EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA HUD SURESİ 5. VE 7. AYETLER ARASI
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
5- Haberiniz olsun; gerçekten onlar, ondan gizlenmek için göğüslerini büker (Hak’tan kaçınıp yan çizer) ler.(5) (Yine) Haberiniz olsun; onlar, örtülerine büründükleri zaman, O, gizli tuttuklarını da, açığa vurduklarını da bilmektedir. Çünkü O, sinelerin özünde saklı duranı bilendir.
6- Yeryüzünde hiç bir canlı yoktur ki, rızkı Allah’a ait olmasın. Onun karar (yerleşik) yerini de ve geçici bulunduğu yeri de(6) bilir. (Bunların) Tümü apaçık bir kitaptır.
7- O’nun arşı su üzerinde iken(7) amel bakımından hanginizin daha iyi olduğunu denemek için gökleri ve yeri altı günde yaratan O’dur.(8) Andolsun onlara: “Gerçekten siz, ölümden sonra yine diriltileceksiniz” dersen, küfre sapanlar mutlaka: “Bu, açıkça bir büyüdür başkası değildir” derler.(9)
AÇIKLAMA
5. Sözü edilenler, Rasulullah’ın (s.a) Risaletine karşı aktif bir düşmanlık göstermeseler de, muhalefetten geri durmayan Mekke halkıdır. Bu durumlarından dolayı, ne onun mesajını işitmek isterler ve ne de Rasulle yüzyüze gelmek; tek yapabildikleri uzak durmak olmuştur. Eğer, aksine Hz. Rasulü (s.a) herhangi bir yerde oturur ya da halkla konuşur halde gördülerse hemencecik topukları üzerinde dönerek ona arkalarını çevirmişlerdir ya da onun kendilerine doğru yaklaştığını gördülerse hemen sıvışıp, kendilerine seğirtip mesajını sunar korkusuyla yüzlerini kapatmışlardır. Hakikatle karşı karşıya gelmekten korktukları için başlarını deve kuşu misali gömmüşler; eğer gizlenirlerse hakikatın kendilerinden uzak olacağına kendilerini inandırmışlardır; oysa hakikatten saklanmak için giriştikleri maskaralıklar ortadadır.
6. Yani, “Sizlerin Alim olan Allah’tan saklanmaya çalışmak suretiyle cezadan kurtulabileceğinizi sanarak kendinizi kandırmanız akılsızlıktır. O küçücük bir serçenin yaşadığı yuvayı, minnacık sineğin bulunduğu deliği bilir ve her nerede yaşıyorlarsa onların rızıklarını tedarik eder. Her yaratığın devindiği ve ikamet ettiği yerleri bilir ve onları belirli bir vakte kadar yaşatır, sonra öldürür. Rasulden (s.a) yüzünüzü saklamakla, onu size gönderen Alim Allah’tan kendinizi gizleyebileceğinizi nasıl düşünürsünüz? Allah’ın peygamberini sizlere mesajını ulaştırmak için nasıl didindiğini ve sizlerin ona sağır kesilmeye çalıştığınızı görmediğini nasıl düşünürsünüz?
7.Bu muhtemelen, “gökler ve yer altı günde yaratıldığına göre, yaradılıştan önce ne vardı?” şeklindeki bir soruya cevap olsun diye ifade edilmiş parantez kabilinden bir cümledir. Cevap şudur: Su vardı. Burada suyla, ne tür bir suyun kastedildiğini söylememiz mümkün değildir. Herkesin bu isimle tanıdığı sıvı kastediliyor olmalıdır. Yahut belki de “su” kelimesi, maddenin şimdiki haline dönüşmeden önceki akışkan durumunu simgeliyor olabilir. Şu halde “Arşı su üzerindeydi” ifadesi benim görüşüme göre şu anlama gelmektedir: “Onun mülkü su üzerindeydi”.
8. Bu ifade yaradılışın amacını açıklar: Allah gökleri ve yeri insanı yaratmak için yarattı. Ve insanı da, hilafet yetkileriyle donatarak, bu yetkilerin kullanımından onu sorumlu tutarak imtihan edebilmek için yarattı. Böylece, yaradılışın tüm amacının insanın imtihan edilmesi, kendisine devredilmiş yetkileri iyiye mi kötüye mi kullandığının muhasebesi ve karşılığında da mükafat ve mücazatının verilmesi olduğu vurgulanmış olmaktadır. Çünkü bu temel amaç olmaksızın tüm yaradılış eylemi anlamsız ve boşuna olmaktadır.
9. Yani, “Kafirler akılsız bir şekilde yaradılıştan amacın, kendileri de yalnızca bir oyuncak olan şeyler içinde vakit geçirmekten başka bir şey olmadığını düşündüler. Bu aptalca kavrayışları içlerinde öylesine yer etmişti ki, Rasulullah (s.a) yaradılışın gerçek amacının ve içinde oynamaya daldıkları şeyin ne olduğunu kendilerine anlattığında “Senin mesajın bir tür büyüdür ve kavrayışımızın ötesindedir” diyerek onunla alay etmişlerdi.