Allah(cc)’nun El Azîm Sıfatı
Azim: kökünden gelen feilun vezninden olan sıfat-ı müşebbeheden bir esma-i ef aldir. Luğatta Azim; yüce, büyük, ulu, güçlü, aciz ve mağlup olmayan gibi anlamlara gelir.
Yüce Allah’ın sıfatı olarak el-Azim; Yüce Allah şanı büyük, çok yücelik sahibi, her büyükten daha büyük, azamet ve Kibriya sahibi olandır.
Azım, mutlak olarak kendisinden kaçınmak ve uzak durmak mümkün olmayandır. Çünkü bir toplumun büyüğü, o toplumun bütün işlerini üslenen, kendisine karşı çıkılamayan ve emirlerine aykırı davranılamayandır. Ancak gerçek mahiyeti böyle olmakla beraber bu kimse, çeşitli bela ve musibetler nedeniyle zayıf düşebilir ve gücü elinden gidebilir. Bu durumda kendisine karşı çıkılabilir, hatta mağlup edilip saltanatı yok edilebilir. Oysa Allah Teala, mutlak güç sahibidir ve hiçbir şey O’nu güçsüz kılıp aciz düşüremez. Karşı çıkılıp mağlup edilemez, emirlerine karşı konulamaz, O, gerçek ve en büyük olandır. Bu ismin başkaları için kullanılması mecazi anlamdadır.( Beyhaki; El- Esma Vessıfat s.33)
Kur’an-ı Kerimde Yüce Allah için El-Azim ismi ayetlerde ifade olunmakla beraber izafi olarak bazı mahlukatı içinde kullanılmıştır.
Bu hususta iki ayeti kerime okuyalım:
فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ
O halde sen, O Azim olan Rabbin’in adını tesbih ve tenzih et.( Vakıa Suresi:74)
Yüce Allah büyüktür, her büyükten daha büyüktür. Hiçbir akıl O’nun büyüklüğünü kavrayamaz. Kainatta büyük olarak bilinen her şey O’nun var kılmasıyla var olmuş, O’nun büyütmesiyle büyük olmuştur. O, kendisinden başka bütün büyükleri küçültür, dilerse yok eder.
Kur’an-ı Kerimde 109 defa geçmektedir. Bunlardan altısı Allah’ın sıfatı olarak geçer. Diğerlerinin bir kısmı mecaz bir kısmı da hakiki manasıyla başka varlıkların büyüklüğünden bahsetmektedir. Bunlara birer misal verelim.
فَإِن تَوَلَّوْاْ فَقُلْ حَسْبِيَ اللّهُ لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ
Eğer aldırmazlarsa deki: bana Allah yetişir ondan başka ilah yoktur, ben O’na dayanmaktayım ve O, büyük Arşın sahibidir.( Tevbe Suresi: 129)
Yüce Allah’ın sonsuz nurunu akıllar kavrayamaz, bütün mefhum kapasiteleri O’nun büyüklüğü yanında kaybolur. Allah o kadar yücedir ki O’nun azametinin başlangıcı ve sonu yoktur.
Yüce Allah’ın Azim ismi şerifiyle alakalı olarak pek çok hadis-i şerifler mevcuttur. Bunlardan bir tanesini okuyalım.
İbnu Mes’ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
“Sizden biri rükü edince üç kere “Sübhüne rabbiyel azim (Büyük Rabbim (her çeşit kusurdan) münezzehdir)” desin. Bu, en az miktardir. Secde yapınca da üç kere “Sübhane Rabbiye’I a’la (Ulu Rabbim (her çeşit kusurdan) münezzehdir)” desin. Bu da en az miktardır. “( Ebu Davud, Salat 154; Tirmizi, Salat 194, (261).)
Allahu Teala ( c.c) yerler ve gökleri hak ile yaratmıştır. Bu “hakka” rağmen bir takım insanların şirk koşması Hak kanununa aykırıdır. Allahu Teala (c.c) şirk koşan insanlar batıla saplandıkları için kendi kendilerini helak etmektedirler. Bir takım insanların Allahu Teala (c.c)’dan başkalarını veli ve kanun koyucu edinmeleri Allahu Teala ( c.c )’nın şanından hiçbir şey eksiltmez. Allahu Teala ( c.c )’nın Azim isinin karşısında hiçbir “büyüğün” bir anlamı yoktur. Bugün Allahu Teala ( c.c )’ya şirk koşan meclislerinde insanlara kanunlar çıkaran kafirlerin tamamı bir damla sudan yaratılmıştır. Bunlar ve onlara tabii olanların cesetleri yarın toprak altında çürüyecektir ve nihayet yeniden dirildiklerinde ebedi azaba gireceklerdir.
Hiçbir kul Allah’ı hakkıyla yüceltme ilmine, gücüne ve imkanına sahip değildir. Arıcak yine de kulların görevi dilleriyle, amelleriyle ve yaşantılarıyla Allah’ı bütün noksanlıklardan tenzih edip kemal sıfatlarıyla muttasıf olarak tavsif etmekle Allah’ın azametini idrak edip, yüceltmeye çalışmakla mükelleftir.