sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA FUSSİLET SURESİ 29. VE 30. AYETLER

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA FUSSİLET SURESİ 29. VE 30. AYETLER
16.05.2022
613
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

29- Küfretmekte olanlar dediler ki: “Rabbimiz, cinlerden ve insanlardan bizi saptırmış olanları bize göster, onları ayaklarımızın altına alalım, en aşağılarda bulunanlardan olsunlar.”(31)
30- Şüphesiz: Onlar(32) “Bizim Rabbimiz Allah’tır” deyip sonra da dosdoğru bir istikamet tutturanlar(33) (yok mu) ; onların üzerine melekler iner(34) (ve der ki;) “Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size va’d olunan cennetle sevinin.”(35)

AÇIKLAMA

31. Yani, onlar dünyada, liderlerinin, rehberlerinin ve kendilerini saptıran şeytanların işaretlerine göre hareket ediyorlardı. Kıyamet günü ellerine geçirebildikleri takdirde, kendilerinin cehenneme yuvarlanmalarına sebeb oldukları için onları ayaklarının altına almak isteyeceklerdir.

32. Kafirleri, hakka karşı gösterdikleri inadın sonucuyla uyardıktan sonra Allah, hitabını Hz. Peygamber’e (s.a) ve mü’minlere yöneltiyor.
33. Yani onlar, “Rabbimiz Allah’tır”. demekle kalmayıp, O’na ortak koşmamışlar, tevhidi kabul ettikten sonra da hiçbir akideye iltifat etmeyerek, başka şeyleri tevhid akidesine karıştırmamış ve böylece hayatlarını tevhide göre düzenlemişlerdir.

Tevhid üzerinde sebat edenler (istekâmû) ifadesini Hz. Peygamber (s.a) ve sahabeler şöyle açıklamışlardır.
Hz. Enes (r.a) Rasulüllah’tan şöyle bir rivayette bulunmuştur: “İnsanlar içinde öyleleri vardır ki Allah’ı “Rab” kabul ettikten sonra bile O’na ortak koşarlar. Sebat edenler, ancak tevhid üzerinde son nefeslerine kadar direnenlerdir.” (İbn Cerir, Nesei, İbn Ebi Hatim)

Hz. Ebu Bekir Sıddık, sebat eden kimseyi, “Allah’a ortak koşmayan ve hiçbir sahte ilaha iltifat etmeyen kimse” olarak izah etmiştir. (İbn Cerir)
Hz. Ömer bir gün mezkur ayeti mimberde okuduktan sonra şöyle buyurmuştur: “Allah’a yemin ederim ki sebat eden kimseler, Allah’a itaatlerinde sadık olan ve tilkiler gibi bir oraya bir buraya dönmeyenlerdir.” (İbn Cerir)

Hz. Osman, “sebat etmek, kişinin amellerini Allah rızası için halisane bir şekilde yapmasıdır” diye buyurmuştur. (Keşşaf)
Hz. Ali ise, sebat üzerinde olmayı, “Allah’ın emirlerini yerine getirmek” şeklinde izah etmiştir. (Keşşaf)
34. “Meleklerin inişi”nin mutlak surette müminlerin onları görüp işitebileceği şekilde olması gerekmez. Elbette, Allah’ın bir kuluna açık surette melekler göndermesi mümkündür. Fakat genellikle, müminler İslâm düşmanlarından eziyet ve işkence gördükleri zaman Allah melekleri indirir. Müminlerin onları görmemeleri doğaldır. Çünkü melekler, doğrudan doğruya kulağa, ve gözlere değil, kalblere nüfuz etmek suretiyle güven ve huzur telkin ederler. Bazı müfessirler bu hususu, sadece ölüm, berzah alemi ve mahşer meydanına mahsus olmak şeklinde mütalâ etmişlerdir. Ancak bu ayetin niçin nazil olduğunu, siyak ve sibakı içerisinde düşünecek olursak ayetin, Allah’ın dinini yüceltmek için, canlarıyla, mallarıyla mücadele eden müslümanlar hakkında indiğini açıkça anlarız. Melekler, onları teskin etmek ve onlara “Sizler çaresiz ve yalnız değilsiniz” diyerek cesaret vermek için indirilmişlerdi. Elbette melekler onları ölüm anında, berzah aleminde ve mahşer meydanında da karşılayacak ve cennete kadar taşıyacaklardır. Ancak bu, sadece öbür dünyaya mahsus değildir. Çünkü melekler, bu dünyada da inerler. Siyak ve sibaktan, Hak ve Batıl mücadelesinde, kafirlerin yanında nasıl şeytanlar bulunuyorsa, müminlerin yanında da meleklerin bulunduğu çok açık bir şekilde anlaşılıyor. Bir tarafta kafirlerin kendilerine, amellerini güzel gösteren ve “Yaptıklarınız doğrudur, üstünlüğü sizler elde edeceksiniz, dolayısıyla zulüm yapmanız, liderliği ele geçirebilmeniz için gereklidir” diyen şeytan ve dostları; diğer tarafta ise, müminlere mesaj getiren melekler. Burada sözkonusu edilen mesaj bir sonraki ayette zikredilmiştir.

35. Bu, Allah’tan müminlere, dünyadan ahirete kadar her safha boyunca, emniyet içinde olduklarını bildiren bir mesajdır. İslâm için mücadele edenlere, “Bu dünyada kafirler ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar korkmayın ve Hak adına ne kadar büyük zahmetlere ve mahrumiyetlere katlanırsanız katlanın üzülmeyin. Çünkü sizleri istikbalde öyle büyük nimetler beklemektedir ki, dünyadaki nimetler onların yanında bir hiç mesabesindedir,” denilmektedir. Meleklerin aynı kelimeleri bir müslümana ölüm anında söylemesi şu anlama gelir: “Gittiğin yerde korkacağın hiçbir şey yoktur. Çünkü cennet seni beklemektedir. Dünyada bıraktığın dostlarına üzülmene gerek yok, zira burada bizler sana dost ve arkadaş olacağız.” Yine aynı sözler berzah aleminde ve mahşer meydanında şöyle anlaşılabilir: “Dünyada çektiğiniz gam ve keder artık bitti. Burada sizler için hep rahatlık vardır. Ahirette sizlere hiçbir surette korku ve zahmet yoktur. Biz size, va’d edilen cennete gireceğinizi müjdeliyoruz.”

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.