بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Hamd Sena, övgü, bizleri yaratarak mükellef kılan Allah azze ve celle’ye mahsustur. Salât ve selam yaratılmışların en güzeli olan Hz.Muhammed(s.a.v)’e ehli beytine ve vazifesini yerine getiren ashabına onları örnek alanların üzerine olsun. AMİN.
Allah(c.c) Kuran’ı Kerim’de şöyle buyurmuştur;
“Ve işte böyle, sizi ortada yürüyen bir ümmet kıldık ki, siz bütün insanlar üzerine adalet örneği ve hakkın şahitleri olasınız, Peygamber de sizin üzerinize şahit olsun..” (Bakara/143)
Mevdudi tefsirinde; “Arapça “Ümmet-i Vasat” kelimesi başka bir dilde hiçbir kelimenin tam anlamını ifade edemeyeceği kadar geniş anlamlıdır. O, belirli sınırları aşmayan, orta yolu izleyen, diğer milletlere âdil davranan ve diğer milletlerle olan ilişkilerini hak ve adalete dayandıran doğru ve soylu bir toplumdur.” diyerek sıradanlık ya da herhangi bir konuda vasat bir yaklaşımı değil, denge, adalet ve hikmeti ifade eder. İslam, ferdin ve toplumun yaşamında dengeyi koruyarak, ne ifrata (aşırılığa) ne de tefrite (gevşekliğe) düşmeden hak yolunda ilerlemeyi öğütler. Ancak vasat olmayı, İslam’a aykırı görüşlerle uzlaşmak ya da dalkavukluk yaparak itidal kisvesi altında gerçekleri eğip bükmek olarak anlamak, bu kavramın özüne bir ihanettir.
E.Hamdi Yazır ise Bakara suresi 143. Ayeti kerimenin tefsirinde; “İcmâ-ı ümmetin delil olması, her şeyden önce ümmetin kitaba ve sünnete uygun yaşamasına bağlıdır. Böyle yapmayanlar gerçek bir ümmet olamazlar. Aksine başka ümmetlerin, başka milletlerin arkasına düşmeye mecbur kalır, onlara tabi olur, uydu olmaya mahkum olurlar. Hürriyetleri de ellerinden gider, esir milletler durumuna düşerler.” bizlere İslam’a sadık kalmayan bir ümmetin, kendi kimliğini kaybedeceğini ve başkalarının boyunduruğuna gireceğini belirtir. İslam’dan sapmanın, toplumu kendi kimliğinden uzaklaştıracağına dair en açık örnek, sahabenin hayatında mevcuttur. Mekke’de eziyet gören sahabe, zulme boyun eğmeyip, özgürlük için savaşmış, hiçbir zaman başka bir ideolojiye tabi olmamıştır.
Allah(c.c) Kuranı Kerim Mâide suresi 8. Ayeti kerime de şöyle buyurmuştur; “Ey îmân edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa olan öfkeniz sizi adaletten ayrılmaya yöneltmesin. Adaletli davranın, bu (davranış) takvaya daha uygundur.” Hz.Ömer(r.a)’in adaletli yönetimi İslam’a sadık kalmanın zaferini simgeler. Demek ki; Gerçek özgürlük, yalnızca kitaba ve sünnete dayalı bir yaşamda mümkündür; aksi, esaret getirir.
Dalkavukluk ise bir kişinin çıkar sağlamak ya da eleştiriden kaçınmak amacıyla gerçekleri eğip bükmesi anlamına gelir. Bugün sıkça, “orta yol” söyleminin arkasına sığınarak İslam’ın temel değerlerinden taviz vermek ya da yanlış olan bir görüşü hoş göstermek eğiliminde olan yaklaşımlar bugün popüler kültüre teslim olup değerlerini kaybedenler tarafından “diyalog” diye savunulmakta(!)
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruldu ki:
“Ey Nebi, kâfirlerle [silahla] ve münafıklarla[öğütle, delille, belgeyle] cihad et, [öğüt de kâr etmezse] onlara sert davran! Onların gidecekleri Cehennem, ne kötü yerdir.” [Tevbe 73, Tahrim 9]
Seyyid Kutub’un da söylediği gibi Oysa Vasatlık; “Ateist, materyalist anlayışın arkasında bir Yahudi; hayvani cinsellik anlayışının arkasında bir Yahudi; ailenin yıkılması ve toplumdaki kutsal bağların çözülmesi arkasında bir Yahudi vardır. Şirin görünmek için İslam’ı onlara asla olduğundan başka göstermeyeceğiz.” Vasatlık hakikatin peşinde dengede yürümektir; dalkavuklar gibi rüzgarın estiği yöne savrulmak değil.
Allah resulu(s.a.v) hadisi şerifinde; Orta yolu tutun, istikametten ayrılmayın! buyurmuştur. [Müslim]
Vasat ümmet olmak, İslam’a aykırı düşüncelerle uzlaşmak adına hakikatten sapmayı değil, İslam’ın ilkelerine sadık kalarak hikmetli bir duruş sergilemeyi gerektirir.
Velhamdulillahirabbilalemin..