Bundan sonra kıyamet ahvaline kısaca temas ediliyor. O gün dünyanın halinin ne olacağı açıklanıyor. Ve bütün bunlar için Kur’an’ın bir hatırlatmada bulunmak üzere bir uyarıcı olarak gönderildiği beyan ediliyor.

Bundan sonra Hz. Âdem’in cennetten çıkarılması olayına temas ediliyor ve Şeytan’m, Hz. Âdem’i ve Havva’yı kandırarak onların cennetten çıkarılmala­rına sebep olduğu beyan ediliyor.

Cennetten çıkarılan Hz. Âdem’in ve Havva’nın yeryüzüne indirildikleri ve Hz. Âdem’in Peygamber seçildiği ifade ediliyor.

Daha önce helak edilenlerin, bütün insanlar için bir ibret olması gereğine işaret Duyuruluyor.

Resululah (s.a.v.)e, kâfirlerin sözlerine sabretmesi, namaz kılması, kâfirlere verilen dünyalıkta gözünün olmaması, ailesine de namaz kılmalarını söylemesi emrediliyor.

Sûrenin sonunda, herkesin kendi akıbetini beklemesi, âhirette kimin hida­yette, kimin delalette olacağının o gün görüleceği beyan ediliyor ve Sûre-i Celi-le bu ifadelerle sona eriyor. İşte şimdi bu âyet-i Kerimelerin teker teker izahı:[1][1]

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.

1- Tâ. Hâ.

Mukatta’a harfleri hakkında Bakara Sûresinin başında açıklamalar ya­pılmıştır. Burada geçen “Tâ.Hâ.” mukatta’a harfleri hakkında da özellikleri şun­lar zikredilmiştir:

‘Tâ.Hâ” “Ey adam” demektir. Bu görüş, Abdullah b.Abbas, Mücahid, îk-rime, Saİd b.Cübeyr, Atâ, Muhammed, b.Kâ’b, Ebu Mâlik, Atıyye, Hasan-i Basrî, Katade, Dehhak, Süddî vb. âlimlerden nakledilmiştir[2][2]* Taberi de bu gö­rüşü tercih etmektedir.

Diğer bir görüşe göre ise “TlHâ.” Allah’ın isimlerinden biridir ve Allah Teala bu ismiyle yemin eder. Bu görüş te Abdullah b.Abbas’dan nakledilmekte­dir.

Başka bir görüşe göre “Tâ.Hâ.” Hece harflerinden T. ve H. harfleridir. Bazılarına göre de bunlardan her biri kendi başına birer mânâ İfad eden mu­katta’a harfleridir.

Rebi1 b.Enes’e göre ise “Tâ.Hâ.”nm mânâsı “Yere bas” demektir. Yine de en doğrusunu Allah Teala bilir. [3][3]

2- Ey Muhammed, biz sana Kur’anı sıkıntıya düşesin diye gönderme­dik. [4][4]

3- Biz onu ancak, Allah’tan korkup ona itaat edene bir öğüt olsun di­ye indirdik. [5][5]

4- Bu Kur’an sana, yerin ve yüce göklerin yaratanı tarafından indi­rildi.

Dehhak diyor ki; “Allah Teala Kur1 anı Hz. Muhammed (s.a.v.)e indirin­ce Resulullah ve sahabiler onun hükümleriyle amel etmeye başladılar. Kureyş müşrikleri ise “Bu Kur’an Muhammed’e ancak sıkıntıya düşmesi için gönderil­di.” dediler. Bunun üzerine Allah Teala bu âyeti indirdi.”

Taberî de diyor ki: “Kur’an indirilince Resulullah kendisini zorluyor, ge­celeri de uyumuyordu. İşte bunun üzerine bu âyetler nazil oldu ve “Biz sana Kur’anı sıkıntıya düşesin diye göndermedik.” buyuruldu. Böylece kendilerine kitap gönderilen Peygamberlerin cezai andı nlmal an değil mükâfatlandınldıklan beyan edildi.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) bir Hadis-i Şerifinde şöyle buyuruyor

“Allah kime hayır dilerse onu, dini anlayan kimse kılar. [6][6]

5- Rahman olan Allah, arşı kudretiyle kuşatmıştır.

Âyet-i Kerimede geçen “Arş” ve “Onu kuşatma” meselesi, A’raf Sûresinin elli dördüncü âyetinde izah edilmiştir. [7][7]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.