sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

Allah(cc)’nun El Muahhir Sıfatı

Allah(cc)’nun El Muahhir Sıfatı

 

Muahhir: kökünden türeyen tef’il babından ism-i faildir, mastan “te’hir” gelir. Kelime olarak Muahhir; mukaddim kelimesinin karşıt anlamlısı olup; geri olmak, sona kalmak, geride bırakmak, derecesini düşürmek ve alçaltmak gibi manalara gelir.

Yüce Allah’ın sıfatı olarak el-Muahhir; dilediğini sona bırakan, dilediğinin derecesini düşüren, dilediğini alçaltan ve dilediğini geride bırakandır.

Yüce Allah’ın el-Muahhir ism-i şerifi Kur’an-ı Kerimde fiili olarak iki ayetde geçmektedir. Bunları okuyalım:

 

يَغْفِرْ لَكُم مِّن ذُنُوبِكُمْ وَيُؤَخِّرْكُمْ إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى إِنَّ أَجَلَ اللَّهِ إِذَا جَاء لَا يُؤَخَّرُ لَوْ كُنتُمْ تَعْلَمُونَ

 

Taki (Allah) sizin günahlarınızdan bir kısmını yarlığasın, sızı (azabsız olarak) mukadder bir müddete kadar gecikdirsin. Şüphe yok ki Allah’ın (ta’yin ettiği) müddet gelince geri bırakılmaz. Eğer bilseydiniz.( Nuh Suresi: 4)

Mahlukatı yaratan, onlara ömür veren ve ecellerini dilediği bir süreye kadar tehir eden Allah ( c.c)’ dır. Dilediği kulunu alçaltan, zelil eden, dilediği kulunu kendinden uzaklaştıran yine Allah’tır. Bütün bunlar Yüce Allah’ın el-Muahhir ism-i şerifinin tecellisiyle meydana gelmektedir.

 

وَلاَ تَحْسَبَنَّ اللّهَ غَافِلاً عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَ إِنَّمَا يُؤَخِّرُهُمْ لِيَوْمٍ تَشْخَصُ فِيهِ الأَبْصَارُ

 

Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.( İbrahim Suresi: 42)

 

Allah ( c.c,) kendine isyan edip nankörlük edenleri derhal cezalandırmaya muktedir olduğu halde cezalandırmayı tehir etmektedir. Bu tehir asla Allah’ın onları derhal cezalandırmaya muktedir olmadığı anlamına gelmemelidir. Neticede onları cezalandıracak Allah’ın verdiği cezaya karşı çıkacak veya itiraz edecek kimse olamayacaktır. Yüce Allah (c.c) mahlukatı yaratmadan önce bütün ölçüleri koymuştur. Allah (c.c) düşmanlarını kendinden uzaklaştırarak alçak mertebelere indirir. Kendisiyle onların arasına perde koyar.

Yüce Allah’ın el-Muahhir ismiyle alakalı olarak okuduğumuz bu ayeti kerimelerden sonra bir de hadis-i şerif okuyalım:

 

Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: “Hz. Peygamber (aleyhlssalatu vesselam) secde ettiği vakit şöyle dua okurdu: “Allahım sana secde ettim, sana inandım, sana teslim oldum. Yüzüm de, kendisini yaratıp şekillendiren, ona kulak, göz takan yaratanına secde etmiştir. Yaratanların en güzeli olan Allah ne yücedir. “( Hacc Suresi: 14) Resülullah (aleyhissalatu vesselamj’m teşehhüdle selam arasında okuduğu en son duası: (Allahım, geçmiş ömrümde yaptıklarımı, gelecekte yapacaklarımı, gizli işlediklerimi, aleni yaptıklarımı, israflarını, benim bilmediğim fakat senin bildiğin kusurlarımı affet. EI-Mukaddim sen, el­Muahhir’de sensin, senden başka ilah yoktur.)( Müslim, Salatul-Müsafirin 201, (771), Tirmizi, Daavat 32, (3417, 3418, 3419); Ebu Davud, Salat 121, (760); Nesai, İftitah 17)

İbni Kayyim el-Mukaddim ve El-Muahhir isimlerini birlikte zikrederek şöyle bir görüş kaydetmektedir:

“El-Mukaddim ve el-Muahhir sıfatları, Allah’ın hem fiili hem de zati sıfatlarındandır. Zira her ikisi de şu üç sıfata (Kudret, İrade ve Hikmet)’e dayanmaktadır. Bu üç sıfat, Allah’ın kendi zatı ile kaimdir. Allah bu sıfatlara sahip olduğu gibi, bunların gerektirdiği diğer bütün sıfatlara da sahiptir. Dolaysıyla öne almak-arkaya bırakmak, yarar sağlamak-zarar vermek, mahrum bırakmak, yük­seltmek-alçaltmak gibi kainatta meydana gelen her şey O’ndan kaynaklanmaktadır. Bu konuda duyu organları ve akılla kavranan şeyler arasında fark olmadığı gibi din ve dünya ile ilgili olan şeyler arasında da bir fark yoktur. Bu isimlerin fiili sıfatlardan olmasının anlamı işte budur. Kelamcıların iddia ettiği gibi değil.”( Es-Sa’di, “Tavdihu’Lkafiyetuş-şafiye”, s. 131-132.)

Yüce Allah’ın el-Muahhir ismini bilen, Yüce Allah’ın insanlara hataları ve günahları sonucunda derhal ceza vermediğini görüp şımarıklıkla kendi nefsini aldatmaz. Allah’ın hangi günahtan veya hangi ibadetin ya da görevin terkinden nasıl azab edeceğini daima hatrında tutup Allah korkusunu kalbine hakim kılar. İbadet yapmamaktan veya günahları işlemekten sakınır. Böylece her an huşu içinde Allah’a teslimiyyet halinde yaşar.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.