EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA ŞUARA SURESİ 33. ve 40. AYETLER ARASI
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
33- Elini de çekip çıkardı, bir de (ne görsün) o, bakanlar için ‘parlayıp aydınlanıvermiş.'(28)
34- (Firavun) Çevresindeki önde gelenlere: “Bu dedi”. “Doğrusu bilgin bir büyücüdür.”
35- “Büyüsüyle sizi yurdunuzdan sürüp çıkarmak istiyor;(29) ne buyurursunuz?”(30)
36- Dediler ki: “Bunu ve kardeşini oyala, şehirlere de toplayıcılar gönder,”
37- “Bütün uzman-bilgin büyücüleri sana getirsinler.”
38- Böylelikle büyücüler, bilinen bir günün belli vaktinde bir araya getirildi.(31)
39- Ve insanlara da: “Siz de toplanıyor musunuz? dendi.”(32)
40- “Umarız ki, eğer galip gelirse biz de büyücülere uyarız.”(33)
AÇIKLAMA
28. İsrailiyatın etkisinde kalan bazı müfessirler beyza’yı “beyaz” anlamında tercüme edip sağlam elin koltuk altından çıkarıldığında cüzzama yakalanmış gibi beyazlaştığı tefsirinde bulunmuşlardır. Fakat İbn Cerir, İbn Kesir, Zamahşehri, Razî, Ebu’s-Suud İmadî, Alusî ve daha başka müfessirler burada beyza’nın ışıklı ve parlak anlamına geldiğini belirtmişlerdir. Hz. Musa (a.s) koltuk altından elini çıkarır çıkarmaz, her taraf güneşle aydınlanmış gibi parlardı. Daha fazla açıklama için bkz. Ta Ha an: 13.
29. Gösterilen iki mucizenin etkisi, daha bir dakika önce Firavun, peygamberlik iddiasında ve İsrailoğulları’nı açıkça göndermesi talebinde bulundu diye Hz. Musa’ya (a.s) deli der ve onu, kendisinden başkasını rab edinirse ömür boyu zindana atmakla tehdit ederken, bir dakika sonra “ayetler”i görür görmez, hükümdarlığının tehlikeye düştüğü hissiyle dehşete kapılmasından ve sarayında köleleriyle anlamsızca konuştuğunu farkedemeyecek kadar telaşa kapılmasından anlaşılabilir. Mazlum İsrail kavminden iki kişi, dönemin en güçlü hükümdarlarının önünde duruyorlar, hiç bir askerî güçleri yok; zayıf ve cansız bir topluluğa mensuplar ve ülkenin hiç bir köşesinde en küçük bir ayaklanma belirtisi olmadığı gibi, hiç bir dış gücün desteğine de sahip değiller. Böyleyken, asanın ejderha oluşu ve elin parlaması mucizeleri gösterilir gösterilmez zorba çılgınca bağırıyor: “Bu iki adam iktidarı ele geçirmek ve yönetici sınıfı hakimiyet haklarından mahrum etmek istiyor!” Hz. Musa’nın (a.s) sihrinin gücüyle bunu yapacağı endişesi yine karmakarışık bir zihin halini yansıtmaktadır. Çünkü, dünyanın hiç bir yerinde sihir gücüyle ne siyasal bir devrim olmuş, ne bir ülke zaptedilmiş, ne de bir savaş kazanılmıştır. Mısır’da usta sihirbazlık örnekleri sergileyen pek çok büyücü vardı. Fakat Firavun, bunların yalnızca mükafat ve ücret için sihirbazlık yapan hiç mesabesinde kişiler olduğunu biliyordu.
30. Bu cümle de, Firavun’un zihninin nasıl karıştığnı gösteriyor. Daha bir dakika önce sarayındakilerin ilâhı olan bu adam, bu defa dehşet içinde, ortaya çıkan tehlikeli durumu nasıl karşılayacağını kullarına soruyor.
31. Ta Ha Suresi’nde geçtiği üzere (ayet: 59) , belirlenen gün, Mısırlıların ulusal bayram günüydü. Bugün halk, ülkenin her tarafından büyük kalabalıklar halinde gelecek ve izleyicilerin gösterileri açıkça seyredebilmesi için kuşluk vakti yapılacak büyük “yarış”a şahit olacaklardı.
32. Yani, yapılan ilânın yanısıra, halkı müsabakayı seyretmeye teşvik için münadiler gönderildi. Hz. Musa’nın (a.s) kapalı sarayda gösterdiği mucizenin haberi halka da yayılmış olmalı ki, halkın etkilenmesinden korkan Firavun, herkesin akın akın gelip bir asanın yılana dönüşmesinde bir olağanüstülük bulunmadığını, bunun ülkedeki sihirbazlar tarafından da yapılabileceğini görmesini istemiştir.
33. Bu cümle, Hz. Musa’nın (a.s) kraliyet sarayında gösterdiği mucizeyi gözleriyle görenlerin ve dışarıda işitenlerin, atalarının dinine olan inançlarını yitirmeye başladıkları ve inançlarının gücünün, sihirbazların Hz. Musa’nınkine (a.s) benzer bir performans göstermelerine bağlı bulunduğu fikrini desteklemektedir. Bu nedenle, Firavun ve erkanı bu müsabakayı, sonucu belirleyici bir müsabaka olarak saymışlar ve münadileri ülkenin her yanında, sihirbazlar müsabakayı kazanırlarsa, Hz. Musa’nın (a.s) dininin üstün gelmesi riskinin bertaraf edileceği, aksi halde, inançlarının terkedilmeye maruz kalacağı konusunda halkı etkilemeye koyulmuşlardır.