EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA TA-HA SURESİ 103. VE 107. AYETLER ARASI
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
103- “(Dünyada) Yalnızca on (gün) kaldınız” diye kendi aralarında fısıldaşacaklar.(80)
104- Onların sözünü ettiklerini biz daha iyi biliyoruz.(81) Tutulan yol bakımından onların daha üst olanları ise: “Siz yalnızca bir gün kaldınız” derler.(82)
105- Sana dağlar hakkında soruyorlar. De ki: “Benim Rabbim, onları darmadağın edip savuracak.”
106- “Yerlerini bomboş, çırçıplak bırakacaktır.”
107- “Orada ne bir eğrilik göreceksin, ne de bir tümsek.”(83)
AÇIKLAMA
80. Asıl metin şu şekilde de yorumlanabilir: “Ölümünüzden sonra, şimdiye kadar en fazla on gün kaldınız.” Bizim mealde benimsediğimiz yorum Müminun Suresi, 112-113. ayetler tarafından desteklenmektedir: “Allah onlara: ‘Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?’ diye sorar, onlar: ‘Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara sor.’ derler.” İkinci yorumu ise Rum Suresi: 55-56. ayetler desteklemektedir: “Kıyametin kopacağı gün günahkarlar tek bir saatin dışında yaşamadıklarına and içerler. İşte onlar dünyada da böyle aldanıyorlardı. Kendilerine ilim ve iman verilenler ise dediler ki: “Andolsun siz Allah’ın kitabında yazılı süre boyunca dirilme gününe kadar yaşadınız, işte bu da dirilme günüdür. Ancak siz bilmiyordunuz. “Bu iki yorum da Kur’an’da birçok ayetlerce desteklenmektedir. Bunlardan, günahkarların hem dünya hayatını, hem de ölümle tekrar diriliş arasında geçen süreyi çok kısa bulacakları anlaşılmaktadır. Onlar dünya hayatını çok kısa bulacaklardır, çünkü tüm beklentilerinin tersine ahirette dünyada iken yalanladıkları ebedi hayatla karşı karşıya geleceklerdir.
Bu hayat için hiçbir hazırlık yapmadıklarından, dünyada kendilerine verilen kısa hayatın zevkleri uğruna ebedi hayatı kaybettiklerini anlayarak pişman olacaklardır. Ölümle tekrar diriliş arasında geçen süreye gelince, günahkarlar bu sureyi de çok kısa bulacaklardır. Çünkü onlar “sûr”a üflenmesiyle yeryüzündeki şuursuzluklarından veya son uykularından uyarıldıklarını hayal edeceklerdir. Tekrar diriliş gününün geleceğini hiç ummadıkları için “sûr”‘un. Mahşer Gününün bir habercisi olduğunu kavrayamayacaklardır. Tam tersine onlar bu günün çok saçma olduğunu söyleyip alay ederlerdi.
81. Burada, duyanların şu şüphesini ortadan kaldırmak için bir parantez açılmaktadır: “Mahşer alanında insanların gizli gizli konuşacakları şeyler bu gün nasıl bilinebilir?”
82. Burada, bazılarının yönelttikleri soruyu cevaplandırmak için yine bir parantez açılmaktadır. Bundan, bu sure okunduğu sırada alay etmek isteyen birinin şöyle bir soru yönelttiği anlaşılmaktadır: “Bu yüksek dağlar, Kıyamet Gününde nereye gidecek? Çünkü sizin söylediğinize göre o gün bütün insanlar dümdüz bir alanda toplanacaklarmış.” Bu sorunun arka-planının anlaşılabilmesi için, bu surenin nazil olup ilk okunduğu yer olan Mekke’nin etrafının dağlarla çevrili bir yer olduğuna dikkat edilmelidir. Bu sorunun cevabı hemen arkadan gelmektedir. “Allah onları darmadağın edip savuracak ve yerlerini bomboş çırılçıplak bırakıverecektir.”
83. Kur’an’a göre yeryüzü Kıyamet Gününde yepyeni bir şekle bürünecektir. “Yer düzlenecektir.” (İnşikak: 3)
“Denizler fışkırtılıp taşırılacak (ve bütün su yerin dibine batacaktır.) (İnfitar: 37)
“Denizler kaynatılacaktır” (Tekvir: 6)
“Dağlar darmadağın edilip savrulacak ve yerleri bomboş, çırılçıplak kalacaktır. Ve yeryüzünde ne bir eğrilik göreceksin ne de bir tümsek.” (Tâ Hâ: 105-107)
“O gün yer başka bir yere dönüştürülecektir.” (İbrahim: 48)
“Yer cennete dönüştürülecek ve ebedi olarak kalmaları için muttakilere verilecektir.” (Zümer: 74)
Bu, yeryüzünün Allah’ın salih ve muttaki kullarına miras olmak üzere cennete dönüştürüleceğini gösterir. O gün tüm dünya bir ülke olacak ve bugün sayısız vatan ve ülkeleri birbirinden ayıran ve insanları birçok kabile, ırk ve sınıflara ayıran çöller, nehirler, okyanuslar ve dağlar olmayacaktır. İbn Abbas ve Katade de cennetin bu dünyada yaratılacağı görüşündedirler. Ayrıca onlar “Sidretu’l Münteha’daki, barınılacak cennet onun yanındadır” (Necm: 14-15) ayetlerini şehidlerin ruhlarının barındığı cennet olarak anlamaktadırlar.