EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA NAHL SURESİ 6. VE 14. AYETLER ARASI
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
6- Akşamları getirir, sabahları götürürken onlarda sizin için bir güzellik vardır.
7- Kendisine ulaşmadan canlarınızın yarısının telef olacağı şehirlere onlar, ağırlıklarınızı da taşımaktadırlar. Şüphesiz sizin Rabbiniz şefkatli ve merhametlidir.
8- Onlara binmeniz ve süs için atları, katırları ve merkebleri (yarattı) . Ve daha sizlerin bilmediğiniz neleri yaratmaktadır?(8)
9- Yolu doğrultmak Allah’a aittir, kimi (yollar) ise eğridir.(9) Eğer o dileseydi, sizin tümünüzü elbette hidayete erdirirdi.(10)
10- Sizin için gökten su indiren O’dur; içecek ondan, ağaç ondandır (ki) hayvanlarınızı onda otlatmaktasınız.
11- Onunla sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve meyvelerin her türlüsünden bitirir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir topluluk için ayetler vardır.
12- Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin emrinize verdi; yıldızlar da O’nun emriyle emre hazır kılınmıştır. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilen bir topluluk için ayetler vardır.
13- Yerde sizin için üretip-türettiği çeşitli renklerdekileri de (faydanıza verdi) . Şüphesiz bunda, öğüt alıp düşünen bir topluluk için ayet vardır.
14- Denizi ve sizin emrinize veren O’dur, ondan taze et yemektesiniz ve giyiminizde ondan süs-eşyaları çıkarmaktasınız. Gemilerin onda (suları) yara yara akıp gittiğini görüyorsun. (Bütün bunlar) O’nun fazlından aramanız(11) ve şükretmeniz içindir.
AÇIKLAMA
8. Yani, “insanın iyiliği için çalışan daha nice yaratık vardır, fakat insan bu tür hizmet veren yaratıkların ve onların verdikleri hizmetlerin farkında değildir.”
9. Bu, peygamberlikle ilgili bir tartışmayla birlikte tevhidi, Allah’ın merhamet ve inayetini ispatlayan delilleri içermektedir. Bu tartışmanın özü şudur:
İnsanın seçimine açık, pek çok çeşitli düşünce ve eylem yolları vardır. Bütün bu farklı yolların doğru yollar olamayacağı açıktır, çünkü bir tek doğru yol vardır. Bu nedenle bu doğru yol üzerine kurulan bir tek doğru hayat felsefesi ve doğru hayat felsefesine dayanan bir tek doğru hayat tarzı olabilir.
Dolayısıyla doğru hayat tarzını seçmek, insanın en önemli ve vazgeçilmez ihtiyacıdır. Çünkü yanlış bir seçim onu felâkete götürebilir. İnsan, tüm diğer hayvanî ihtiyaçlarını tıpkı hayvanlar gibi karşılayabilir, fakat bu doğru hayat tarzının seçimi, onun insan olmak münasebetiyle en temel ihtiyacıdır ve onsuz insanın hayatı başlı başına bir hata teşkil edebilir.
Şimdi, insanın bedenî yönden duyduğu ihtiyaçları birçok nimetler vererek karşılayan Allah’ın, insanın en önemli ve gerçek ihtiyacını karşılamak için bir düzenleme yapmadığı düşünülemez. Allah onun hayatî ihtiyaçlarını nasıl karşıladıysa, onun en büyük ihtiyacını da gönderdiği Rasûlleri aracılğıyla gidermiştir. Yüzyılların deneyimi, insanoğlu ne zaman kendi kendisine bir hayat tarzı seçti ise budalaca bir iş yaptığını göstermiştir. Çünkü insan aklı ve zihni sınırlıdır ve insan doğru hayat tarzının seçiminde bunlara güvenip dayanamaz. Herşeyin ötesinde, Allah’ın, insanın bu en büyük ihtiyacını karşılamak için tedbirler almadığı söylenemez. Çünkü Allah’ın, insanın bedenî ihtiyaçları için birçok nimetler verip, onu en önemli ve vazgeçilmez ihtiyacını karşılamak için kendi kendine araştırma ve aramaya terk edeceğine inanmak, Allah hakkında yanlış bir düşünce taşımaktır. (Bkz. Rahman. an: 2-3)
10. Burada şöyle bir soru akla gelebilir: “Allah insanlara doğru yolu göstermeyi üzerine aldığı halde, neden bütün insanları doğuştan hidayete erdirmiyor.” Allah’ın, diğer hayvanlarda olduğu gibi, insanı da doğuştan bir içgüdü ile yaratabileceği ve bilinçli bir düşünme, öğrenme ve imtihan sürecinden geçmeden ona doğru yolu seçme yetkisi verebileceği mümkündü. Fakat bu O’nun, doğru yolu veya batıl yollardan birini seçip ona uyma, özgürlük, güç ve yetisine sahip bir varlık yaratma dileğine karşıt bir durum olurdu. Bu nedenle insan farklı bilgi araçlarına, bilinçli düşünme, dileme ve karar verme güçlerine sahip kılınmış ve ona kendisindeki güçlerin tümünü ve tüm çevresindekileri kullanma yetkisi verilmiştir. Bunun yanısıra Allah insana ve çevresindeki herşeye onun doğru yolu bulmasına veya sapıtmasına neden olacak faktörler yerleştirmiştir. Eğer Allah, insanı doğuştan doğru yolu bulmuş olarak yaratsaydı, tüm bunlar anlamını kaybederdi ve insan sadece kendisine verilen özgürlüğün doğru kullanılması ile varılabilecek gelişmeleri hiçbir zaman eleyemezdi. Bu nedenle Allah, insanlığın hidayeti -doğru yolu- bulabilmesi için risaleti, yani peygamberliği seçmiştir ve insanı peygamberi kabul veya reddetme konusunda serbest bırakmıştır. Bu sınamayla Allah, insanın kendisine sunulan hidayeti kabul edip etmediği konusunda hüküm verir.
11. Yani “… hayatını helâl yollardan kazanmaya çalış.”