sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

KUR’AN OKUYAN MÜMİN PORTAKAL GİBİDİR

A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd; Alemleri yoktan var eden,  Rahman ve Rahim, Din günün sahibi, kendisinden başka bir ilah bulunmayan, yarattıklarını rızıklandıran, yegâne Hakimiyetin sahibi olan Allah (c.c)’ya mahsustur.

Salat ve Selam;  Alemlere rahmet olarak gönderilen, kendisine itaat edilmedikçe kurtuluşun asla mümkün olmayacağı, Allah (c.c)’ın dininden asla taviz vermeyen, , müminlere karşı şefkatli, kâfirlere karşı ise şiddetli olan Rasulullah(sav)’a, aline, ashabına ve onun izinden giden müminlerin üzerine olsun inşaAllah.

İnsanın asıl değerini Rabbine olan yakınlığı belirler. Rabbiyle arasındaki ilişki ne kadar canlıysa o kadar değerlenir ve güzelleşir. Bu ilişkinin en iyi göstergesi ise Kuran’dır. Zira Kuran okuyan Rabbiyle konuşur, Kuran’a uyan Rabbin rızasına kavuşur.
Ebu Musa El-Eşarî (r.a) rivayet edildiğine göre Rasulullah(sav)şöyle buyurdu:
“Kur’an okuyan mü’min portakal gibidir: Kokusu hoş, tadı güzeldir. Kur’an okumayan mü’min hurma gibidir: Kokusu yoktur, tadı ise güzeldir. Kur’an okuyan münâfık reyhan otu gibidir: Kokusu hoş fakat tadı acıdır. Kur’an okumayan münâfık Ebû Cehil karpuzu gibidir: Kokusu yoktur ve tadı da acıdır.” [Buhari:Fezâilü’l-Kur’ân 17 ,Tevhîd 36; Müslim:Müsâfirîn 243 ;Tirmizî: Edeb 79; İbni Mâce, Mukaddime 16]

Allah’ın kelamı olan Kuran’ın insanların hem iç dünyalarına ve gönüllerine hem dış âlemlerine tesiri vardır. Fakat insanların bu hususta birbirlerinden farklılığı, herkesin nasibi ölçüsünde derecesinin olduğu, hiç nasibi olmayanların da bulunduğu bir hakikattir. Bu tesiri, farklılığı ve dereceleri, görülen ve hissedilen bir şeyle tasvir etmek, gerçeği en güzel tarzda anlamamıza yardımcı olur.

Peygamberimizin buradaki benzetmelerinde iki özellik öne çıkarılmıştır: Bunlardan biri koku diğeri tattır. Misâl verdiği şeyler ise ya ağaçta veya yerde biten şeylerdir. Bunlarla insanların ibadet ve davranışları arasında benzerlik vardır. Çünkü ibadetler ve davranışlar nefislerin meyveleridir. Rasulullah(sav) ağaçta biten portakalla hurmayı müminlere tahsis ederken, yerde biten reyhan otu ile Ebû Cehil karpuzunu da münafıklara ayırmıştır. Böylece müminin şanının yüceliğini, ilminin üstünlüğünü ve devamlılığını, münafığın ise alçaklığını, amelinin kıymetsizliğini ve hiçliğini, üstelik sürekli olmayışını anlatmıştır.
Peygamber Efendimiz(sav) bu hadisiyle bizlere, Kuran’la olan ilişkimizin yaşantımıza etkisini çarpıcı bir şekilde anlatmaktadır. Allah’a dosdoğru inanan ve imanının gereğini yaşamaya gayret eden müminin Kuran ile ilişkisi diğer insanlar gibi olamaz.Onun Kuran’a bakışı diğer insanlardan farklıdır. Kuran, onun için, ne olduğu bilinmeden okunup tekrar edilen, sıradan sözlerden oluşmuş bir kitap değildir.

Ayette de buyurulduğu gibi
Ne önünden ne ardından batıl, ona yaklaşamaz. Hüküm ve hikmet sahibi, övülmeye lâyık olan Allah tarafından indirilmiştir. [Fussılet:42]

Bu yüzden de hikmet doludur. İnsanların doğru yolu bulmaları için her bir mesajı nakış nakış işlenmiş, ayetleri genişçe açıklanmış, birbirinden güzel öğütleri, kıssaları ve hükümleri defalarca tekrarlanmış bir hidayet rehberi; müjdeleyici ve uyarıcı bir kitaptır. Mümin bir an önce bitirme hevesiyle değil, Kur’an okumanın bir ibadet olduğunun farkında olarak, vakarla okur. Böylece Rasulullah’ın(sav) ;“Kuran’ı gerektiği şekilde güzel okuyan kimse, vahiy getiren şerefli ve itaatkâr meleklerle beraberdir.” [Müslim:Müsafirin-244] müjdesine nail olacaktır.
Kuran’ı devamlı okuyan mümin, onu okumakta gösterdiği özeni anlamakta ve yaşamına geçirmekte de gösterir. Çünkü o, Kuran’ın insan için bir yaşam rehberi olduğunu bilir. Kuran’ı bir yol gösterici, hak ile batılı ayırt etmesine yarayan bir rehber, inananların hep birlikte sımsıkı sarılmasını istediği “Allah’ın(cc) ipi” (hablullah) ve kopmak bilmeyen “sapasağlam bir kulp” olarak tanımladığını görür.

Allah(cc) ayetinde şöyle buyurmaktadır :
“Andolsun biz Kurân’ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?” [Kamer: 17]

Mümin olduğu halde onu devamlı okuyup onunla yeterince amel etmeyen kimse, Rasulullah’ın ifadesiyle “hurma gibidir; kokusu yoktur ama tadı güzeldir.” Tadı güzeldir, çünkü iç dünyası güzeldir, kalbi imanla doludur. Kur’an’ın ilahî kelâm olduğunu bilir, onu okur ama okumayı düzenli ve devamlı bir alışkanlık hâline getirememiştir. Dolayısıyla ayetler üzerinde düşünme ve onlarla amel etme noktasında daha çok eksiği vardır. İmanını Kuran ile besleyemediğinden imanının güzelliğini hayatına aktaramamış, başkalarına da yansıtamamıştır. İşte bu yüzden kokusu olmayan hurmaya benzer. Nitekim Peygamber Efendimiz(sav) Kuran’ı öğrenen, okuyan ve gereğini yapan kimseyi her tarafa koku yayan misk dolu bir kaba benzetirken, Kur’an’ı öğrenen fakat çevresine yaymayan kimseyi kapağı kapalı, koku yaymayan bir misk kabına benzetmiştir. [Tirmizi: Fedailu’l-Kuran-2]

Münafıkların Kuran ile ilişkileri daha farklıdır. Zira münafık okuduğu Kuran ile insanları etkileyebilir, sözleriyle etrafında sevilen biri olabilir. Çünkü Allah’ın kelamı olan Kuran, kendisini okuyandan bağımsız olarak, sözlerin en güzeli ve en doğrusudur. Fakat münafığın okuduğu Kuran, onun dudaklarından öteye geçemez, özüne inemez. Çünkü o, Kur’an’ın ruhunu arındırmasına, kalbini yumuşatmasına izin vermez, dolayısıyla onun bereketine eremez. Diliyle söylediklerine kalbiyle inanmadığı için ikiyüzlüdür. Belki söylediklerinin gereğini yerine getirir ama bununla Allah’ın rızasını değil, insanların beğenisini kazanma arzusundadır. Bunu başarması da mümkündür, tıpkı reyhan otunun hoş kokusuyla insanları etkilediği gibi. Hatta sözleri ve fiileriyle belki başkalarına faydası da dokunur. Fakat yaptığı güzel ameller kendisine hiçbir fayda sağlamaz.

 “Allah, ancak samimiyetle ve kendi rızası gözetilerek yapılan ameli kabul eder.” (Nesai, Cihad, 24.)
“Kur’an okumayan münafık ise ebucehil karpuzuna benzer; kokusu olmadığı gibi tadı da acıdır.Onu sevimli kılacak güzel sözlerden, amellerden mahrum olduğu için sözleri, hâl ve hareketleri, samimiyetsiz tavırlarıyla rahatsız eder insanları. İmanın tadına eremediğinden kendisine de faydası olmaz, mutsuz ve huzursuzdur.
Rasulullah(sav), bu hadisiyle bizleri, Kuran ile, dolayısıyla Rabbimizle ilişkimizi değerlendirmeye sevk etmektedir. Dört çeşit insanın durumunu tasvir ederken, bunlardan hangisi olmak istiyorsak ona göre davranmamız gerektiğini öğütlemektedir.

Sana vahyedilen Rabb’inin kitabını oku!Allah’ın sözlerini hiç kimse değiştiremez ve O’nun dışında sığınabileceğin başka bir kimse bulamazsın. ”[Kehf-27]
Rabbim Kuranı anlayıp ve hükümlerini hayatına tatbik eden kullarından eylesin inşallah…

VELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.