sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

Allah(cc)’nun El Hakem Sıfatı

Allah(cc)’nun El Hakem Sıfatı

Hakem: kökünden gelen ism-i mastardır, ism-i fail manasına da kullanılır. Kelime olarak Hakem; hükmetmek, hikmetli olmak, yönetmek, sağlam yapmak, düzenlemek, düzenlemek amacıyla men etmek, hakim olmak, yargıç, hakim, tarafsız hüküm veren, hükmü elinde bulunduran, alim, yanlışlığı önlemek, filozof hekim (doktor) gibi manalara gelir.

Yüce Allah’a sıfat olarak el-Hakem; hikmet sahibi, hakimlerin en hayırlısı, hakimlerin hakimi, hiçbir işinde abeslik olmayan ve her şeyi yerli yerince yapan demektir.

Kur’an-ı Kerim’de de Yüce Allah için bu ifadelerle zikr olunmaktadır. Lügat manasıyla yukarıdaki kelimelerin birçoğu insan için de kullanılmıştır. Ancak insan için bu vasıfların mükemmelliyeti söz konusu değildir. Çünkü insanlarda her an yanılma ihtimali söz konusudur. İlimde noksanlık, unutkanlık, duygusallık, nefis arzusunun

galebesi, şeytani vesveseler gibi hastalıklarla insan karşı karşıyadır. Fakat Allah’ın hükmü mükemmeldir, noksansızdır, mahza adalettir. Hak olduğunda şüphe veya tartışma söz konusu olamaz. O halde Allah (c.c) için el-Hakem yada el-Hakim demek, öz olarak her işi her hükmü, her kanunu mutlaka hikmetli doğru ve isabetli olan demektir. Zerresinden kürresine kadar bütün kainatı yaratan alemleri ve incelikleri halık eden, yönetimini devam ettiren Allah (c.c)’ın hükmü şüphesiz en hak ve adil olanıdır.

Yaklaşık olarak Kur’an-ı Kerimde Yüce Allah’ın bu ism-i şerifi 90 küsür ayet-i kerimede geçmektedir. Ancak hemen hepsi bir izafet terkibi ile zikr olunmaktadır. Bu ayetlerden bazılarını okuyalım.

 

لَقَدْ أَرْسَلْنَا نُوحًا إِلَى قَوْمِهِ فَقَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُواْ اللَّهَ مَا لَكُم مِّنْ إِلَهٍ غَيْرُهُ إِنِّيَ أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ

Eğer içinizden bir kısmı, benimle gönderilen hakikate inanmış ve bir kısmı da inanmamış ise, Allah aramızda hükmünü verinceye kadar sabredin. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.( A’rafSuresi: 87)

 

Yüce Allah (c.c) dünyada da ahirette de mutlak hüküm sahibidir. İnsanların ahirette hüküm koyma yetkisi olmadığı gibi dünyada da hüküm koyma hakkı ve yetkisi yoktur. Yüce Allah’ın Dünya’daki hükümleri emri ihtiyaridir. Fakat Allah’ın hükümleri ile hükmetmemek veya yargılamamak yada onunla amel etmemek Yüce Allah’a karşı işlenmiş olan büyük suçlardandır ki ahirette mutlaka bunun karşılığı azab olarak görülecektir. İnsanların dünyada yargılamalarının ölçüsü ancak Allah’ın hükümleri dahilindedir.

Ahirette de Allah (c.c)’ın hükmedeceğine dair ayet-i kerimeler vardır. Okuyalım.

 

الْمُلْكُ يَوْمَئِذٍ لِّلَّهِ يَحْكُمُ بَيْنَهُمْ فَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ

O kıyamet günü, hüküm ve saltanat yalnız Allah’ındır; O, müminlerle kafirler arasında hükmünü verir. Artık iman edip salih amel işleyenler, Na’im cennetlerindedirler”( Hacc Suresi: 56)

Din günün sahibi, kulların bütün yaptıklarının karşılığında hükmü belirleyip mükafat veya ceza ile ukubatlarını sonuçlandıran Yüce Allah hakim-i mutlaktır. Yeryüzünde hüküm belirlemiş, kanun koymuş ve insanların o kanun çerçevesinde hareket etmesini emretmiştir. Gönderdiği kitaplar hükümlerdir. İslam’ın dışındaki bütün hükümler de cahiliye ve küfür hükümleridir. Kulların bu hükümlere uyup uymamasıyla dünya hayatında imtihan edip ahiretde de en hasas bir şekilde muhakeme edip hükmü koyacak olan yine Allah ( c.c )’ dır.

Dünya’da Yüce Allah’ın koymuş olduğu hükümlerin uygulanması kullar üzerinde bir emri ihtiyarı olmakla beraber, ahirette Yüce Allah’ın hükümlerinin tahakkuku bir emri ızdıraridir. Kulların orada muhalefet etme imkanı yoktur. Dünya’da emri ihtiyari oluşunun hikmeti ve sebebi, imtihan ve mühleti sebebiyledir.

Bu hususta Yüce Allah (c.c) Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır.

 

أَوَلَمْ يَرَوْاْ أَنَّا نَأْتِي الأَرْضَ نَنقُصُهَا مِنْ أَطْرَافِهَا وَاللّهُ يَحْكُمُ لاَ مُعَقِّبَ لِحُكْمِهِ وَهُوَ سَرِيعُ الْحِسَابِ

 

Görmüyorlar mı ki, biz yeri etrafından eksiltip duruyoruz? Ve Allah öyle hükmünü icra eder ki, hükmünü değiştirecek yoktur. O çok hızlı hesap görür.( Ra’d Suresi: 41)

 

Allah ( c.c) hükmüne uymayanları mutlak surette cezalandırır. Bazen bu ceza dünya hayatına da tahakkuk eder. Fakat ahiret hayatında Allah (c.c) kafirlerle Mü’minler arasını ayırıp hükmünü koyar. İlahi adelet terazisi en hassas bir şekilde işler, en küçük bir iyilik veya kötülük mutlak surette karşılık bulur. Bütün bunlar Yüce Allah’ın dünyada da ahirette de yegane hakimiyet ve hüküm sahibi olduğunun apaçık ispatıdır.

Yüce Allah’ın mutlak surette hakem veya hakimiyet sahibi olup hüküm koymada Allah ‘tan başkasına yetki tanınması hususunda birçok ayet-i kerimeler ve hadis-i şerifler mevcuttur. Okuduğumuz bu ayetlerden sonrada bir tanede hadis-i şerif okuyalım.

 

Şureyh İbnu Hani, (radıyallahu anh) babasından naklediyor: “Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), kavmimin beni Ebu’l-Hakem diye künyelediklerini işitmişti. Beni çağırtarak: “Hakem olan Allah’tır, hüküm de O’nadır, öyle ise, sen nasıl Ebu’l-Hakem künyesini taşırsın?” dedi. Ben açıkladım: “Kavmim bir meselede anlaşmazlığa düşünce bana gelirler, ben hükme bağlarım. Her iki taraf da verdiğim hükme razı olurlar.” Resülullah (aleyhissatünı vesselam): “Bu ne güzel şey?” buyurdu ve “Çocuklarından neler var?” diye sordu. Ben: “Şüreyh, Müslim, Abdullah var” dedim. Resülullah (aleyhissalatu vesselam): “En büyüğü hangisi?” dedi. “Şüreyh” dedim. “Öyleyse, buyurdu, sen Ebu Şüreyh’sin.”( Ebu Davud, Edeb 70, ( 4955); Nesai, Katla 7)

 

Mutlak hakem ve hakim Allah ( c.c )’dır. Kulların hakemliği ise ancak Allah (c.c)’ın hükümleri çerçevesinde mümkündür. Allah (c.c) Kur’an-ı Kerim’de beşerin bütün meselelerine çözüm getirebilecek hükümler nazil etmiştir. Bu hususta Allah ( c.c) şöyle buyurmaktadır.

أَفَغَيْرَ اللّهِ أَبْتَغِي حَكَمًا وَهُوَ الَّذِي أَنَزَلَ إِلَيْكُمُ الْكِتَابَ مُفَصَّلاً وَالَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَعْلَمُونَ أَنَّهُ مُنَزَّلٌ مِّن رَّبِّكَ بِالْحَقِّ فَلاَ تَكُونَنَّ مِنَ الْمُمْتَرِينَ

Ey Rasülüm, de ki: “- Sizinle aramızı ayırdeden Allah’dan başka bir hakem mi ararım? Size, ayrıntılı olarak (içinde hak ile batıl belirlenmiş Kur’an) Kitabı indiren O’dur. Kendilerine kitab verdiğimiz o Yahudi ve Hristiyan alimleri de şüphesiz bilirler ki, bu Kur’an, Rabbinden hak olarak indirilmiştir. Öyle ise, sakın şüphe edenlerden olma …( En’am Suresi: 114)

Allahu Teala (cc) bu ayet-i kerimede Peygamberimiz (s.a.v) dolayısıyla kendisi ile mücadele eden müşrikler arasında “Hakem” olduğunu beyan etmektedir. Allahu Teala (c.c) bu husustaki hakemliğini de Kur’an-ı Kerim’in değişik ayetlerinde beyan buyurmuştur. Allahu Teala (c.c) kendi yolunda mücadele eden Müslümanları ahiret gününde cennete koyacaktır, kafirleri ise ebedi olarak cehenneme atacaktır. Hatta Allahu Teala (c.c) kafirleri dünya hayatında zelil kılacak Müslümanlara İslami Devleti verecektir. Hiç şüphesiz alemde Allahu Teala (c.c)’nın dilemesi dışında herhangi bir hadisenin meydana gelmesi söz konusu olamaz. Dünyadaki hiçbir iktidar sahibi Allahu Teala (c.c)’ın dinini egemen kılmaktan engelleyemez.

 

Okuduğumuz ayet-i kerime, kafirlerin hakemlik hususundaki Allah’tan başkasına müracaat etme keyfiyetleri tamamen red edilmektedir. Bu hususta merhum Seyyid Kutub ayetin tefsirinde şu hakikatleri tespit etmektedir.

” Bu, Peygamberin (salat ve selam üzerine olsun) diliyle ifade edilen red amaçlı bir sorudur. Genel anlamda herhangi bir işte Allah’tan başka bir hakeme başvurmayı reddetme amacına yöneliktir. Ayrıca tüm işler için hakimiyet merciini belirleme ve bu merci bu hakta tartışmasız birleme amacı güdülmektedir. Böylece hayatın herhangi bir meselesinde hükmüne başvurmak için Allah’dan başka birine yönelmenin mümkün olabileceği sav’ı tümden tuhaf karşılanarak reddedilmiş oluyor:

“Allah’ın dışında bir hakeme mi başvurayım?”

Sonra … Bu reddin ve Allah’dan başkasını hakem edinmeyi son derece çirkin ve garip bir olay olarak gözler önüne seren koşulların ayrıntılarına geçiliyor. Kuşkusuz Yüce Allah hiçbir şeyi kapalı bırakmamıştır. Kullarını hayatta karşılaşacakları problemlere ilişkin hükümler belirlemeleri için başka bir kaynağa muhtaç durumda bırakmamıştır.

          “Allah size   ayrıntılı açıklamalar içeren kitabı indirmiştir … “

 

Bu kitap, insanların ayrılığa düştükleri konularda aralarında adaletle hükmetmesi ve bu işlerde Allah’ın hakimiyetini ve ilahlığını temsil etmesi için indirilmiştir. Sonra bu kitap, bir bütün olarak tüm hayat düzeninin dayanacağı temel ilkeleri içerir bir şekilde ayrıntılı olarak indirilmiştir. Aynı zamanda bu kitap, ekonomik, bilimsel ve top yekun pratik durumları ne düzeyde olursa olsun, insan topluluklarında yer etmesini istediği sorunlara ilişkin ayrıntılı hükümleri de kapsamaktadır. Bu ve öteki nedenlerden dolayı bu kitap, hayatın herhangi bir probleminde Allah’dan başka birinin hükmüne ihtiyaç bırakmamaktadır.

Yüce Allah’ın kitabı aracılığıyla bildirdiği gerçek budur.

Bundan sonra dileyen, “insanlık büyük bir gelişme gerçekleştirmiştir, artık bu kitaba ihtiyacı kalmamıştır” desin, ancak beraberinde bu dine inanmadığını, kafir olduğunu ve alemlerin Rabbinin sözünü yalanladığını da belirtsin. (Allah korusun)”( Seyyid kuttub “Erı’am Suresi: 114” tefsiri)

Yüce Allah’ın hakemliğini kabul edenler mutlaka Kur’an-ı Kerimi kendilerine hakem olarak almak zorundadırlar. Kur’an’dan başka bir sistem veya kanun ile hükmedenler, meselelerini çözmeye çalışanlar Allah (c.c)’ın hakemliğini red edip başkasına tevdi etmiş olurlar ki bu durumun küfür olduğu çok bariz olarak sabittir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.