sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA KASAS SURESİ 29. ve 34. AYETLER

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA KASAS SURESİ 29. ve 34. AYETLER
15.09.2021
622
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

29- Böylelikle Musa, süreyi tamamlayıp(40) ailesiyle birlikte yola koyulunca, Tûr tarafında(41) bir ateş gördü. Ailesine: “Siz durun, gerçekten ben bir ateş gördüm; umarım ki ben ondan size ya bir haber, ya da ısınmanız için bir kor parçası getiririm.” dedi.
30- Derken oraya geldiğinde, o kutlu yerdeki(42) vadinin sağ yanında olan(43) bir ağaçtan: “Ey Musa, Alemlerin Rabbi olan Allah benim;” diye seslenildi.
31- “Asanı bırak.” (Attıktan hemen sonra) onun şimdi bir yılan gibi hareket ettiğini görünce, arkasına dönüp bakmaksınız kaçmaya başladı. “Ey Musa, dön ve korkuya kapılma. Gerçekten sen güvende olanlardansın.”(44)
32- “Elini koynuna sok,(45) kusursuz olarak bembeyaz çıksın. Ve (her türlü) dehşetten yana kanatlarını kendine doğru çek. İşte bunlar, senin Rabbinden Firavun ve önde gelen adamlarına iki kesin-kanıt (mucize) dır. Gerçekten onlar, fasık olan bir topluluktur.”(46)
33- Dedi ki: “Rabbim, gerçekten ben onlardan bir kişi öldürdüm, beni öldürmelerinden korkuyorum.”(47)
34- “Ve kardeşim Harun; dil bakımından o benden daha düzgün konuşmaktadır, onu da benimle birlikte bir yardımcı olarak gönder, beni doğrulasın. Çünkü onların beni yalanlamalarından korkuyorum.”

AÇIKLAMA

40. Hz. Hasan b. Ebi Talib’e göre, Hz. Musa (a.s) vadeyi sekiz yerine on yıl olarak tamamlamıştır. İbn Abbas’a göre bu konu bizzat Rasûlullah tarafından açıklanmıştır. O şöyle demiştir: “Musa (a.s) vadeyi, kayınpederine daha layık, daha uygun gelecek şekilde bitirdi, yani on yıla tamamladı.”

41. Seyahatin Tur’a doğru yapılması Hz. Musa’nın (a.s) ailesiyle birlikte Mısır’a doğru yola çıkmış olduğunu gösterir; çünkü Tûr, Medyen’den Mısır’a doğru giden yol üzerinde bulunmaktadır. Belki de Hz. Musa on uzun yıl ayrı kaldığını, o ayrıldığında kral olan Firavun’un öldüğünü, sakin bir şekilde geri dönüp kavmi arasına karışırsa, hiç kimsenin onu tanımayacağını düşünmüştü. Olayların Kitab-ı Mukaddes’deki sırası Kur’an’ınkinden farklıdır. Kitab-ı Mukaddes’e göre; Hz. Musa (a.s) (kayınpederinin) sürüsünü çölün ardında bırakarak Tanrının dağına, Horeb’e geldi. Burada Allah onunla konuştu, onu peygamber tayin etti ve Mısır’a gitmesini emretti. Sonra Musa, kayınpederi Jethro’nun yanına döndü, ondan izin alarak ailesiyle Mısır’a gitti. (Çıkış 3:1, 4:18) . Buna mukabil Kur’an, Hz. Musa’nın süreyi tamamladıktan sonra ailesiyle Medyen’i terk ettiğini ve bu seyahat esnasında Allah’ın onunla konuştuğunu ve ona peygamberlik bahşettiğini söyler.

Kitab-ı Mukaddes ile Talmud, Hz. Musa’nın (a.s) evinde yetiştiği Firavun’un o Medyen’de iken öldüğünde ve dönüş sonrası başta olan Firavun’un başka bir Mısır Kralı olduğunda müttefiktirler.

42. Yani, ilahi nur’la aydınlatılan yerde.

43. Yani, Musa’nın (a.s) sağ yanına dönen vadi tarafında.

44. Bu iki mucize, Hz. Musa’nın (a.s) birinci olarak kendisiyle konuşan varlığın aslında, bütün kainat nizamının Hakimi, Rabbi ve Hâliki olan varlıkla aynı olduğuna bizzat itminan bulsun, ikinci olarak da kendisine tevdi edilen tehlikeli görevi ifa etmek üzere Firavun’un huzuruna silahsız değil, aksine iki güçlü silahla çıkacağına iyice kani olsun diye o esnada gösterilmişti.

45. Yani, “Herhangi bir tehlikeden korku duyduğunda kolunu kendine çek ve böylelikle kalbine cesaret gelsin. Artık hiç kimse sana korku ve dehşet veremez. Burada “kol” ifadesiyle muhtemelen “sağ kolu ” kastolunmaktadır. Çünkü “el” ifadesi umumiyetle “sağ el”için kullanılır. “Kolunu kendine çek” ifadesi iki şekilde de anlaşılabilir: “Kolunu yanına yapıştır” veya “Kolunu, koltuk altına sok.” Ancak birinci şeklin kastolunması daha muhtemeldir. Çünkü bu davranış başkalarına, dış bir etkiyle yapılmış intibaı vermez.

Bu yol Musa’ya öğretildi, çünkü o herhangi bir ordu yahut maddi techizatı olmaksızın zalim bir hükûmete karşı çıkmak üzere gönderiliyordu. Korkutucu bir durumu göğüsleyecekti. Böyle bir durumda büyük bir peygamber bile korku ve dehşetten kendini alamazdı. Allah ona şöyle dedi: “Ne zaman tehlikeli bir durum ile karşılaşırsan böyle yap ! Firavun bütün güçlü hükümdarlığına rağmen kalbini sarsmayacaktır.”

46. Burada açıkça Firavun’a gitmesi için emir verilmiş olmamasına rağmen, ifadelerden, “Firavun’a mucizelerle git ve kendini Allah’ın Rasûlü olarak taktim et. Sonra onu ve ileri gelenleri Alemlerin Rabbi olan Allah’a ibadet ve itaate çağır. “anlamı çıkmaktadır. Nitekim, Taha: 24 ve Şuara: 10’da bu emir açıkça belirtilmiştir.

47. Bu onun korktuğu için gitmeye tereddüd ettiği anlamına gelmez. İfadeden kasıt şudur: “Öyle düzenlemeler yap ki, onlara senin mesajını iletmeden önce tutuklanmayayım, zira böyle bir durum gönderiliş gayemi inkiraza uğratacak hedefine ulaştırmayacaktır.” Nitekim bir sonraki ayet Musa’nın (a.s) kastını açıklığa kavuşturmaktadır. Sergilediği teslimiyet ruhuyla o, kastının risalet görevini reddetmek ve korku yüzünden Firavun’un huzuruna gitmekten yüz çevirmek olmadığını izhar etmektedir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.