TABERİ (RH.A)’İN BAKIŞ AÇISIYLA ENBİYA SURESİ 26. VE 30. AYET-İ KERİMELER
26- Müşrikler: “Rahman olan Allah çocuk edindi.” dediler. Allah bundan münezzehtir. Melekler Allah’ın çocukları değil bilakis ikram olunmuş kullardır.
27- Onlar, Allah’tan önce söz söyleyemezler. Onlar ancak onun emriyle hareket ederler.
28- Allah onların geçmişini de geleceğini de bilir. Onlar ancak Alla-hın razı olduğu kimseye şefaat edebilirler. Onlar, Allah’ın korkusundan titrerler.
29- Onlardan kim: “Ben, AHa’tan başka bir ilahım.” derse işte onu biz, cehennemle cezalandırırız. İşte, biz zalimleri böyle cezalandırırız.
Allah’a ortak koşan kâfirler: “Rahman olan Allah, Meleklerden çocuk edindi.” iddiasında bulundular. Allah, bunların iddialarından beridir. Melekler, Allah’ın kendilerine ikramda bulunduğu kullardır.
Melekler, Allah kendilerine herhangi bir emir vermeden hiçbir şey konuşmazlar. Onlar ancak Allah’ın emriyle konuşur ve onun emriyle iş yaparlar. Allah, Meleklerin geçmişini geleceğini ve hali hazır durumlarını çok iyi bilmektedir. Onların hiçbir davranışı Allah’a gizli değildir. Melekler, ancak Allah’ın kendilerinden razı olduğu kullarına şefaat ederler. Onlar, Allah’ın kendilerini cezalandırmasından şiddetle korkarlar Meleklerden kim “Ben, Allah’tan başka bir ilahım” diyecek olursa, biz onu cehennem azabıyla cezalandırırız. Biz, Allah’ı inkâr edip ondan başkasına tapan her zalimi de böyle cezalandırırız.
30- Kâfirler, gökler ve yer birbirine bitişikken onları ayırdığımızı ve her canlıyı sudan yarattığımızı bilmezler mi? Hâlâ iman etmiyorlar mı?
* Müfessirler: “Göklerle yerin bitişik olması” ifadesinden neyin kastedildiği hakkında çeşitli izahlarda bulunmuşlardır.
Abdullah b. Abbas’m şöyle dediği rivayet edilmiştir: Bu ifadeden maksat, gökle yer birbirlerine yapışık idiler Allah bunları birbirlerinden hava i!e ayırdı. Gök yukarı kalktı yer aşağıda kaldı.” demektir.
Mücahid ve Süddî ise demişlerdir ki: “Bu ifade: “Gökler ve yer birer tek kütle halindeyken Allah bunların her birini yedi parçaya ayırmış ve böylece yedi gök yedi yer haline getirmiştir.” demektir.
İkrime, Atıyye el-Avfî ve İbn-i Zeyd, göklerin ve yerin bitişik olmasından maksadın, bunlardan her birinin Önceleri delik olmadıkları sonra Allah’ın, gökleri delerek oradan yağmur indirdiği, yerleri yararak oradan bitkiler çıkarıp sular fışkırttığı anlamına geldiğini söylemişler ve buna delil olarak ta şu âyetleri zikretmişlerdir. “İçinde hâdiseler tekrarlanan göğe, yanlan yere yemin olsun ki, muhakkak Kur’an, hak ile bâtılı ayıran ilahî bir kelamdır.’*5′
Taberi de bu görüşü tercih etmekte, âyetin son bölümünü de buna delil göstermektedir.
Ayet-i kerimenin sonunda her canlının sudan yaratıldığı ifade edilmektedir. Buradaki canlı kavramına bitkilerin de dahil olduğu beyan edilmektedir. Ayrıca Hz. Âdem!in, Meleklerin ve Cinlerin bu ifadenin dışında olduğu açıklanmıştır. Zira Hz. Âdem’in topraktan Cinlerin de ateşten yaratıldığı başka âyetlerde açıkça ifade edilmektedir. Meleklerin ise nurdan yaratıldığı, Hadis-i Şeriflerde beyan edilmiştir.
Bu hususta diğer âyetlerde de şöyle buyurulrnaktadır: “Alah: “Sana emrettiğimde seni secde etmekten alıkoyan neydi? Dedi. İblis: “Ben ondan hayırlıyım çünkü beni ateşten, onu ise çamurdan yarattın.” dedi/6* “Her şeyi en güzel şekilde yaratan, insanı önce balçıktan var eden, sonra insan soyunu âdî bir suyun özünden yaratan sonra şekil verip düzelten, ona kendi ruhundan üfleyen, size kulaklar, gözler ve gönüller veren de o’dur. Ne de az şükredersiniz.’*7* “Cinleri de dumansız saf ateşten yarattı.’*8′
Peygamber efendimiz (s.a.v.) de bir Hadis-i Şeriflerinde Meleklerin nurdan yaratıldıklarını beyan ederek şöyle buyuruyor:
(5) Tank Suresi, âyel: 11-13
(6) A’raf Suresi, âyet: 12
(7) Secde Suresi, âyet: 7-9
(8) Rahman Suresi, âyet: 15
“Melekler nurdan yaratılmışlardır. Cinler de dumansız ateşten yaratılmışlardır. Âdem ise size Kur’an’da anlatıldığı şekilde (topraktan) yaratılmıştır.’*9*