SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA EN’ÂM SURESİ 84. VE 90. AYETLER ARASI
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
84- Biz O’na İshak’ı ve Yakub’u armağan ettik. Hepsini doğru yola ilettik. Daha önce de Nuh’u ve O’nun soyundan gelen Davud’u, Süleyman’ı, Eyyub’u, Yusuf’u, Musa’yı ve Harun’u doğru yola iletmiştik. Biz iyileri işte böyle mükâfatlandırırız.
85- Zekeriyya’yı, Yahya’yı, İsa’yı ve İlyas’ı da doğru yola ilettik. Hepsi de iyilerdendi.
86- İsmail’i, el-Yesa’yı, Yunus’u ve Lût’u da doğru yola ilettik. Hepsini de alemlere üstün kıldık.
87 Bunlardan bazılarının babalarını, soylarından gelenleri ve kardeşlerini de seçip doğru yola ilettik.
88- İşte bu Allah’ın doğru yoludur, dilediği kullarını ona iletir. Eğer onlar da Allah’a ortak koşsalardı, yapmış oldukları bütün iyilikler boşa giderdi.
89- Bunlar kendilerine kitap, egemenlik ve peygamberlik verdiğimiz kimselerdir. Eğer şu adamlar bunları inkâr ederlerse onlara, kendilerini inkâr etmeyen başka bir topluluğun desteğini sağlarız.
90- İşte onlar Allah’ın doğru yola ilettiği kimselerdir. Sen de onların yolunu izle ve de ki; “Ben bu Kur’an’a karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum, o bütün alemlere yönelik bir hatırlatmadan başka bir şey değildir. “
Ayetlerde Nuh ve İbrahim’in (selâm üzerlerine olsun) dışında onyedi nebi ve resul sayılmaktadır. Diğerlerine de, “Babalarından, soylarından ve kardeşlerinden…” şeklinde işaret edilmektedir. Bu kafile değerlendirilirken de “Biz iyi hareket edenleri işte böyle mükafatlandırırız…” “Her birine alemlerin üstünde yüksek meziyetler verdik…” “Bir kısmını da seçip doğru yola eriştirdik…” denmektedir. Bütün bu değerlendirmeler, şu ulu kafilenin elde ettiği iyilikleri, Allah tarafından seçilişlerini ve doğru yola iletilişlerini göstermektedir.
Bu topluluğun bu şekilde anlatılması ve bu kafilenin bu tarzda sunulması hep aşağıdaki açıklamalar için bir hazırlık amacına yöneliktir:
-İşte bu Allah’ın doğru yoludur, dileği kullarını ona iletir. Eğer onlar da Allah’a ortak koşsalardı, yapmış oldukları bütün iyilikler boşa giderdi.
Bu yeryüzünde hidayet kaynağını oluşturma amacına yönelik bir açıklamadır. Buna göre yüce Allah’ın insanlar için belirlediği doğru yol peygamberlerin getirdiği mesajda somutlaşmaktadır. Böylece içtenlikle inanılması ve direktiflerine zorunlu olarak uyulması gereken yol göstericilik, bu biricik kaynakla sınırlandırılmış oluyor. Çünkü yüce Allah, bunun kendi hidayeti olduğunu ve kullarından dilediğini bununla doğru yola ilettiğini bildirmektedir. Şayet bu yol gösterici kullar, Allah’ın birliğinden ve O’nun hidayetini aldıkları kaynağın birliğinden şaşacak olurlarsa, inanç, kulluk ve herhangi bir konuda başvurulacak merci olması bakımından Allah’a ortaklar koşarlarsa, sonunda yaptıklarının boşa gitmesi kaçınılmaz olacaktır: Yani tüm yaptıkları kaybolup gidecektir. Zehirli otlakta otlayıp sonunda şişerek ölen bir hayvan gibi yok olacaktır. Ayette geçen “Habitat: kelimesinin sözlük anlamı budur.
Bunlar kendilerine kitap, egemenlik ve peygamberlik verdiğimiz kimselerdir. Eğer şu adamlar bunları inkâr ederlerse onlara, kendilerini inkâr etmeyen başka bir topluluğun desteğini sağlarız.
Bu da ikinci açıklamadır. Birincide yol göstericiliğin kaynağı belirtilmiş ve bu peygamberlerin getirdiği hidayetle sınırlandırılmıştı. İkincide ise, adları geçen ve kendilerine işaret edilen peygamberlerin yüce Allah’ın kendilerine kitap, hikmet, yetki ve peygamberlik verdiği kimseler olduğu belirtilmektedir. `Hüküm’ kelimesi, hikmet anlamına geldiği gibi, `yetki, otorite’ anlamına da gelmektedir. Ayette her iki anlamın da kastedilmiş olması muhtemeldir. Buna göre bu peygamberlerden kimisine yüce Allah kitap indirmiştir, Musa’ya Tevrat’ı, Davud’a Zebur’u, İsa’ya İncil’i indirdiği gibi. Kimisine de egemenlik verilmiştir, Davud ve Süleyman gibi (selâm üzerine olsun). Her birisine getirdikleri dinin Allah’ın hükmü olması ve insanlara taşıdıkları bu dinin vicdanlar ve emirler üzerinde Allah’ın otoritesine sahip olması bakımından yetki verilmiştir. Başka ayetlerde belirtildiği gibi yüce Allah, peygamberleri yalnızca kendilerine itaat edilmesi, kitabı da insanlar arasında adaletle hükmetmesi için göndermiştir. Her birine hikmet ve peygamberlik verilmiştir. Yüce Allah, dininin sorumluluğunu onlara bırakmıştır. Dini insanlara götürecek, onu insanların hayatına yerleştirecek, ona inanacak ve koruyacaklardır. Bundan sonra Arap müşrikleri, kitabı, hükmü ve peygamberliği inkâr ediyorlarsa, Allah’ın dininin onlara ihtiyacı yoktur. Şu seçkin toplulukla onlara inananlar, bu din için yeterlidir. Bu, ağacı boy salmış köklü bir gerçektir. Bu halkaları birbirine bağlı yol alan bir kafiledir. Birbirinin ardınca tüm peygamberlerin insanlara taşıdıkları tek mesajdır bu. Bu mesaja, doğru yola girmeyi hak ettiklerini bilmesinden dolayı, yüce Allah’ın doğru yola ilettiği kişiler inanmış ve inanacaklardır. Bu açıklama mümin gönüllere ve sayıları ne olursa olsun müslüman topluluğun vicdanlarına huzur akıtmaktadır. Bu topluluk tek başına değildir, dalından koparılmamıştır. Bu topluluk, kökü sağlam, dalları gökleri kaplamış bir ağacın dalı mahiyetindedir. Allah’a ve yol göstericiliğine bağlanmış ulu kafilenin bir halkası konumundadır. Yeryüzünün neresinde olursa olsun, hangi soydan gelirse gelsin mümin kişi, son derece güçlü ve oldukça büyüktür. Çünkü o, kökü insan fıtratının ve insanlık tarihinin derinliklerine kadar uzanan sağlam ve soylu ağacın bir parçasıdır. Eski çağlardan beri, Allah’a ve O’nun yol göstericiliğine bağlı olarak yol alan ulu kervanın bir parçasıdır.
İşte onlar Allah’ın doğru yola ilettiği kimselerdir. Sen de onların yolunu izle ve de ki; “Ben bu Kur’an’a karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum, o bütün alemlere yönelik bir hatırlatmadan başka bir şey değildir.”
Bu da üçünçü açıklama… Buna göre, iman kafilesine öncülük yapan şu seçkin topluluk, yüce Allah’ın doğru yola ilettiği kimselerdir. Bu topluluğun Allah’dan getirdiği hidayet, Peygamberimizin ve O’na inananlar için bir örnek konumundadır. O halde uyulacak tek yol göstericilik budur, sadece onun hükmüne başvurulur. Ona çağrılır ve onunla müjde verilir. Çağrılacak kimselere, “Sizden buna karşılık bir ücret istemem…” “Bu, alemler için bir öğüttür” diye iletilen mesajdır bu. Bu çağrı tüm alemlere yapılmaktadır. Herhangi bir ulusa, ırka, uzağa ya da yakına özgü kılınamaz. Çünkü bu, tüm insanlığa öğüt vermek amacına yönelik yüce Allah’ın yol göstericiliğidir. Bu nedenle onun karşılığında bir ücretin alınması söz konusu değildir. Bu işin ücreti Allah’a aittir.
Ardından ayetlerin akışı, nübüvvet ve risaleti (peygamberlik ve elçilik) inkâr edenleri kınamakta, onların, yüce Allah’ı gereği gibi değerlendiremediklerini, O’nun hikmetini, rahmetini ve adaletini tanıyamadıklarını belirterek devam etmektedir. Ayrıca son peygamberliğin önceki peygamberliklerin yolunu takip ettiğini, son olarak gelen kitabın daha önce gelen kitapları doğruladığını vurgulamaktadır. Bu açıklamalar daha önce sunduğumuz kafilenin atmosferine uygun düşmekte ve bir ahenk oluşturmaktadır.