sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA ARAF SURESİ 142. AYET

SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA ARAF SURESİ 142. AYET
10.10.2020
636
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

BÜYÜK BULUŞMAYA HAZIRLIK

142- Musa ile otuz geceliğine sözleştik, buna on gece daha ekledik, böylece Rabbinin belirlediği buluşma süresi kırk geceye ulaştı. Musa kardeşi Harun’a dedi ki; “Soydaşlarım arasında benim yerimi tut, kötülükleri düzelt, bozguncuların yoluna girme. “

Hz. Musa ile kavmi arasında geçen bu sahne sona eriyor ve peşinden sekizinci sahne geliyor. Bu sahne, Hz. Musa’nın yüce olan Rabbi ile buluşmaya hazırlandığı sahnedir. Bu dünya hayatında yüce ilahının huzurundaki büyük buluşmasına hazırlık yaptığı sahnedir. Bu, muazzam buluşma öncesinde kardeşi Harun’a vasiyetlerde bulunduğu sahnedir.

Hz. Musa’nın gönderilişindeki görevinin birinci aşaması böylece sona ermiş oluyor. İsrailoğulları’nı zillet, horlama, cezalandırılma, Firavun ve yandaşlarından gördükleri işkence hayatından kurtuluş aşaması son buluyor. Onları zillet ve zulmün yurdundan çıkarıp alabildiğince özgür çöllere, oradan kutsal yurda doğru yola koyma merhalesi bitiyor. Fakat bu sırada İsrailoğulları, bu yüce göreve; Allah’ın dini için yeryüzünde hilafet görevini üstlenebilecek bir hazırlığa henüz sahip değillerdi. Daha önce İsrailoğulları’nın, sırf putlara tapan bir topluluk görmekle, nasıl şirke ve putperestliğe içlerinde bir eğilim duyduklarını, Hz. Musa’nın getirdiği tevhid akidesinden nasıl kuşkuya düştüklerini ve bu tevhidi çizgi üzerinde ancak çok kısa bir süre yürüyebildiklerini görmüştük. Bu topluluğun eğitilmesi ve yöneldikleri büyük göreve hazırlanmaları için detaylarına varıncaya kadar her şeyi ortaya koyan bir peygamberlik müessesesine ihtiyaç vardı. İşte bu detaylı risalet misyonu için yüce Allah, kendi kullarından biri olan Musa ile buluşmayı vadediyor. Bu buluşma sırasında direktiflerini ona ulaştıracağını bildiriyordu. Bu sözleşme, Hz. Musa’nın kendisi için bir hazırlıktı. Hz. Musa, bu günlerde o büyük görevi üstlenmek için hazırlanacak ve bu görevi üstlenmek için kendisini konsantre edecekti.

Bu hazırlık dönemi otuz gündü. Sonra buna on gün daha ilave edildi. Böylece hazırlık devresi kırk güne çıktı. Bu kırk gün boyunca Hz. Musa, kendisine söz verilen buluşmaya hazırlanıyordu. Bu süre zarfında göklerin direktiflerinde kendisinden geçmesi için, dünyanın meşgalelerinden uzaklaşıyordu. Yüce yaratıcının rahmetiyle donanmak, ruhunu temizlemek, aydınlatmak ve şeffaflaştırmak, kendisini bekleyen görevi üstlenmek ve kendisine söz verilen risalet misyonunu kaldırabilmek amacı ile azmini bilmek için insanlardan uzak bir hayat yaşıyordu.

Hz. Musa, kavminden ayrılıp bir kenara çekilmeden, itilafa girmeden önce, kardeşi Harun’a şu şekilde vasiyet ediyordu.

Musa kardeşi Harun’a dedi ki; “Soydaşlarım arasında benim yerimi tut, kötülükleri düzelt, bozguncuların yoluna girme.”

Hz. Musa, Harun’un kendisi gibi yüce Allah tarafından gönderilen bir peygamber olduğunu bildiği halde, bu şekilde ona nasihat ediyor. Çünkü müslüman, müslümana nasihat eder ve nasihat müslümanın müslüman üzerindeki hakkı ve görevidir. Hz. Musa kendi kavmi olan İsrailoğulları’nın karakterini bildiğinden dolayı, bu sorumluluğun ağırlığını takdir ediyor. Hz. Harun da, bu nasihatı güzel karşılıyor ve nefsine ağır gelmiyordu. Çünkü nasihat, ancak kötü ruhlu insanlara ağır gelebilir. Zira nasihat, onların yapmak istedikleri birtakım şeyleri sınırlandırır. Bir de kendisini büyük göstermeye çalışan basit ruhlu insanların nefsine, nasihat ağır gelir. Çünkü bunlar, nasihat ile kendilerinin değer kaybına uğradıklarını zannederler. Asıl küçük odur ki, kendisine destek olmak amacıyla uzatılan eli, büyük olduğunu ispatlamak amacıyla geri çevirir!

Bu otuz gün ve buna on günün daha ilave edilmesi kıssasına gelince; Bu konuda İbn-i Kesir tefsirinde diyor ki: “Yüce Allah, Musa’ya otuz gün vaadettiğini belirtiyor. Tefsir bilginleri derler ki, Hz. Musa bu süre boyunca gündüzleri oruç tutmuş ve o günleri bitirmişti. Belirlenen süre tamamlanınca bir ağacın yaprağıyla dişlerini temizlemişti. Yüce Allah da bunun üzerine, on gün daha ilave edip, kırka tamamlanmasını emretmişti.

KARŞILIKLI KONUŞMA

Sonra dokuzuncu sahne geliyor. Bu yüce Allah’ın peygamberi Musa’ya ayırdığı eşsiz bir sahnedir. Yüce Allah ile kullarından biri arasında gerçekleşen doğrudan hitap sahnesidir bu. Geçici, sınırlı, atomun ezeli ve ebedi varlık ile vasıtasız olarak ilişki kurduğu, daha yeryüzünde iken beşer varlığının ebedi yaratıcı ile karşılaşma ve ondan direktif alma gücünü kendisinde gördüğü sahnedir. Biz bu olayın nasıl gerçekleştiğini bilmiyoruz. Biz yüce Allah’ın kulu Musa ile nasıl konuştuğunu bilmiyoruz. Yine Hz. Musa’nın hangi duygularla, hangi organlarla ve hangi vasıtalarla Allah’ın sözlerini algıladığını bilemiyoruz. Biz beşer olarak bu realiteyi, gerçek anlamıyla düşünebilme imkânına sahip değiliz. Çünkü biz düşüncelerimizde, bize verilen sınırlı kavrayış gücüyle yetinmek ve sınırlı olan realiteye dayalı deneyimlerle kanaat etmek zorundayız. Bununla beraber biz, Allah’ın benliğimize yerleştirdiği latif sırlarla bu parlak ve yüce ufukları gözleyebilir ve bu konuda huzura kavuşabiliriz. İşte bu gözlem ve huzurun sınırında durur, bu temiz havayı bunlar nasıl aldı? sorusuyla bozmak istemeyiz. Biz sınırlı ve yakın kavrayış yeteneğimizle, onu tasavvur etmeye çalışmak isteriz!

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.