sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA ENBİYA SURESİ 48. ve 50. AYET

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA ENBİYA SURESİ 48. ve 50. AYET
07.03.2022
636
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

PEYGAMBERLER ZİNCİRİ

48- Andolsun ki, biz Musa ile Harun’a doğru ile eğriyi ayırdeden ve takvalılar için ışık ve öğüt olan kitab’ı verdik.

49- Onlar Rabb’lerinden görmeden korkarlar ve kıyamet gününün dehşetinden ürkerler.

50- Bu Kur’an, tarafımızdan indirilmiş kutsal bir öğüttür. Siz onu inkâr mı ediyorsunuz?

Surenin akışı içinde müşriklerin bir insan olduğundan dolayı Hz. Peygamberi -salât ve selâm üzerine olsun- alaya aldıklarından, vahyi yalanladıklarından, “bu olsa olsa büyüdür ya da şiirdir veya kendisi uydurmuştur” dediklerinden söz edilmişti.

İşte burada onlara peygamberlerin insanlar arasından seçilip gönderilmesinin her zaman için yürürlükte olan bir kanun olduğunu gösteriyor. Bu kanunun geçmişte yaşanan örnekleri vardır. O halde peygambere kitapların gönderilmiş olması yadırganacak bir şey değildir. İşte bakın Musa ve Harun peygambere de yüce Allah kitap göndermiştir.

Bu kitap “Furkan” (Hak ile batılı birbirinden ayıran) olarak nitelendiriliyor. Bu aynı zamanda Kur’anın da niteliğidir. İki kitabın birliği isimlerinde bile kendini gösteriyor. Çünkü indirilen bütün kitaplar, hak ile batılı, hidayet ile sapıklığı, bir hayat sistemi ile ötekini, hayatta gözetilen bir amaç ile ötekini birbirinden ayırmak üzere indirilmişlerdir. O halde bu kitapların hepsi de “furkan”dırlar. İşte bu nitelik Tevrat ve Kur’anın ortak niteliğidir.

Tevrat’ın bir “ışık” kılınmasından, kalp ve inancı kaplayan karanlıkları, sapıklığın ve batılın karanlıklarını dağıtması kastediliyor. Bunlar içinde insan aklının ve vicdanının şaşkınlıkla bocaladığı karanlıklardır. İçinde iman aydınlığı parlamadıkça, her tarafı aydınlanmadıkça, hareket sistemi belirmedikçe, hedefi belirlenmedikçe, değerleri, anlam ve planlamaları birbirine karışmaktan kurtulmadıkça, insan kalbi hep karanlıklar içinde kalır.

Tevrat da Kur’an gibi “Allah’dan korkanlar için bir uyarı” kılınmıştır. Onlara Allah’ı hatırlatmaktadır. İnsanlar arasında bir saygınlık kazanmalarını, sözü dinlenir bir toplum olmalarını sağlamaktadır. Tevrat inmeden önce İsrailoğulları neydiler? Firavun’un kırbacı altında eziliyorlardı. Firavun, oğullarını öldürüp kadınlarını erkeksiz bırakıyordu. Çeşitli işkencelerle, horlamalarla onları aşağılıyordu.

Ayette kendilerinden söz edilen muttakiler, “Onlar Rabb”lerinden görmeden korkarlar” diye tanımlanıyorlar. Çünkü Allah’ı görmedikleri halde, kalpleri Allah’ın korkusu ile ürperenler “Kıyamet gününün dehşetinden ürken” kimselerdir. O gün için çalışırlar, bu özellikleri ile onlar aydınlıktan yararlanırlar. Bu aydınlığın kılavuzluğunda yol alırlar. Allah’ın kitab’ı da onlar için bir uyarı olur. Onlara Allah’ı hatırlatır. İnsanlar arasında kendilerinden söz edilmesini sağlar.

Bu Musa ve Harun’un durumu…

“Bu Kur’an, tarafımızdan indirilmiş kutsal bir öğüttür.”

İlk defa meydana gelmiş, alışılmamış bir olay değildir. Daha önce benzeri yaşanmış ve bilinen bir kuraldır.

“Siz onu inkâr mı ediyorsunuz?”

Bu kitabın indirilmiş olmasını neden yadırgıyorsunuz, bundan önce de peygamberler gönderilmişlerdi.

Musa ve Harun’a ve ayrıca onlara verilen kitaba yönelik kısa bir işaretten sonra surenin akışı, İbrahim peygamberin kıssasının bir halkasını bir bütün olarak sunmaya başlıyor. Hz. İbrahim Araplar’ın büyük atasıdır, putlarla doldurdukları, içinde putlara ibadet ettikleri Kâ’be’nin kurucusudur. Oysa Hz. İbrahim -selâm üzerine olsun- daha önce putları kırmıştı. Surenin akışı burada Hz. İbrahim’i, şirk’e karşı çıkarken, putları kırarken tasvir etmektedir.

Burada bilinen halka peygamberlik misyonunun sunulduğu halkadır. Bu halka aralarında küçük aralıklar bulunan ardarda sıralanan sahnelere bölünmüştür. Bu halka, Hz. İbrahim’in daha önce olgunluğa, doğruluğa kavuşmuş olmasına işaret ederek başlıyor. Olgunluğa erişmekle tevhidi bulmak kastediliyor. Çünkü en büyük olgunluk tevhittir. Burada bir hikmetten dolayı “olgunluk” olarak tanımlanmaktadır.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.