sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA ŞUARA SURESİ 111. AYET

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA ŞUARA SURESİ 111. AYET
15.07.2021
640
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

111- Dediler ki: “Sana, sıradan aşağılık insanlar uymuşken inanır mıyız?”(81)

AÇIKLAMA

81. Hz. Nuh’un (a.s) mesajına bu cevabı verenler, Hud Suresi’nde anıldığı üzere, kavminin ileri gelenleri, reisleri ve soyluları idi: “Kavminden küfreden ileri gelenler dediler: “Seni ancak bizim gibi bir beşer görüyoruz ve görüyoruz ki, sana yalnızca düşünüp taşınmayan rezillerimiz uyuyor; ve yine sizin bize karşı hiç bir üstünlüğünüzün olmadığını da görüyoruz…” (Hud: 27) . Ayetten anlaşıldığına göre, Hz. Nuh’a (a.s) inananlar çoğunlukla yoksullar, işçiler veya toplumda hiç bir mevkisi olmayan bazı gençlerdi. Toplumda etkili ve zengin olanlar ise, Hz. Nuh’un (a.s) en sert düşmanları idiler ve sıradan halkı arkalarında tutabilmek için her hile ve yalana başvurmaktan çekinmiyorlardı.
Hz. Nuh’a (a.s) karşı getirdikleri delillerden (!) birisi de şuydu: “Nuh’un mesajında dikkate değer bir şey olsaydı, ona önce toplumdaki zenginler, bilginler, din adamları, soylular ve akıllı kimseler inanırdı; fakat, bunların hiç biri ona inanmıyor; yalnızca, toplumun sağduyudan yoksun en alt katmanına mensup akılsızlardır ona uyanlar. Bu durumda, bizim gibi soylu ve makam sahibi kişiler, bu sıradan insanlara nasıl katılabilir?”

Kureyş kafirlerinin, Hz. Peygamber (s.a) ve ashabı hakkında söyledikleri de aynıydı: Herakliyus’un sorularına Ebu Süfyan, “Muhammed’e kavmimizin yoksulları, zayıfları ve bazı akılsız gençleri uyuyor” cevabını vermişti. Onlara göre, toplumun ileri gelenlerinin kabul ettiği gerçek, ancak gerçek olabilirdi. Çünkü yalnızca sağduyu ve değerlendirme gücüne sahip olanlar onlardı. Sıradan halkın, zaten sıradan oluşu, onların sağduyu ve değerlendirme gücüne sahip olmadıklarının delili idi. Öyleyse, onların kabul ettiği bir şey, ileri gelenlerce reddedilirse, bu demektir ki, bu şey, herhangi bir kıymet ve değere sahip değildir. Mekke kafirleri daha da ileri gidiyorlardı. Rasûlün sıradan bir insan olamayacağını ileri sürüyorlardı. Onlar; Allah bir rasûl gönderecekse, ileri gelenlerden birisini seçip gönderirdi: “Ve, “Bu Kur’an iki büyük şehirden (Mekke ve Taif) büyük bir adama indirilmeli değil miydi?” dediler.” (Zuhruf: 31) .

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.