SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA NAHL SURESİ 33. ve 34. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
33- Kâfirler, kendilerine ölüm meleklerinin gelmesinde ya da Rabbinin ani azabına uğramaktan başka bir şey mi bekliyorlar. Kendilerinden öncekiler de öyle yapmışlardı. Allah onlara zulmetmiş değildi, tersine onlar kendi kendilerine zulmetmişlerdi.
34- Sonunda yaptıkları kötülüklerin acı akıbeti ile yüzyüze geldiler, alay konusu ettikleri ilahi azabın pençesine düştüler.
İnsanların işlerine akıl ermez. Kendilerinden öncekilerin izledikleri yolun nereye vardıklarını görürler de yine aynı yolu tutup giderler. Onların başına gelenlerin kendilerinin de başına gelebileceğini hiç düşünmezler. Allah’ın yasasının belirlenmiş bir ilkeye uygun biçimde işlediği, sebeplerin her zaman aynı sonuçları doğurduğu, her eylemin mutlaka karşılık bulacağı, Allah’ın yasasının kendilerini kayırmayacağı! Sıra kendilerine geldiğinde de bu yasanın durmayacağını ve onlara da mutlaka uygulanacağını ezmekten sapmayacağını anlamıyorlar.
“Allah olara zulmetmiş değildi, tersine onlar kendi kendilerine zulmetmişlerdi.”
Allah onlara düşünme, değerlendirme ve seçme özgürlüğü vermiş, hem içe hem de dışa yönelik ayetlerini kendilerine sunmuş, kendilerini sonuç konusunda uyarıp onları yaptıkları eylemlerle ve işleyen yasası ile başbaşa bırakmıştır.
Dolayısıyla Allah onlara bu kesin akıbetleri konusunda haksızlık etmemiş, aksine onlar kendi kendilerine zulmetmişlerdir.
Herhangi bir cezayı vermede onlara katı davranmamış, aksine onlara katı davranan yaptıkları kötü işler olmuştur. Zira onlar sadece yaptıklarının doğal sonuçları ve akıbetleri ile karşılaşmaktadırlar.
“Sonunda yaptıkları kötülüklerin acı akıbeti ile yüzyüze geldiler, alay konusu ettikleri ilahi azabın pençesine düştüler.”
Bu ve benzeri ifadelerin yüklü bir anlamı vardır. Yani onlar kendi kişisel eylemlerinin meyvesi dışında kalan bir şeyle cezalandırılmıyorlar. Onlar yaşayışlarının cezasını görüyorlar. Yaptıkları ile insanlığın en aşağı seviyesine iniyorlar. Aşağılayıcı yerde ve acıklı azap içinde insanlığın en adi cezasına çarptırılıyorlar.