EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA HACC SURESİ 38. VE 39. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
38- Hiç şüphe yok ki(75) Allah, (müşriklerin saldırı ve sinsi tuzaklarını) iman edenlerden uzaklaştırmaktadır.(76) Gerçekten Allah, hain ve nankör olan kimseyi sevmez.(77)
39- Kendilerine zulmedilmesi dolayısıyla, onlara karşı savaş açılana (mü’minlere savaşma) izni verildi.(78) Şüphesiz Allah, onlara yardım etmeye güç yetirendir.(79)
AÇIKLAMA
75. Buradan itibaren müslümanlar, ilk defa olarak cihada hazırlanmaktadırlar. Bunu anlayabilmek için iki taraf (müminler ve kafirler) arasında meydana gelen tartışmanın ve sonucunun anlatıldığı bir önceki bölümü (19-24. ayetleri) gözönünde bulundurmalıyız. Bu tartışma, silahlı çatışmaya bir örnek teşkil etmektedir. İşte bu nedenle 26-37. ayetlerde savaşı gerekli kılan sebepler, Mekkeli müşriklerle yapılacak savaşa bir giriş niteliğinde ve onun haklılığını göstermek amacıyla sıralanmaktadır.
Medine’ye hicretten sonra ilk hacc mevsimi yaklaştığında, bu durum, hacc için Mekke’ye gitmekten alıkonulan Muhacirleri, Ensarı kızgınlık ve nefretle doldurmuştu. İşte bu nedenle 26-37. ayetlerde, sanki kafirlere kimseyi haccdan alıkoymaya hakları olmadığını söylemek istercesine haccın amacı ve nasıl yapılacağı anlatılmaktadır. Diğer taraftan müslümanlar, intikam için değil, ıslah etmek için savaş yapmak üzere hazırlanmaktadırlar. Aynı zamanda hacc esnasında kurban kesmek, onların (ve tüm dünya müslümanlarını) haccı ve onunla ilgili diğer ibadetleri hatırlamaları, böylece karşılaştıkları işkencelerden dolayı Mekkelilerin intikam almaktan sakınmaları için sürekli yapılması gereken bir ibadet şeklinde emredilmiştir. Bu nedenle müminlere, işkence yapanlardan intikam almak için değil, daha iyi şart ve durumlara ulaşmak için savaşmaları emredilmektedir.
76. “” kelimesi Arapçada iki şey ifade eder:
1) Düşmanın saldırılarına savaşarak karşılık vermek.
2) Düşmanla sadece bir kez değil, ihtiyaç ortaya çıktığı her anda savaşmak. Allah, ne zaman küfürle İslâm arasında bir çatışma olsa, müminleri destekleyeceğini temin etmiştir. Bu, müminlere savunmada yalnız kalmayacaklarını, bilakis Allah’ın onların yanlarında olacağını, düşmanın tuzaklarını boşa çıkarmakta ve saldırılarını savmada onlara yardımcı olacağını söyleyerek müminleri cesaretlendirmek amacıyla burada yer almıştır. Bu ayet müminler için büyük bir cesaret kaynağıdır, çünkü onların kalplerini hiç bir şeyin sağlayamayacağı bir güç ve cesaretle doldurmaktadır.
77. Allah inananları savunur, çünkü onlar, Allah’ın kendilerine verdiği nimet ve lütuflara rağmen nankörlük ve ihanette bulunan kafirlere karşı savaş açmakta haklıdırlar.
78.Bu ayet (39) , hicretten sonra birinci yılın Zil-Hicce ayında savaşmaya verilen iznin yer aldığı ilk Kur’an ayetidir. Daha sonra H. 2. yılın Recep ve Şa’ban ayında Bakara Suresi’nin 190, 191, 193, 216 ve 244. ayetleriyle de savaş emri verilmiştir.
79. “… şüphesiz Allah onlara yardım etmeye kadirdir.” Bu teminat, o dönemde savaş güçleri çok zayıf olan -Medineli müslümanlar ve Muhacirlerle birlikte en fazla bin kişi- müminlerin cesareti için gerekliydi. Diğer taraftan Kureyş’in gücü ise çok büyüktü. Bunun yanısıra diğer bütün müşrik Araplar da onları destekliyordu. Daha sonra Yahudiler de onlara katılmıştı. Bu nedenle bu teminat çok zaruriydi ve kafirlere yapılan tehdit de çok önemliydi. Çünkü bu, onların az sayıdaki müslümanlarla değil, Allah’la savaştıklarını söylemek demekti. O halde, “Eğer istiyorsanız, savaşa hoşgeldiniz.”