sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA LOKMAN SURESİ 33. ve 34. AYETLER

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA LOKMAN SURESİ 33. ve 34. AYETLER
23.11.2021
603
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

33- Ey insanlar, Rabb’inizden korkup-sakının ve öyle bir günün azabından çekinip-korkun ki, (o gün hiç) bir baba, çocuğu için bir karşılık veremez ve (hiç) bir çocuk da babası için bir şeyi verebilici değildir.(59) Hiç şüphesiz Allah’ın va’di haktır.(60) Artık dünya hayatı sizi aldatmaya(61) sürüklemesin ve aldatıcı(lar) da sizi Allah ile(62) aldatmasın.

34- Kıyamet saatinin bilgisi, şüphesiz Allah’ın katındadır. Yağmuru yağdırır; rahimlerde olanı bilir. Hiç kimse, yarın ne kazanacağını bilmez. Hiç kimse de, hangi yerde öleceğini bilmez. Hiç şüphe yok Allah bilendir, haberdar olandır.(63)

AÇIKLAMA

59. Yani, “Bir kimsenin arkadaşı, lideri, manevi mürşidi… vs. ile olan ilişkisi, anne baba ile çocuklar arasında varolan ilişki kadar yakın ve sıkı değildir. Fakat diriliş günü baba ile oğul bile birbirine yardım edemeyecektir. Baba öne atılıp oğlunun günahlarına karşılık kendisinin cezalandırılabileceğini söyleme cesaretini bulamayacak; oğul da babasının yerine cehenneme kendisinin gönderilebileceğini söyleyemeyecektir. Baba ile oğul birbirine yardım etmezken bir kimse orada başka biri için bazı şeyler yapabileceğini nasıl umabilir? Bu dünyada başkası uğruna ahiretini heba eden yahut başkalarına bağlanarak, sapkınlık ve günah yolunu seçen şahıs aptalın ta kendisidir.

İşin burasında, 15. ayetin muhtevası da nazarı itibare alınmalıdır. Hatırlanacağı üzere, bu ayette çocuklara, her ne kadar dünya işlerinde ellerinden geldiğince onlara hizmette bulunmak borcundalarsa da, din ve itikad meselelerinde anne ve babalarına kulak asıp sapıtmaya yanaşmamaları tavsiye edilmekteydi.”

60. “Allah’ın vaadi”: Allah’ın mahkemesi kurulup da herkesin amellerinin hesabını vermek üzere çağrılacağı yeniden diriliş va’di.

61. Bu dünya hayatı, yalnızca sathî görüş sahiplerini türlü yanlışlıklara sevkeder. Kimisi hayat ve ölümün yalnızca bu dünyada olduğunu, bu dünyadan sonra başka hayatın olmadığını, dolayısıyla ne yapabilirse bu dünyada ve şimdi yapması gerektiğini sanır. Servet, iktidar ve refah içinde kaybolmuş bir başkası, öleceğini unutur. Azamet ve iktidarının hiç son bulmayacağı gibi aptalca bir fikre kapılır. Kimisi manevî ve ruhî gayeleri küçümseyerek maddi kazanç ve zevkleri yegâne gaye olarak görür: “Hayat standardı” dışında hiçbir şeye, hiçbir önem vermez. Bunların sonucu olarak insanlığın standardı giderek daha mı düşüyormuş, hiç umursamaz. Bazıları ise dünyevî refahın, doğruluk ve yanlışlığın asıl ölçüsü olduğunu, refaha getiren bütün hayat tarzlarının doğru, refaha zıt düşen herşeyin yanlış olduğunu sanır. Bir başkası ise bolluk içinde yüzmeyi, Allah’ın seçtiği kul olmanın alâmeti olarak görür. Zenginliğe ulaşabileceği vasıtaları hiç mesele etmeksizin bu dünyada zengin ve müreffeh olan kimsenin Allah’ın sevgilisi olduğu, ” isterse doğruluk ve dürüstlük aşkına katlansın bu dünyada sefil bir hayat sürenin ahirette de sefil bir hayat süreceği” şeklinde bir kanunun varolduğunu düşünür. Bu tür yanlış anlamalar, Allah tarafından “dünya hayatının aldanışları” olarak isimlendirilmektedir.

62. “El-Garür” (aldatıcı) şeytan da olabilir, bir insan da, bir insan grubu da; hatta insanın kendi nefsi bile olabilir yahut başka bir şey … Bu kapsamlı ve anlam yüklü bir kelimenin belirli bir şahıs veya nesneye delâlet etmeksizin genel anlamda kullanılmasının nedeni farklı insanlar için farklı aldanma vesileleri bulunmasıdır. Bir şahsı doğru yoldan yanlış yola sevketmek ve yönlendirmek üzere ayartıp aldatan belli vesile veya vasıtalar o şahsın özel durumuna uygun düşen el-garür’ü olacaktır.
“(Bir kimseyi) Allah hakkında aldatmak” deyimi de sayısız aldatma türlerini içeren kapsamlı bir deyimdir. “Aldatıcı” bir insanı Allah’ın olmadığı fikriyle aldatırken; bir başkasını, Allah’ın alemi yarattıktan sonra elini onun kontrolünden, insanların yönetilmesinden çektiği ve bir daha onunla ilgilenmediği fikriyle aldatır; bir diğerini ise “Allah’ın bazı seçkin kulları vardır, eğer onların yakınlığını kazanırsanız, ne yapabilirseniz yapın affınız garanti ” diyerek aldatır.

Bir başkasını da şöyle diyerek: ” Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir, çekinmeden günah işlemeye devam edebilirsiniz, nasıl olsa her günahınız daima affa mazhar olacaktır.” Kimine ise kaderci bir fikir ilham ederek onu saptırır: “Yaptığın herşey önceden belirlenmiştir. Kötülük işlediğinde onu sana işleten Allah’tır. İyilikten kaçındığında seni ondan uzaklaştıran Allah’tır. İşte bunlar gibi insanı Allah katında aldatan sayısız ayartı biçimleri vardır. Fakat tahlil edildiğinde tüm hata, günah ve cürümlerin temel sebebinin insanın o veya bu şekilde Allah hakkında aldatılması ve her nasılsa bir takım itikadî sapma ve ahlâkî hatalara sevkedilmesi olduğu açıkca ortaya çıkacaktır.”

63. Bu ayet aslında, müşriklerin kıyamet ve ahiret va’dini Rasûlüllah’tan duyduklarından beri tekrar tekrar sordukları, kıyametin ne zaman kopacağı sorusuna bir cevaptır. Kur’an bunu, bazı kere soruyu zikrederek bazen de muhataplar ne sordukları bildikleri için zikretmeden cevaplandırmaktadır. Bu da sorunun, kendisi zikredilmeksizin cevaplandırdığı ayetlerden biridir.
“Kıyametin vaktiyle ilgili bilgiye yalnız Allah sahiptirki” şeklinde ilk cümle sorunun asıl cevabıdır. Bunu izleyen dört cümle ise asıl cevabı pekiştirmek içindir. Tüm delilin anlamı şudur: Ey İnsan! Sen hayatta pek yakın ve içli dışlı olduğun bu şeyler hakkında bile hiçbir şey bilmiyorken, nasıl olur da tüm alemin sona ereceği vakti bilebilirsin? Senin bereket içinde yüzmenle, kıtlık içinde çaresiz kalman temelde yağmura bağlı. Oysa yağmurun kontrol ve düzeni tümüyle Allah’ın yed’i kutretinde, istediği zaman, istediği yere ve istediği kadar yağmuru o gönderiyor ve istediği zaman da gördermeyiveriyor. Belli bir yere belli bir zamanda ne kadar yağmur düşeceğini hangi ülkenin ondan mahrum kalacağını, hangisinin yağmurdan zarar göreceğini tamamen bilmiyorsunuz. Neslinizi gelecekte sürdürecek olan sperm damlalarıyla karınız dölleniyor, fakat siz onların rahimlerinde şekillenen şeyin iyi mi kötü mü olduğunu bilmiyorsunuz. Yarın başınıza ne geleceğini dahi bilemiyorsunuz. Ani bir kaza kaderinizi değiştirebilir, fakat siz böyle bir olayı bir dakika öncesinden bile kestiremiyorsunuz. Şimdiki yaşantınızın nerede son bulacağını bilmiyorsunuz. Allah tüm bu bilgileri kendine saklamıştır ve size bunlar hakkında hiç bilgi vermemektedir. Aslında önceden tedbir alabilesiniz diye bunları bilmek istiyorsunuz. Fakat tamamen Allah’ın emir ve tasarrufunda olan şeylerin bilgisine bir yol bulamazsınız. Aynı şekilde dünyanın sonu hakkında da Allah’ın emir ve kararını beklemekten başka seçeneğiniz yok. Ayrıca bununla ilgili bilgi ne bir kimseye verilmiştir ne de verilebilir.

Burada bir şeyin daha çok iyi anlaşılması gerekir ki o da şudur: Bu ayet Allah’ın bildiği gaybî ve sırrî şeylerin tam bir listesini vermiyor. Belli bir tasavvura yol açsın diye yalnızca en belirgin şeylere işaret ediliyor. Üstelik bunlardan insanın en içli dışlı yaşadığı fakat farkında olmadığı, bilmediği, yalnızca Allah’ın bildiği gaybi ve sırrî şeylerin beş taneden ibaret olduğu sonucu çıkarılmamalıdır. İşin aslı, Gayb, mahlukata gizli fakat Allah’ın bilgisi için apaçık olan bu türden herşeyi içine alır ve böyle şeyler sayısız ve sınırsızdır. (Bununla ilgili ayrıntılı bilgi için Neml Suresi, 65. ayete ve ilgili açıklama notlarına bakınız.)
LOKMAN SURESİNİN SONU

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.