sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA CASİYE SURESİ 1. ve 6. AYETLER

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA CASİYE SURESİ 1. ve 6. AYETLER
08.07.2022
476
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla

1- Hâ, Mîm.
2- Kitabın indirilmesi, üstün ve güçlü olan, hüküm ve hikmet sahibi Allah’tandır.(1)
3- Şüphesiz, mü’minler için (2) göklerde ve yerde ayetler vardır.
4- Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda da kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır.(3)
5- Gece ile gündüzün ardarda gelişinde(4) (veya aykırılığında) , Allah’ın gökten rızık indirip(5) onunla ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde(6) ve rüzgârları (belli bir düzen içinde) yöneltmesinde(7) aklını kullanabilen bir kavim için ayetler vardır.
6- İşte bunlar, Allah’ın ayetleridir; sana bunları hak olmak üzere okumaktayız. Öyleyse onlar, Allah’tan ve O’nun ayetlerinden sonra hangi söze iman edecekler?(8)

AÇIKLAMA

1. Surenin bu kısa girişi, okuyucuya iki önemli hususu hatırlatır: 1) Bu kitab, asla Muhammed’in uydurduğu bir kitab değildir. Bu, bizzat Allah tarafından indirilmiştir.
2) Bu mesajı Aziz ve Hakim olan Allah indirmektedir. O Aziz ve Hakimdir. Dolayısıyla hiçkimse boşuna O’na karşı koymaya cüret etmesin. O’na karşı gelen, O’nun cezasından asla kaçamaz ve kurtulamaz. Hikmet sahibi olan Allah’ın hiçbir talimatının yanlış olma ihtimali bulunmadığı için, tereddütsüz O’nun her emrine uymak gerekir. Bilinmelidir ki O’nun yol göstericiliğinde yürüyen kimseye zarar gelmez.

2. Böyle bir girişin yapılmasından, bu kitabın arka planında Mekke’lilerin Rasulullah’a (s.a) yönelttikleri itirazların bulunduğunu anlıyoruz. Onlar Hz. Peygamber’e, (s.a.) “Senin söylediklerin, bizim bugüne kadar inandığımız tüm düşünceleri reddeden büyük bir iddia iken nasıl sadece senin dediklerine inanabilir ve onları doğru kabul edebiliriz?” demişlerdir. Bu sözlerine şöyle cevap verilmiştir “Sizler tevhidin gerekliliğine inandıktan sonra, bile bile onu inkar ediyorsunuz. Oysa kainat içerisindeki bunca işaret onun gerçekliğini ispat etmektedir. Biraz dikkat edecek olursanız, bizzat kendi varlığınızın ve kainat içerisindeki yayılmış ayetlerin, bu kainatın Haliki, Rabbi, Hakimi ve Müdebbiri’nin tek olan Allah olduğunu açıkça gösterdiğini müşahede edersiniz.” Ancak burada, yerdeki ve gökteki işaretlerin neler olduğu açıklanmamıştır. Çünkü asıl münakaşa konusu, kafirlerin Allah’ın dışında birtakım ilahları ma’bud edinmekte ısrar etmeleridir. Oysa Kur’an, Allah’ın tek yaratıcı olduğunu ve hiçbir ortağı bulunmadığını beyan ediyordu. Bu ayetlerin mahal itibariyle, tevhidin hak oluşunu ve şirkin ise batıllığını gösterdiği anlaşılmaktadır. Nitekim daha sonra bu ayetlerin iman edenlere hitap ettiği vurgulanmıştır. Yani bu ayetlerden (işaretlerden) doğru sonuçları ancak iman eden kimseler çıkarabilir. Gafil olanlar ve inatçılar ise, bu işaretlere sadece hayvanlar gibi bakarlar, fakat ne ders alırlar ne de düşünürler. Dolayısıyla bu ayetler onlar için bir anlam taşımazlar. Tıpkı âmâ olan bir kimsenin, çiçek bahçesindeki renklere ve güzelliğe bir anlam veremediği gibi.

3. Yani, ancak önceden inkar etmeye karar vermiş olanların dışındaki kimselerin kalpleri iman etmeye müsaittir. Onlar kendi doğumları, vücud yapıları, kainattaki çeşitli sayıdaki canlılar üzerinde tefekkür ederler ve tüm bunların yaratıcısının bir olan Allah olduğu, O’nun yaratma işinde bir ortağı bulunmadığı konusunda kalplerinde hiçbir kuşkuya yer kalmaz. İzah için bkz. En’am an: 25-27, Nahl an: 7-9, Hac an: 5-9, Mü’minun an: 12-13, Furkan an: 69, Şuara an: 57-58, Neml an: 80, Rum an: 25-37, 79, Secde an: 14-18, Yasin: 71-73, Zümer: 6, Mü’min an: 97-98.
4. Gece ve gündüz, tam bir ahenk içinde deveran etmelerinden ötürü birer işarettirler. Nitekim biri aydınlık, diğeri karanlıktır. Ayrıca, tedricen gündüzün kısalması ve gecenin uzaması, hatta belli günlerde birbirlerine eşit olmaları, sonra tekrar birinin uzayıp, diğerinin kısalması ve böylece sürüp gitmesi de bir işarettir. Bu deveranın ardındaki hikmet, güneşin ve yeryüzünün tek hakiminin Allah olduğunu apaçık göstermektedir. Öyle ki tüm kainatı idare edenin O olduğu aşikardır. Bu cereyan eden hadiselerin ardındaki güç; kör ve sağır olmayıp, aksine bu nizamı hikmete dayalı olarak ayrıntılarıyla hesaplamış ve insan, hayvan ve bitkilerin her çeşidi için ayrı ayrı ihtiyaçlarını tam bir ölçü ile yaratmıştır. İzah için bkz. Yunus an: 65, Neml an: 104, Kasas an: 92, Lokman: 22 ve an: 50, Yasin: 37, ve an: 32.

5. Burada, bir sonraki cümleden de anlaşıldığına göre “rızk” kelimesi ile “yağmur” kastolunmaktadır.

6. İzah için bkz. Mü’minun an: 17, Furkan an: 62-65, Şuara an: 5, Neml an: 73, Rum an: 35-73, Yasin an: 26-31.
7. Rüzgarların sarfedilmesiyle, çeşitli zamanlarda, muhtelif bölgelerde, çeşitli yüksekliklerde, farklı özelliklerde esen ve mevsimlerin değişmesine yol açan rüzgarlar kastedilmektedir. Rüzgarların, yeryüzündeki canlıların nefes almaları için sürekli esmesi ve yeryüzünü adeta bir yorgan gibi kaplayarak, insanları semavî afetlerden koruması oldukça dikkat çekicidir. Ayrıca devamlı hareket etmektedirler. Bazen soğuk bazen sıcak, bazen hızlı, bazen ise durgundurlar. Bazen fırtına ve tufan şeklinde eserlerken, bazen kuru, bazen de nemlidirler. Yine bazen yağmur getirirken bazen de bulutları götürürler. Elbette ki rüzgarların bu şekilde farklı hareket etmeleri kör bir tesadüfün eseri değildir. Bilakis, bir kanuna bağlıdır. Dolayısıyla açıkça anlaşılmaktadır ki, rüzgarları kontrolü altında tutan bir hikmet sahibi bulunmaktadır. O hikmet sahibi ki bu rüzgarları yüce hikmetiyle bir gayeye matuf olarak bir nizama sokmuştur. Bu gerçekler net bir şekilde, mevsimlerin değişikliğinin, yağmurların dağılımının, güneşin, yeryüzünün, rüzgarların, suyun, bitkilerin, hayvanların herbirinin ayrı ayrı idaresinin mümkün olamayacağını göstermektedir. Hepsini de idare eden Allah’tır ve O, herşeyi büyük bir hedefe yönelik olarak, ahenk içinde yaratmış ve idare etmektedir.

8. Yani, tevhid hakkındaki delilleri bizzat Allah Teâlâ’nın kendisi ileri sürüyor olmasına rağmen, yine de iman etmiyorlar. Bundan sonra onları hiç kimse doğru yola iletemez. Bu, Allah’ın kesin ve son sözüdür. Yine de inanmaz olurlarsa, Kur’an’da beyan edilen hakikatler değişmez.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.