sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

MÜSLÜMAN ALLAH’TAN BAŞKASINA MİNNET DUYMAZ

A+
A-

Hamd, sena ve övgülerin en güzeli, ezelde ve ebette var olan, lütfuyla kainatı ve bizleri yaratıp var eden, sayısız nimetlerle yaşatan ve rahmetiyle doğru yolu gösteren Allah (cc.)’a mahsustur.

Salat ve selam da, alemlerin Rabbi tarafından sevilen, insanların ise tanıyıp, idrak edebilme nisbetînce sevebildikleri, efendimiz, önderimiz, rehberimiz Hz. Muhammed Mustafa(sav)ya,  a’line, ashabına ve onun yolunu izlemeye çalışan ümmetin üzerine olsun.

 

Kur’ân-ı Kerim, insanlara gönderilen bir kitaptır. Kur’an’ın ekseninde insan vardır. Her âyet insanla ilgilidir. İnsanı en iyi tanıyan onun yaratıcısı olduğundan, kullarına kılavuz şeklinde, insanın nasıl yaşaması gerektiğini öğreten bir kitap göndermiştir. Öğreten kitab’ın bir ayetinde Allah (ac) şöyle buyuruyor:

 

   “O ki, yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yarattı. “(Bakara 29)                                   

Allah (c.c.) kâinatta ne varsa hepsini insanın hizmetine vermiştir. Yer, gök, ay ve güneş, yıldızlar, bitki ve hayvanlar, su, denizler, nehirler, dağlar vs. hepsi insanın yararı içindir.

“Şüphesiz bunda düşünen insanlar için ibretler vardır” (Casiye 13)  buyrulmaktadır.

Yüce Allah (c.c.) Hz. Âdem (a.s.)’a verdiği akıl, ilim ve ruh özelliklerini diğer insanlara da vermiş, yeryüzünde onu halife yaptığı gibi, diğerlerini de halife yapmıştır. Onun için Kur’ân-ı Kerim bütün insan cinsinin mükerrem olduğunu açıklamıştır.

“And olsun ki Biz; insanoğullarını şerefli kıldık, onların karada ve denizde gezmesini sağladık, onları temiz şeylerle rızıklandırdık. Yarattıklarımızın pek çoğundan üstün kıldık.” (İsra 70)

Bütün bunlar insanın seçkin ve başka canlılardan ve özellikle hayvanlardan tamamen ayrı bir varlık olduğunu ispatlamaktadır.

İslâm’a göre insan doğarken tertemiz doğar. Onun herhangi bir nedenle suçlu veya günahkâr doğması asla sözkonusu değildir. Rasûlullah (s.a.s.):

“Her çocuk İslâm fıtratı üzere (tertemiz ) doğar; sonra annesi-babası (yahudi ise) onları yahudi yaparlar, (hıristiyan ise) onu hıristiyan yaparlar, (mecusi ise) onu mecusi yaparlar.” (Buhârî, Cenâiz 79; Müslim, Kader 22; Tirmizî, Kader 5; Ebû Dâvud, Sünnet 17) sözleriyle bu gerçeğe işaret buyurmuşlardır. İnsan, yaratılırken bütün iyiliklere meyilli ve bütün kötülüklerden de aklı ve irâdesi ile kaçınabilecek yetenekte yaratılmıştır.

 

İnsan istediği ve irade ettiği şeyler iki kısımdır. Bunlardan birisi, iyi şeyler, diğeri kötü ve fena şeylerdir. Allah sizin iyi insan olmanızı ve rızası dairesinde hareket etmenizi istemektedir. Bundan dolayı, sizin iyilik işlemeniz için göz, kulak, akıl, kalp ve dil gibi aza ve hissiyat vermiştir. Bunların iyi ve hayırlı yönde kullanılması için, sizi teşvik etmekte ve peygamberler ile kitapları göndermektedir. “Bunları yaptığınız taktirde hem dünyada rahatlık, hem de ahirette ebedi rahatlık kazanacaksınız.” diye insanların hayırlı işler işlemesini istemektedir. İşte hem işlenen hayırlı şeyleri yaratan ve hayırlı şeylerin işlenmesi için gereken tüm şartları yerine getiren Allah’tır. Fakat bu kadar teşviklere ve bu kadar iltifatlara rağmen, yine de günahlarda ısrar edilirse elbette bu istek ve arzu Allah’tan değil, sizin nefsinizdendir, diye ayette de ifade edilmektedir

ŞÛRA 30-31 Başınıza (her) ne musibet geldi ise, kendi ellerinizin kazancı (olan günahlar sebebi) iledir, halbuki (günahlarınızın) bir çoğundan (da vazgeçip sizi) affediyor. Hem, siz arzda (Allah’ı) aciz bırakacak değilsiniz ve size, Allah’tan başka kurtaracak ne bir hâmi, ne de bir yardımcı yoktur.

 

İslama tabi olan bir kişi Rabbi’ni tanır. Verdiği nimetleri bilir. Hayatını bu çerçevede (ibret alır) düzenler. Bu sayede şerefini ve üstünlüğünü korur ve yaratıldığı hal üzere olan islam fıtratını bozmaz. Böyle olunca da başkasına minnet (iyiliğe karşı duyulan şükür hissi)  duymaz. Bu kadar ikramda bulunan Rabbine karşı aldanmaz. Kendisine sunulan ikramların asıl yaratıcısı olan Allah’ı unutmaz. Bu tehlikeyi ezeli ilmiyle bilen Allah (ac) bu tehlikeye karşı bizi göndermiş olduğu kitabıyla uyarmıştır.

İnfitar 6- Ey insan! İhsanı bol Rabb’ine karşı seni aldatan nedir?

Bu kadar nimeti veren ve göklerde ve yerde ne varsa bizim hizmetimize veren Allah olmasına rağmen başkalarına boyun eğmek ve minnettar olmak insanın fıtratından uzaklaştığının bir göstergesidir. Kişi Kur’an’ı okuyup anladıkça tekrar eski fıtratına dönüş yapar. Sabahtan akşama kadar izlenilen tv kanalları insanların fıtratlarını bozmakla beraber hangi kanalı izliyorsan o kanalın sahibi veya temsilcisi övülüp artıları gösterilir ve seninde ona sevgin artıyor. Diğer kanalı izlediğinde o kanalın yücelttiği kişiye bakış açısı olumlu yönde değişiyor. Mesela herhangi bir tv kanalının verdiği haberde savunduğu ve eksilerini ört bas edip artılarını dönüp dolaşıp yayınladığı kişiyi ön plana çıkarıyor. Mesela insanların faydasına yaptırdığı yolları, köprüleri, hasteneleri vs sayınca senin bu kişiye bakışın, düşüncen, davranışın olumlu yönde değişmez mi? Oysa ki bize bu imkanları yaratan Allah değil mi? Evet kesinlikle Allah diyenlere derim ki madem Allah neden ön pilana çıkarılan kişilerin emir ve yasakları, Allah’ın emirleri ve yasaklarından daha üstün ve değerli görülüyor. Bunun sebebi fıtrattan uzaklaşan kişilerin değersizleşmesi ve Allah’ın verdiği izzet ve şereften mahrum olunmasıdır. Allah katında değersiz olanlar değersiz karar verecektir, izzetsiz olanlar da izzetsiz karar verecektir.

 

EMBİYA 10- (Ey Kureyş topluluğu!) And olsun, size öyle bir kitab indirdik ki, bütün şan ve şerefiniz ondadır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?

 

NİSA 139- Onlar, müminleri bırakıp kâfirleri dost ediniyorlar. Onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? Halbuki bütün izzet ve şeref Allah’a aittir.

 

FATIR 10- Her kim izzet istiyorsa bilsin ki izzet tamamıyla Allah’ındır. O’na hoş kelimeler yükselir, onu da salih amel yükseltir. Kötülükler kuranlara gelince, onlara şiddetli bir azab vardır. Onların tuzakları hep darmadağın olur.

 

Bugün insanlar kendilerini Allah’a yaklaştıran o ipe (Kur’an’a ve peygambere) sımsıkı sarılmadıkça Allah ile aradaki bağın kopması an meselesidir. Bırakalım sımsıkı sarılmayı, tutmak gibi bir eylemi bile gerçekleştirmeyenler var. Böyle olunca da önce Allah’ı, sonra da bize verdiği nimetlerini unuttuk. Nasıl mı?  İş yerinde çalışan (KUR’AN’LA BESLENMEYEN ve dolayısıyla FITRATI BOZULAN) bir işçiye zam verildiğinde, bu işçiye aklınca zammın verilmesine sebep olan ilk etkenler nelerdir. Ben söyleyeyim sizde onaylayın.

  • Çok zekiyim ondan zam yaptı.

Oysa ki sana o zekayı veren kim? Allah sende o zekayı  yaratmasaydı bırak zammı işe bile alınmazdın.

  • İş saatlerinde hiç boş durmuyorum ondan zam yaptı.

Oysa ki sana o gücü ve performansı veren kim?  Allah sende o performansı yaratmasaydı bırak zammı işe bile alınmazdın

  • Bu işi en iyi ben yapıyorum ondan zam yaptı.

Oysa ki sana o kabiliyeti veren kim?  Allah sende o kapasiteyi yaratmasaydı bırak zammı işe bile alınmazdın

  • Patron bana muhtaç işten çıkmamam için zam yaptı.

Oysa ki patronu sana muhtaç kılan kim? Patronun sana muhtaç olduğu etkeni sende yaratan kim? Patronu yaratan kim? Allah deriz dimi.

  • Patron çok cömert ondan zam yaptı.

Oysa ki o kişiyi sana patron yapan ve kalbine cömertlik duygusunu veren kim? Tabi ki  Allah.

  • Patron diğerlerine zam yapınca bana da zam yaptı gibi, gibi, gibi…

Vesileler öne çıktı ve Allah’ın verdiği nimetler unutuldu.

Bu yazımda vesileleri devreden çıkarmaya çalışmıyorum. Vesileler öyle büyütülüyor ki, Allah’tan daha çok övülüyor ve konuşuluyor. Allah’a değil bu aciz varlıklara minnet (iyiliğe karşı duyulan şükür hissi) duyuluyor. Bu aciz varlıklar seni fıtratından koparmak için senin inancını kullandılar. Bir eliyle Kur’an’ı gösterip diğer eliyle insanların fıtratlarının bozulmasına etken olan bir çok haramı onayladılar. Bu ise kişiyi fıtratından kopardı. Bugün bizi getirdikleri duruma bakın; kur’an yasak okunmayacak, camiler kapatılacak dense halk mırıldanmaya başlayacak. Oysa ki Alemlerin Rabbi olan Allah darbeye izin vermedi. Bize fıtratımıza dönmemiz için bir fırsat daha verdi. Hadi Kur’an’ı okuyalım, anlayalım. Yoook yasaklanacak sonra. Başkasından beklemene gerek yok.  Kur’an’ı sen kendine yasaklamışsın zaten.

Rabbim kendini unutturacak boş şeylere dalmaktan ve fıtrattan uzaklaşmaktan bizleri muhafaza buyursun. (amin)

ZUHRUF 36-37

   Her kim Rahman olan Allah’ın zikrinden yüz çevirirse biz ona bir şeytan musallat ederiz. Artık o şeytan onun yakın dostudur.

   Şüphesiz ki bu şeytanlar onları yoldan çıkarırlar. Onlar da kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.

YUNUS 7-8

   Bize kavuşmayı ummayanlar, dünya hayatına razı olup onunla tatmin bulanlar ve bizim âyetlerimizden gafil olanlar da vardır muhakkak.

   İşte bunların kendi elleriyle ettikleri yüzünden varacakları yer cehennemdir.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.