Hamd, sena ve övgülerin en güzeli, ezelde ve ebedde var olan, lutfuyla kainatı ve bizleri yaratıp var eden, sayısız nimetlerle yaşatan ve rahmetiyle doğru yolu gösteren Allah (cc.)’a mahsustur.
Salat ve selam da, alemlerin Rabbi tarafından sevilen, insanların ise tanıyıp, idrak edebilme nisbetînce sevebildikleri, efendimiz, önderimiz, rehberimiz Hz. Muhammed Mustafa(sav)ya, a’line, ashabına ve onun yolunu izlemeye çalışan ümmetin üzerine olsun.
Tarih boyunca İslam’a düşmanlık eden nice topluluklar olmuştur. Tabi ki bu düşmanlıkları kendilerine dünyada bir fayda sağlamadığı gibi ahirette de büyük azaba düçar olmuşlardır. Kafirler yalanları ve iftiralarıyla İslam’ın nurunu söndürmeye çalışsalar da bunu başaramamışlardır. Hadi onlar kafirdi de bu yüzden bunu yaptılar. Peki Allah’ın kitabından bir pay verilen ehli kitaba ne diyeceğiz? Peki müminlerin içinde bulunup o güzellikleri sadece dilde değil de yaşantılarında da sergileyen insanları nasıl kötüler ve insanları bile bile yanlışa sürüklerler? Pislik adam her zaman pisliktir. O pislikler hidayeti hak edemezler. Ulaşamadığı hidayete de kötü damgasını vurmaya çalışırlar. Oysa asıl kötülük onların kalplerinde yatmaktadır. Attıkları şüphe zehiri yalnızca kalbi batıla meyilli olan ve zayıf imanlı olan kişilerde etkisini göstermiştir. Sağlam imana sahip olanları bu güne kadar etkileyemedikleri gibi bugünden sonra etkileyemiyeklerdir. Bu ve buna benzer şüpheler bugün halen daha batıl ehli tarafından uygulanmaktadır.
Şimdi ehlikitabın ve münafıkların hak olan ve hiçbir eğriliği bulunmayan İslam’a attıkları şüpheleri gündeme getirelim.
- KUSVA DEVESİNİN KAYBOLMASI. Her fırsatı değerlendirmeye çalışan münafıklar Resulullah (sav)’in devesi kaybolunca “Muhammed (sav) gökten vahiy aldığını söylüyor. Daha kaybolan devesinin nerede olduğunu bilmiyor.” Yaygarasını atıyorlar.olay Resulullah (sav)’e ulaşınca; “Evet, Allah bildirmedikçe bende bilemem” demiştir.
- Necranlıların heyeti Resulullah (s.a.)’a “Sen ne diye bizim saygı gösterdiğimiz kişiye sövüyorsun?” dediler. Hz. Peygamber onlara, “Ne diyormuşum?” diye sorunca onlar, “Sen onun kul olduğunu söylüyorsun” dediler. Hz. Peygamber “Evet, o Allah’ın kulu ve Rasulü’dür. Tertemiz, iffetli ve bakire Meryem’e bıraktığı kelimesidir.” dedi. Bu cevaba kızıp, “Sen babasız bir insan hiç gördün mü” dediler. Eğer gerçekten doğru sözlü isen bize onun gibisini göster. Bunun üzerine Yüce Allah bu ayeti kerimeyi indirdi.
ALİ İMRAN 58. Bu söylenenleri biz sana âyetlerden ve hikmet dolu Kur’an’dan okuyoruz.
- Allah nezdinde İsâ’nın durumu, Adem’in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattı. Sonra ona “Ol!” dedi ve oluverdi.
- Gerçek, Rabbinizden gelendir. Öyle ise şüphecilerden olma.
- ALİ İMRAN 69. Ehl-i kitaptan bir kısmı sizi saptırmak ister. Oysa onlar, sadece kendilerini saptırırlar da farkına bile varmazlar.
- Ey Ehl-i kitap! görüp bildiğiniz halde niçin Allah’ın âyetlerini inkâr edersiniz?
- Ey Ehl-İ kitap! Neden doğruyu eğriye karıştırıyor ve bile bile gerçeği gizliyorsunuz?
- Ehl-i kitaptan bir gurup, “Mü’minlere indirilmiş olana sabahleyin inanıp akşamleyin inkâr edin. Belki onlar (böylece dinlerinden) dönerler.” dedi.
- “Sizin dininize uyanlardan başka hiçbir kimseye inanmayın.” dediler. De ki: “Doğru yol ancak Allah’ın yoludur.” (Onlar kendi aralarında) “Bir kimseye size verilenin benzeri verilecek, yahut Rabbinizin huzurunda sizin aleyhinize deliller getirecekler diye (onlara inanmayın)” dediler. De ki: Lütuf ve ihsan Allah’ın elindedir. Onu dilediğine verir. Allah’ın rahmeti geniştir ve O her şeyi hakkıyla bilir.
- Ayetin tefsirinde İbn Kesir şöyle der: Bu, onların bir tuzağıdır. Bununla, imanı kemale ermemiş kimseleri dinleri hakkında şüpheye düşürmek istiyorlardı. Yahudiler aralarında istişare edip, sabahleyin iman etmiş görünmeye, müslümanlarla namaz kılmaya, akşamleyin de dinlerinden dönmeye karar verdiler ki, cahil insanlar, onların, müslümanların dininde bir ayıp ve suç gördükleri için İslam’dan döndükleri kanaatine varsınlar.
Böyle yaparsanız, muhtemel ki onlar dinleri hakkında şüpheye düşer ve ondan dönerler
- ENAM 121. Üzerlerine Allah’ın ismi anılmamış olanlardan yemeyin, çünkü onu yemek yoldan çıkmaktır. Şeytanlar, dostlarına, sizinle mücadele etmeleri için telkinde bulunurlar. Eğer onlara uyarsanız, muhakkak ki, Allah’a ortak koşanlardan olursunuz.
- Ey mü’minler! Putlar için kesilen hayvanlarda olduğu gibi, Allah’tan başkası için kesilen veya kesilirken Allah’tan başkasının adı anılan hayvanların etinden de yemeyin, Ondan yemek, hiç şüphesiz bir günah ve Allah’a itaatten çıkmaktır. Şüphesiz ki şeytanlar, dostları olan müşriklere, mü’minlere karşı batılla mücadele etmeleri için vesvese verirler. Leş’i kastederek onlara: Kendi öldürdüğünüz hayvanların etini yiyorsunuz da, Allah’ın öldürdüğü hayvanların etini niçin yemiyorsunuz? Derler. Haramları helal sayma hususunda o müşriklere uyar ve bâtıl amellerinde onlara yardımcı olursanız, hiç şüphesiz bu durumda siz de onlar gibi olursunuz.
- Enbiya suresinin sonunda yüce Allah’ın “Şüphesiz siz ve Allah’tan başka taptıklarınız cehennem odunusunuz…” (98. ayet) ayetinin tefsiri sırasında Abdullah b. ez-Ziba’ra es-Sehmi’nin şöyle dediği geçmiştir: Bu Kabe’nin Rabbine andolsun ki ben galip geldim. Ey Peygamber! Sen, meleklerin ve İsa (a.s.)’nın salih kullar olduğunu iddia etmiyor muydun? İşte Melihoğulları meleklere, Hristiyanlar İsa’ya, Yahudiler de Üzeyr (a.s.)’e tapıyorlar. Eğer onlar cehennemde ise biz ve ilâhlarımız onlarla beraber olmaya razıyız. es-Sehmi dedi ki, ben böyle söyleyince Mekke halkı sevinç ile çığlık attı. İşte bu sebeple Allah Tealâ “Tarafımızdan kendilerine güzel akıbet takdir edilmiş olanlara gelince, (bunlar, melekler, Üzeyr ve İsa’dır) işte bunlar cehennemden uzak tutulurlar.” (Enbiya, 101). ayetini indirdi.
- Abdullah ibnu Sebe’nin (San’alı siyahi bir yahudidir. Hz. Osman zamanında İslam’ı kabul etmiş, ancak bir müddet sonra Müslüman beldelerde sapık fikirler yaymaya başlamıştır.) Muhammed (sav) mi hayırlı yoksa İsa (as) mı? Cvb Hz. Muhammed. Öyleyse hz. İsa’nın yer yüzüne ineceğine inanıpta hz. Muhammed (sav)’in döneceğini kabul etmemeleri şaşılacak şeydir. Diyerek Kasas 85. Ayeti delil getirir.
KASAS 85- (Resulüm!) Kur’ân’ı (okumayı, tebliğ etmeyi ve ona uymayı) sana farz kılan Allah, elbette seni (yine) dönülecek yere döndürecektir. De ki: “Rabbim, kimin hidayetle geldiğini ve kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu en iyi bilendir.”
Oysa ki bu ayet Allah seni müşriklerin insiyatifine terk etmeyecektir. O’dur sana Kur’an’ı indiren ve Kur’an’ın içerdiği mesajı duyurma misyonunu omuzlarına yükleyen. O, seni çok sevdiğin memleketinden çıkarandır. Sana baskı yapan, davet hareketine karşı zorluk çıkaran, çevredeki mü’minleri dinlerinden döndürmeye çalışan müşriklerin eline bırakmayacaktır. O, sana bu Kur’an’ı takdir ettiği bir sırada, uygun gördüğü bir zamanda zafere ulaşasın diye indirmiştir. Bugün oradan çıkarılıyor, kovuluyorsun, ama yarın zafer kazanarak oraya geri döneceksin. (S. KUTUB)
Rabbim bizleri başta şeytanın, sonra da şeytana dostluk yapan kafir, müşrik, münafık ve ehli kitabın şerrinden korusun. (AMİN)