sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA TEVBE SURESİ 37. AYETLER

SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA TEVBE SURESİ 37. AYETLER
24.12.2020
658
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

37- Haram aylardaki savaş yasağını başka aylara aktarmak, ertelemek kâfirlikte daha ileri gitmektir. Kâfirler bu yolla sapıklığa sürüklenirler. Onlar Allah’ın haram kıldığı ayları sayıca denk getirmek için bu ertelemeyi bir yıl helâl sayarlarken, bir sonraki yıl haram kabul ederler. Böylece Allah’ın haram kıldığını helâl saymış olurlar. Yaptıkları çirkin işler kendilerine güzel gösterildi. Allah kâfirler güruhunu kesinlikle doğru yola iletmez.

Aynı zamanda bir sahabi olan ünlü tefsir bilgini Mücahid, bu ayetle ilgili olarak şu bilgiyi verir:

“Kinaneoğulları’ndan bir adam vardı, her yıl Hacc mevsiminde eşeğinin sırtında Mekke’ye gelir ve şöyle derdi; `Ey ahali, ben ne kınanırım, ne hayal kırıklığına düşürülürüm ve ne de sözüm reddedilir. Biz bu yıl Muharrem ayının yasak sayılmasını ve Sefer ayının onun arkasından gelmesini kararlaştırdık! Aynı adam ertesi yıl da gelir ve aynı girişi yaptıktan sonra şöyle derdi; `Biz bu yıl Sefer ayının yasak ay olmasını ve Muharrem ayının geriye atılarak bu aya aktarılmasını kararlaştırdık.’ İşte yüce Allah `Onlar, Allah’ın haram kıldığı ayları sayıca denk getirmek için bu ertelemeyi bir yıl helâl sayarlarken bir sonraki yıl haram kabul ederler’ bu uygulamaya işaret ediyor. Yani Allah’ın haram kıldığı dört ayı denk getirirler. Böylece Allah’ın yasağını çiğneyerek bu haram ayı bir sonraki aya aktarırlardı.

Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem ise bu konuda şunları söylüyor:

“Bu adam Kinaneoğulları’ndandı ve “Kalmes” lâkabı ile anılırdı, cahiliye döneminde yaşamıştı. Araplar cahiliye döneminde haram aylarda birbirlerine saldırmazlardı. Adam babasının katili ile karşılaşır, fakat ona el uzatmazdı. Bu adam gelince taraftarlarına `Haydi bizimle sefere çıkın’ dedi. Karşısındakiler `Bu ay haram aylardan biridir’ dediler. Adam taraftarlarına şu karşılığı verdi; `Bu yıl, bu ayı gelecek aya aktarıyoruz. Hem bu ay, hem de gelecek ay Sefer aylarıdır. Gelecek yıl her iki ayı da Muharrem ayı sayarak bu yıl ki boşluğu doldurunuz.’ Adam gerçekten böyle yaptı. Ertesi yıl gelince adamlarına `Sefer ayında da kimse ile savaşmayınız’ dedi. Böylece Sefer ayını Muharrem ayı ile birlikte yasak ay saymışlardı, her iki ay da Muharrem ayı olmuş oluyordu.”

Okuduğumuz ayete ilişkin bu iki belge haram ayları başka aylara ertelemenin iki farklı uygulamasına örnek oluşturur. İlk örnekte Muharrem ayı yerine Sefer ayı haram ay olarak kabul ediliyor. Böylece haram aylar sayısı dörde denk getiriliyor, ama Muharrem ayının yasaklığı çiğnendiği için sözkonusu yasak aylar, yüce Allah’ın belirttiği aylar olmuyor. İkinci uygulama örneğinde ise, bir yıl üç ay ve ertesi yıl beş ay yasak ay sayılıyor, böylece iki yılda toplam sekiz yasak ay kabul edildiği için her yıla ortalama dört yasak ay düşüyor. Ama bu yılların ilkinde Muharrem ayının yasaklığı çiğnenirken ikincisinin de Sefer ayının serbestliği ortadan kaldırılıyor!

Her iki uygulama da yüce Allah’ın yasağının çiğnenmiş olması ve O’nun yasasına ters düşmesi bakımından;

“Kâfirlikte daha ileri gitmektir.”

Çünkü bu hokkabazlık -yukarda söylediğimiz gibi- inanca ilişkin kâfirliğin yanısıra Allah’ın yasa koyma yetkisini gasbetmekten doğan bir başka kâfirlik içerir. Ayeti okumaya devam edelim:

“Kâfirler bu yolla kâfirliğe sürüklenirler.”

Bu uygulamaların içerdiği oyunbazlık, tahrifçilik ve düzenbazlık aldatır onları. Okumayı sürdürüyoruz:

“Yaptıkları çirkin iş kendilerine güzel gösterildi.”

Bu aldanmalarının sonucu olarak yaptıkları çirkin işi güzel olarak görürler, sapıklığın iğrençliği kendilerine çekici görünür. Bu davranışları yüzünden içine düştükleri sapıklığı ve ısrarlı kâfirliği kavrayamazlar. Ayetin sonunu okuyoruz:

“Allah, kâfirler güruhunu kesinlikle doğru yola iletmez.”

Onlar kalplerini doğru yolun ışığına kapatmışlar, doğru yola iletecek kanıtların kalplerine girmesine engel olmuşlardır. Bu tutumlarının sonucunda yüce Allah tarafından ağlarına takıldıkları karanlıkta ve sapıklık içinde debelenmek üzere bırakılmayı haketmişlerdir.

Surenin aşağıdaki kesitini oluşturan ayetlerin Tebuk savaşına ilişkin genel seferberlik çağrısından önce inmiş olması kuvvetle muhtemeldir. Şöyle ki; o sırada Bizanslıların, müslümanların üzerine yürümek üzere Şam dolaylarında yığınak yaptıkları, İmparator Heraklius’un adamlarının yanına bir yıllık erzak verdiği; Lehm, Cezzam, Amile ve Gassan adlarındaki Arap kabilelerinin Bizans ordusuna katıldıkları ve bu birleşik düşman güçlerinin öncü birliklerini Şam’a bağlı Belka eyaletine sevkettikleri haberi Peygamberimize ulaşmıştı. Bu haber üzerine Peygamberimiz genel seferberlik ilan ederek müslümanları, Bizanslılara karşı yapılacak savaşa katılmaya çağırdı.

Peygamberimiz çoğunlukla bir savaşa giderken başka bir yolculuğa çıkmış gibi görünür, böylece düşmanı yanıltmaya çalışırdı. Fakat bu savaş için sefere çıkarken böyle şaşırtmacaya başvurmadı. Açıkça sefere çıktı. Çünkü savaş yeri ile Medine arasındaki mesafe oldukça uzaktı ve dönem de zor bir dönemdi. Sebebine gelince, bu seferberlik mevsimin son derece sıcak aylarına rastlamıştı; gölgeliklerin arandığı, meyvaların olgunlaştığı ve insanların evlerinde oturmayı cazip gördükleri günleri yaşanıyordu.

Bu yüzden o günlerde müslüman toplumda bu surenin tanıtma yazısında açıklamaya çalıştığımız rahatsızlık alâmetleri su yüzüne çıkmaya başladı. Bu arada münafıklarda boş durmuyor, ellerine geçen bu fırsattan yararlanarak bozgunculuk tohumları ekiyorlardı. Müslümanlara “Bu sıcakta sefere çıkmayın” diyorlardı, bununla da yetinmeyerek onları savaş yerine kadar aşılması gereken yolun uzaklığı ile ve öteden beri yüreklere sinmiş olan Bizans fobisi ile korkutuyorlardı. Bu değişik faktörlerin tümü, bazı müslümanlar üzerinde etkili olmuş ve onları sefere katılma işini ağırdan alma isteksizliğine sürüklemişti. İşte okuyacağımız ayetler bazı müslümanlardaki bu rahatsızlıkları gündeme getirerek bu rahatsızlıklara çözüm getirmeyi amaçlıyordu.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.