Hamd, sena ve övgülerin en güzeli, ezelde ve ebedde var olan, lutfuyla kainatı ve bizleri yaratıp var eden, sayısız nimetlerle yaşatan ve rahmetiyle doğru yolu gösteren Allah (cc.)’a mahsustur.
Salat ve selam da, alemlerin Rabbi tarafından sevilen, insanların ise tanıyıp, idrak edebilme nisbetînce sevebildikleri, efendimiz, önderimiz, rehberimiz Hz. Muhammed Mustafa(sav)ya, a’line, ashabına ve onun yolunu izlemeye çalışan ümmetin üzerine olsun
İnsan yeryüzünde yaşayan balıktan farklı bir türdür. Bunu balıktan farklı kılan karada yaşaması değil. Bilakis bir takım sorumluluklarının olmasıdır. Yalnız kendini balık gibi hissedenler çoktur. Bulunmuş olduğu bölgeyle yetinen varlıklar. Balıklar karada yaşayamadığı için sudan çıkmazlar çıkmakta istemezler. Peki insan! Bir kısım firavun, belam ve sihirbazların etkisiyle yaşamış olduğu hayatı normal görmeye başlarlar. Bu özellik insan için olabilir ama MÜSLÜMAN için asla! Nasıl olurda bir Müslüman kendi inanancıyla alakası olmayan bir hayat yaşayıp, sonrada kendi ülkesi dışındakileri (yaşantısı aynı olmakla birlikte) gavur diyerek tekfir edip hemde onların yaşantısına özenir. Şaşırtıcı dimi. Ee şimdi ne olacak. Kendi memleketini ve memleketinin yaşantısını din edinecek, inancını kaynağı olan Kur’an ve Sünnete hiç başvurmayacak, anlamak ve yaşamak gibi bir gayesi olmadan inancını ispat için senenin bazı gün ve gecelerinde okumalar yapacak, kişi yaşarken şarkı dinleyip birilerine de dinlemesi için şarkı gönderirken ölümünde Kur’an okutan ve dinlemeri için programlar düzenleyek. Yani kısacası Kur’an’a inanacak, islami bir mesele konuşulduğunda burnunu sokacak ama yine de Kur’an’ın hayatına müdahale etmesine müsaade etmeyecek. Maalesef bu yaşantıyı yaşayanlar birde kalkıp laikliğe karşı olduğunu söyleyecek. Laikliği şikayet edipte Kur’an’dan uzaklaşanlar laikliğe layık olan bu bataklığa düşmüşlerdir. Kendi hayatı laik olmuş farkında bile değil. Bunların bir başka versiyonu da camide namaz kılıp, çıkan cemaatle beraber ‘Kahrolsun Şeriat’ diye sıloganlar atan bir anlayış. Oysaki namazın şeriatın bir emri olduğunu bilmemek, ne kadar islamdan uzak olunduğunu gösterir. Kişinin dünya ve ahiret saadetine ulaşabilmesi için izlenilmesi gereken yoldur şeriat. Şeriat çok şey kaybettirdi bu topluma. Mehmet Akif Ersoy’un bu konu pek çok şiiri vardır. Bunalrdan iki örnek verelim;
Kim demiş Avrupa insanı medeni
Ne edep var ne haya çırılçıplak bedeni
Eğer medeniyet açıp saçmaksa bedeni
Desenize hayvanlar bizden daha medeni!
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddin var
Ulusun korkma nasıl böyle bir imanı boğar
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar
Evet maalesef istiklal marşında da gördüğümüz gibi imanı boğan canavar medeniyet denilen batının bize dayattığı ve Kur’an’ı bırakıpta tercih edilen yaşantı tarzıdır. Hiçbir zaman öndersiz kalmadık ama hiç Resulullah’ı da bu konuda birinci sırayada koyamadık. Önder seçerken Resulullah’ı ölçü almadık. Önderler kayınca Resulullah ölçü olmadığı için bizde kaydık. Peki çözüm nedir? Resulullah’ın yolunu takip ettiği müddetce takip edilecek bir önderle Kur’an ve sünnet eşliğinde ayağı kalkmak ve dirilmek. İnsanların fıtratına uygun olan bu dinle doğru bir şekilde tanışmak ve bu mücadeleden sapmamak.
Süre ne kadar uzarsa uzasın, işler ne kadar sarpa sararsa sarsın, sebepler ne kadar değişirse değişsin bu uğurda SABRETMEK
Eğer tevhid ehli tevhidi gereği gibi anlar ve kabullenirse güneş doğduğunda gecenin kaybolduğu gibi , tevhid güneşi doğduğunda cahiliye karanlığı kaybolmaya mahkumdur.
Cahiliyyenin-Küfür sistemlerinin yeryüzünde bunca hakimiyet elde edebilmeleri, doğruluklarından, haklılıklarından ve güçlü olduklarından değil, ehli tevhidin görevlerini yapmamalarından kaynaklanmaktadır.
Seyyid Kutub’un dediği gibi, Şehid; Allah’ın şeriatını kendi hayatından daha değerli görmektir
Evet başka bir alimin sözüyle yazımı bitiriyorum.
İman cesaretini göstermeyen, Allah’ın hakimiyeti altında izzetle yaşamak için biraz olsun cesaret göstermeyen bir toplumu Allah kafirlerin fitnesi altında rüsvay bir hayatı yaşamaya mahkum eder.
Rabbim hakkı hak bilip, hakka sarılan, batılı da batıl bilip batıldan uzaklaşan kullarından eylesin.(AMİN)