EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA İSRA SURESİ 17. VE 22. AYETLER ARASI
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
17- Biz, Nuh’tan sonra nice kuşakları yıkıma uğrattık. Kullarının günahlarını haber alıcı, görücü olarak Rabbin yeter.
18- Kim çarçabuk olanı (geçici dünya arzularını) isterse,(19) orada istediğimiz kimseye dilediğimizi çabuklaştırırız, sonra da ona cehennemi (yurt) kılarız; ona, kınanmış ve kovulmuş olarak gider.(20)
19- Kim de ahireti ister ve bir mü’min olarak ciddi bir çaba göstererek ona çalışırsa, işte böylelerinin çabası şükre şayandır.(21)
20- Hepsine, onlara da bunlara da Rabbinin ihsanından ‘artırarak veririz’. Rabbinin ihsanı kesilmiş değildir.(22)
21- Onlardan bir kısmını bir kısmına nasıl üstün tuttuğumuzu gör. Muhakkak ahiret dereceler bakımından da daha büyüktür, üstünlük bakımından da daha büyüktür.(23)
22- Allah ile beraber başka ilahlar edinme,(24) yoksa kınanmış ve kendi başına (yapayalnız ve yardımcısız) bırakılmış olursun.
AÇIKLAMA
19. Arapça “”kelimesi sözlükte “hemen sahip olunabilen şey” anlamına gelir; fakat Kur’an bu kelimeyi sadece dünyevi hayatta yararlanılabilen fayda ve sonuçlara sahip olan “bu dünya” için kullanır. Bunun karşıt anlamlısı olan “ahiret” ise ölümden sonraki öte dünyada yararlanılabilen fayda ve sonuçlara sahiptir.
20. Ahirete inanmayan kimse cehennemi hak eder, çünkü sadece bu dünyanın geçici fayda ve çıkarları için çalışır ve onun çabaları sadece maddi nesnelerle sınırlıdır. Bu nedenle böyle bir kimse sadece bu dünyaya tapar ve yanlış bir tutum içinde yaşar. Çünkü onda kişisel sorumluluk duygusu ve Allah’a hesap verme inancı yoktur. Bu yüzden en sonunda cehennem azabını hak eder.
21. “Öylelerinin çalışmalarının karşılığı verilir.” Ahirette kurtuluşa ermek için harcanan tüm çabaların karşılığı verilir.
22. Allah bu dünya nimetlerini hem bu dünyayı isteyenlere, hem de ahiret için çalışanlara verir. Fakat bu sadece Allah’ın bir lütfudur, başkalarının değil. Ne bu dünyayı isteyenler, ahiret için çalışanları bu nimetlerden mahrum bırakabilir, ne de ahiret için çalışanların dünyayı isteyenlerden bu nimetleri almaya güçleri vardır.
23. Bu, ahiret için çalışanların, bu dünyada da, dünya hayatını isteyenlerden daha üstün bir seviyede olduklarını göstermektedir. Fakat bu üstünlük, dünyevi şeyler (iyi yemek, iyi giyecek, saray gibi evler, taşıtlar…. vs.) gibi zenginlik göstergesi şeyler bakımından daha iyi bir derecede olmak demek değildir. Onlar, zalimlerin ve zenginlerin sahip olmadığı gerçek şeref, sevgi ve iyi niyeti yaşarlar. Çünkü ahiret için çalışanlar bu dünyada ne kazanırlarsa şerefli ve doğru bir şekilde kazanırlar, oysa sadece dünya için çalışanlar haksız yollardan servet biriktirirler. Sonra ahiret için çalışanlar kazandıklarını doğru ve iyi yollara harcarlar, başkalarına karşı yükümlü oldukları görevleri yerine getirirler. Onlar paralarını Allah yolunda, Allah’ın rızasını kazanmak için fakir ve muhtaçlara harcarlar. Bunların aksine dünyaya tapanlar, servetlerini lüks tüketime, günah amellerine, fesada ve diğer kötülükleri yaymaya harcarlar. Bu, ilk bahsettiklerimizi Allah’a ibadetin ve her yönden temiz ve saf olmanın timsalleri haline getirir ve onları dünyaya tapanlardan o denli açık bir şekilde ayırır ki diğerlerinden daha yüksek seviyede oldukları hemen anlaşılır. Bunlar açıkça gösterir ki, ahiret için çalışanların dereceleri öte dünyada daha yüksek olacaktır ve onlar dünyaya tapanlardan çok daha üstün bir konumda olacaklardır.
24. Bu cümle şöyle de ifade edilebilir: “Allah’ın yanısıra başka bir tanrı icat etme.” veya “Bir başkasını Allah’ın yanısıra tanrı edinme.”