EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA HUD SURESİ 73. VE 78. AYETLER ARASI
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
73- Dediler ki: “Allah’ın emrine mi şaşırıyorsun?(82) Allah’ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir, ey ev halkı şüphesiz O, övülmeye layık olandır, Mecîd’tir.”
74- İbrahim’den korku gittiği ve ona müjde geldiği zaman, Lût kavmi konusunda bizimle çekişip-tartışmalara giriyor(du) .(83)
75- Doğrusu İbrahim, yumuşak huylu, duygulu ve gönülden (Allah’a) yönelen biriydi.
76- “Ey İbrahim, bundan vazgeç. Çünkü gerçek şu ki, Rabbinin emri gelmiştir ve gerçekten onlara geri çevrilmeyecek bir azab gelmiştir.”(84)
77- Elçilerimiz Lût’a geldiği zaman,(85) onlardan dolayı kaygılandı, göğsünü bir sıkıntı bastı ve: “Bu, zorlu bir gün” dedi.(86)
78- Kavmi ona doğru koşarak geldi; onlar daha önceden kötülükler işlemekteydiler. “Ey kavmim” dedi. “İşte benim kızlarım, bunlar sizler için daha temizdir.(87) Artık Allah’tan korkun ve beni misafirim önünde küçük düşürmeyin. İçinizde hiç aklı başında olan (reşid) bir adam da yok mu?”
AÇIKLAMA
82. Soru kendisine her ne kadar yaşlıların çocuğu olmazsa da bunu sağlamanın Allah’ın gücü ötesinde olmadığını hatırlatmak için sorulmuştu. Onun gibi gerçek bir mümine hanımın, bu müjde karşısında şaşırıp kalmaması gerekirdi. (Kendisine bu hatırlatıldı) .
83. “… Bizimle tartışmaya koyuldu..” ifadesi meveddet ve muhabbet dolu bir ifadedir. Ve Hz. İbrahim’in (a.s) Rabbıyla olan yakın ilişkisini gösterir. Bu ilişkiyi anlamak kulun, Lut kavminin akıbetiyle ilgili nasıl istirhamda bulunabildiğini kavramaya yardım edecektir. Hz. İbrahim (a.s) durmadan “Rabbim, yaklaşan azabı Lut kavmi üzerinden çevir” diye yalvarmaktaydı. Rabb cevapladı: “Bu kavim, içlerinde hiçbir hayır unsuru kalmayacak denli ahlaken çöktü, günahları hiçbir merhamet duygusuna layık olmayacak denli tiksindirici bir hal aldı”. Fakat kul diretiyordu: “Rabbim, biraz daha mühlet ver onlara, evet belki içlerinde hayır adına pek az bir şey kaldı fakat belki de bu hayır çiçeklenir, meyve verir” Bu muhavere Kitab-ı Mukaddes’te daha ayrıntılı anlatılmıştır, fakat Kur’an’daki kısa anlatım çok daha anlamlıdır. (Karşılaştırma için bkz. Tekvin 18: 23-32)
84. Hz. İbrahim’in (a.s) hayatı hakkındaki bu pasaja sathi biçimde bakan biri bu durumun uygunsuz olduğunu, özellikle Lut kavmine yaklaşmakta olan azaba bir başlangıç olarak konu dışı olduğunu düşünebilir. Ne var ki konuyla ilgili tarihsel olaylar ışığında meseleye bakan biri burada zikredilenlerin makul olduğu sonucuna varacaktır. Bu uygunluğu anlamak için iki şeyi gözönünde bulundurmak gerekir:
a) Bu tarihi olaylar burada Kureyş’e uyarı olması için zikredilmiştir. Zira Kureyş, Kur’an’ın kendilerini geleceğinden korkuttuğu azaba karşı gayet aldırmaz ve kendinden emin bir yanlış tavır içindeydi. Ne de olsa onların Hz. İbrahim’e (a.s) akrabalığı vardı, Kabe’nin bekçileriydiler, Arabistan’ın dini, iktisadi ve siyasi önderiydiler. Düşüncelerine göre ataları Hz. İbrahim (a.s) , Allah’ın sevgili bir kulu olarak onlara şefaatçı olabilir ve onları Allah’tan gelecek bir azaba karşı savunabilirdi. Hz. Nuh’un (a.s) oğlunun ölümü de aynı şekilde, onun gibi büyük bir peygamberin oğlunu azaptan kurtaramayacağını göstermek için resmedilmişti. Üstelik duası kabul edilmemekle kalmamış aynı zamanda inkarcı oğlu adına istirhamda bulunduğu için hesaba çekilmişti. Demek ki, Hz. İbrahim’in (a.s) hayatından verilen bu örnek olay, Allah’ın peygamberine karşı tüm dostluğuna rağmen, O’nun Lut kavmi hakkındaki istirhamını reddettiğini göstermek için zikredilmiştir. Zira Hz. İbrahim (a.s) adaletin gereğine rağmen inkarcı bir topluma şefaat etmeye çalışmıştı.
b) Hz. İbrahim’in (a.s) hayatından alınan bu olay ile Lut kavminin helaki başka birşeyi vurgulamak için de zikredilmiştir: Kureyş ilahi adalet kanununun sürekli ve düzenli olarak geçerlikte olduğunu ve çevrelerinde buna dair birçok açık delilin bulunduğunu unutmuştu. Bir tarafta İbrahim peygamberin durumu vardı. Yurdunu Hak ve doğruluk uğruna terketmiş ve neresini uygun bulduysa orada yaşamıştı. Ayrıca kendisini destekleyecek hiçbir zahiri güç de yoktu. Fakat ilahi adalet doğruluğundan ötürü kendisine İshak gibi bir oğul, Yakub gibi bir torunla (aleyhimüsselam) ödüllendirdi. İsrailoğullarının bu ataları asırlarca, Hz. İbrahim’in (a.s) bir mülteci olarak yaşadığı Filistin’de egemen olmuşlardı.
Öte yandan Lut kavminin durumu vardı: Bu toplum büyük bir refah içinde yaşıyordu. Ancak bu refah onları o denli sarhoş etmişti ki apaçık bir küfür içinde yaşamaya başlamışlar, Allah’tan gelen cezayla alaşağı edileceklerini unutmuşlardı. Artık Hz. Lut’un (a.s) tebliğine kulak asan kalmamıştı. Fakat ilahi adalet Hz. İbrahim’e (a.s) müjdenin verildiği ve günahkar Lut kavminin yeryüzünden silinme emrinin çıktığı zamanla aynı zamanda gerçekleşti. Bunun sonucu olarak yeryüzünde onlardan geriye hiç kimse kalmadı. Bu olay tüm zamanların inkarcılarına bir ders olmalıdır.
85. Lütfen A’raf suresinin 63-68. açıklama notlarını gözönünde bulundurunuz.
86. Kıssayla ilgili olarak Kur’an’ın çeşitli bölümlerinde zikredilmiş olan ayrıntılar, meleklerin Hz. Lut’a (a.s) yakışıklı gençler biçiminde geldiklerini ve Hz. Lut’un (a.s) onların melekler olduklarını farketmediğini sarih biçimde göstermektedir. Kavminin nasıl arsız, nasıl mücrim olduğunu bildiğinden dolayı endişeye kapılmasının, sıkıntı duymasının nedeni budur.
87. “Kızlarım” ifadesiyle Lut aleyhisselam iki şeyden birini kastetmiş olmalıdır: İlkin “Kızlarım” sözüyle topluluğun içinde yaşayan kızları kastetmiş olabilir, çünkü bir peygamberin kavmine nisbeti bir babanın çocuklarına nisbeti gibidir. Fakat doğrudan kendi kızlarını da kastetmiş olması mümkündür. Ancak herhangi bir surette zina teklifinde bulunmuş olması muhaldir, zira bu ifadeyi takip eden “bunlar sizin için daha temizdir” ifadesi bu türden bir yanlış anlamaya mahal bırakmamaktadır. Hz. Lut’un (a.s) bu tür ifade tarzıyla onların cinsel arzularını gayri tabii yollar yerine şer’i yollardan tatmin etmek üzre kadınlara yönelmeleri gereğini işaret ettiği besbellidir.