Allah(cc)’nun Er Rezzak Sıfatı
Rezzak: kökünden gelen ism-i faili “razık” yani rızık veren mübalağalı ism-i fail sığasıyla çok çok rızık veren manasında bir kelimedir. Kelime manası; doyuran canlıların hayatını devam ettiren, nimetlendiren, besleyen, büyüten ve yetiştiren gibi manalara gelir. Istılahta; yaratmış olduğu canlıların hayatlarını devam ettirmesi için ihtiyacı olan su, hava ve gıda gibi nimetlerini bahşeden Yüce Allah’ın bir ismidir. Manevi olarak; ilim, şeref ve makam gibi nimetlerde Allah’ın nzıklandırması kapsamında ele alınmıştır.
Mutlak manada rızkı veren ancak Allah (c.c)’dır. Bu nedenle Rezzak ismi Allah (c.c)’ın zatına mahsus ilahi bir sıfattır. Masivai hiçbir varlığa isnat edilemez.
Mutlak surette Yüce Allah’ın Rezzak olduğuna dair birçok ayet-i kerime ve hadis-i şerifler mevcuttur.
إِنَّ اللَّهَ هُوَ الرَّزَّاقُ ذُو الْقُوَّةِ الْمَتِينُ
Şübhesiz rızkı veren, O pek çetin kuvvet sahibi Allah’ın kendisidir .( Zariyat Suresi: 58)
Rızık, insanın yiyip, içip ve giymekle tüketmiş olduğu şeylerle beraber ahirete takdim etmek için sarf ettikleri şeylere denir. Esasen dünyada biriktirmiş olduğu kendisinin yüküdür ki dünyada onun hammallığını yapar hesabı kazancı ve çoğalması için zaman harcar ahirettede hesabını verecektir. Hz. Ali (r.a) dünyalık meta’ üzerinde “helalı hesaptır, haramı ise zaten azabtır” diye veciz bir ifade kullanmıştır. Çünkü dünyada verilen hiçbir şey boşuna olmayıp, imtihan vesilesidir. Onunla sevap veya günah kazanmak ise insanın iradesine verilmiştir. Yüce Allah rızkı verir kul kendi iradesiyle bunu helale yada harama çevirir.
Bütün canlıların rızkını Allah (c.c)’ın verdiğine dair Kur’an-ı Kerimde şöyle buyrulmaktadır.,
وَمَا مِن دَآبَّةٍ فِي الأَرْضِ إِلاَّ عَلَى اللّهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَا كُلٌّ فِي كِتَابٍ مُّبِينٍ
Yeryüzünde hiç bir canlı yoktur ki, rızkı Allah’ a ait olmasın. Onun karar (yerleşik) yerini de ve geçici bulunduğu yeri de bilir. (Bunların) Tümü apaçık bir kitapta (yazılı)dır.( Hud Suresi: 6)
Kulların güç, kapasite ve isti’ dadına göre Yüce Allah rızkı verir. Küçük büyük hayvanların rızıklarını kendi güçleri nisbetinde rızıklandırılmalarıyla, insanların rızıklanmaları hayvanlara nisbetle daha meşakkatlidir. Fakat bu meşakati aşabilecek güç ve imkan insana verilmiştir. Her canlının rızkını temin için kendilerine verilen güç dahi Allah’ın rızıklandırması kapsamındadır.
Nitekim bu hususta Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır.
وَكَأَيِّن مِن دَابَّةٍ لَا تَحْمِلُ رِزْقَهَا اللَّهُ يَرْزُقُهَا وَإِيَّاكُمْ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Nice hayvanlar var ki, rızkını (yanında) taşıyamaz; Allah onlara da rızık veriyor, size de! O her şeyi işitendir, bilendir.( Ankebut Suresi: 60)
Yüce Allah Rezzak olup bütün canlıların rızkını temin etmek suretiyle tekeffül olduğu halde İnsanoğlu’nun belki de en çok zaafa düştüğü konulardan biride “rızık” meselesidir. Bilindiği gibi rızık;
Allahü Teala ( cc )’nın mahlukatına faydalanmaları için nasip ettiği şeylere denilmektedir. İnsanoğlu gelecek kaygısı olan bir varlıktır. Bu sebeble yaşaması muhtemel olan günlerde ne yiyip içeceği hususunda sürekli kaygı içerisinde yaşar. Bu kaygının hayatı yönlendirdiği noktada ise insanlardan çok büyük bir kısmı kendisine “rızık” konusunda aracı olan kimseyi “razık (rızkı veren)” olarak görme eğilimine girer. Halbuki rızık Allahü Teala (cc)’dandır. Allahü Teala ( cc)’nın bu ismi “mahlukata yararlanacakları şeyi veren” manasına gelmektedir.
Hz. Ömer (radıyallahu anlı) anlatıyor: “Resulullah (aleyhlssalatu vesselam) buyurdular ki: “Siz Allah’a hakkıyla tevekkül edebilseydiniz, sizleri de, kuşları rızıklandırdığı gibi rızıklandırırdı: Sabahleyin aç çıkar, akşama tok dönerdiniz. “( Tirmizi, Zühd 33)
Rezzak ism-i celilinin manası Yüce Allah’ın fiili sıfatlarından tarzik sıfatıyla izah edildiği için burada bu kadar izahla iktifa etmek durumundayız. Yüce Allah’ın Rezzak ismi de zatına mahsus ilahi sıfatlardan olup mahlukata isim veya sıfat olarak isnat edilmesi caiz olmaz. Allah ‘tan başka Rezzak yoktur. Ancak bazı kimseler veya şeyler buna araç yada vesile olur.
Allahu Teala’nın Rezzak ism-i şerifıni bilen ve ona gerçekten inanan bir kimse rızık endişesi taşımaz, Allah’tan başkasına boyun eğmez bütüm gayesi Allah’ın rızasını taleb etmek ve ebedi saadeti temin etmek olur.