SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA MÜ’MİNUN SURESİ 116. VE 118. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
116- Egemenliğin ortaksız sahibi ve gerçek olan Allah, her türlü noksanlıktan münezzehtir; O’ndan başka ilah yoktur ve yüce Arş’ın sahibidir.
117- Kim kanıtlayıcı bir delile dayanmadığı halde Allah’ın yanısıra başka bir ilaha taparsa onun hesabını Rabb’i görecektir. Hiç kuşkusuz kâfirler iflah olmazlar.
118- De ki; “Beni affeyle, bana merhamet et, sen merhamet edenlerin en iyisisin. “
Bu değerlendirme, az önce sunulan kıyamet sahnesinden, bu sahneden önce surenin içerdiği diyaloglardan, gerekçelerden, kanıtlardan ve açıklamalardan sonra yeralıyor. Hiç kuşkusuz bu değerlendirme surenin tüm içeriğinin doğal ve mantıklı bir sonucudur. En başta yüce Allah’ın onların söylediklerinden ve yakıştırmalarından uzak olduğuna tanıklık ediyor. Onun hükümdar, gerçek egemen olduğunu vurguluyor. Ondan başka ilahın olmadığını, otorite, egemenlik ve üstünlük niteliklerine sahip olduğunu dile getiriyor: “Ve yüce Arş’ın sahibidir.”
Allah’la birlikte herhangi bir kimsenin ilahlığına ilişkin bütün iddialar, geçerliliği bulunmayan, mesnetsiz iddialardır. Bu iddiaların evrensel bir kanıtı yoktur, fıtratın mantığına uymazlar, akli bir dayanakları da yoktur. Bu iddiaların sahibi Rabb’inin huzurunda hesap verecektir. Sonuç ise bellidir “Hiç kuşkusuz kâfirler iflah olmazlar.” Bu, yürürlükte olan ve asla değişmeyen bir yasadır. Nitekim mü’minlerin kurtuluşu da büyük yasanın bir kuralıdır.
Kimi zamanlarda, insanların gördüğü şekliyle kâfirlerin elde ettikleri nimetler, bol rızıklar, sahip oldukları güç ve egemenlik gerçek değerlerin terazisinde kurtuluş sayılmazlar: Bu bir imtihandır, yavaş yavaş bir akıbete doğru sürüklenmedir, dünyada yüklenilen bir sorumluluktur. Bazıları bu dünyada hesap vermeden kurtulup gidiyorlarsa, asıl hesap ahirette görülür. Ahiret varoluş aşamalarının son bölümüdür. Allah’ın takdir ve planlamasında apayrı bir şey değildir. Bu yüzden ahiret zorunludur. Olayları gereği gibi değerlendiren tutarlı bir düşünce ahireti kaçınılmaz görür.
“Mü’minler” suresinin son ayeti, Allah’dan rahmet ve bağışlama istemesine ilişkin bir direktiftir.
“De ki; “Beni affeyle, bana merhamet et, sen merhamet edenlerin en iyisisin.”
Burada surenin başı ile sonu mü’minlerin kurtuluşu, kâfirlerinse kaybedişleri hususu etrafında buluşuyor. Yine, surenin başında yeralan namazdaki iç ürpertisi ile, sonunda vurgulanan şekliyle Allah’a yönelinirken duyulan ürperti aynı noktada buluşuyor. Böylece surenin başı ile sonu imanın gölgesinde güzel bir ahenk oluşturuyor.
MÜ’MİNUN SURESİNİN SONU