HATALARI ÖRTMEK

                                                       BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

 Hamd, yüce kuvvet büyük güç sahibi, yaratıp öldüren ve yoktan tekrar var eden, dilediğini yapan, uyarıp cehennem ile korkuttuktan sonra isyan edenlerden cehennem ile intiham alan ve kendisinden korkup haramlardan sakınanlarıda her türlü hayrın fazlasıyla bulunduğu cennetleri ikram eden Allah’ ü tealayadır.

Salat ve selam önderimiz ve örneğimiz yaşayan kuran kendisine uyulmadıkça, izinden gidilmedikçe kurtuluşun mümkün olmadığı Hz. Muhammed’e aline ashabına ve izini takip eden tüm müminlerin üzerine olsun.

İnsan, beşerî özellikleri sebebiyle, zaman zaman kusur ve hatalar işleyebilir. Çünkü buna müsait bir şekilde yaratılmıştır. Onun bu zaafı, nefsi aklına galebe çaldığı zaman daha belirgin bir şekilde ortaya çıkar. Başkalarının hata ve günahlarını araştırmak, ortaya dökmek için uğraşmak şeytanın nefse nüfuz etmek için kullandığı vesveselerden birisidir. İnsanların ayıplarını araştırmak kişi de zamanla bir tutkuya dönüşür. Bir kimsenin hatasını gördüğünde hemen bunu insanların arasında yaymaya, duyurmaya başlar.

İnsanların sözlerine dikkat eder, sürçmelerini gözler. Adeta bütün gayesi insanların kusurlarını araştırmak olur.” Allah cc. de ayetlerinde kullarının kusur ve hatalarını, günahlarını örterek nasıl gizlediğini ve diğer kulların bilmesine nasıl engel olduğunu bizlere Yüce Kitabımız Kur’an’ı Kerinde Teğabun süresi 9 ayeti kerimede de şöyle bildirmektedir. ‘Sizi toplanma gününde bir araya getirdiği gün, işte o gün, kimin aldandığını ortaya çıkaracağı bir gündür. Kim Allah’a inanmış ve salih amel işlemişse, Allah onun hatalarını örter, onun içinde ebedi kalacağı, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. Büyük kurtuluş işte budur.’ diye buyurmuştur. Ebu Hureyre (ra) bu konuda şöyle demişti: “Kiminiz kardeşinizin gözündeki çöpü gördüğü halde, kendi gözündeki dalı veya kütüğü unutabiliyor.”  Kişi bunun farkına vardığı zaman hemen Allah cc. af veya hakkına tecavüz ettiği kişiden özür dilemesinin gerekliliğini anlar.

Çünkü hatadan dönmek kişinin akıllı insan vasfına uyduğunu gösterir. Her akıl sahibine, bu fiili terk etmenin farz olduğunu İmam Hafız İbn Hibban şu sözleriyle desteklemektedir. Kendi kusurlarını düzeltmeye çalışıp, insanların kusurlarını araştırmayı bırakmak her akıllı insana farzdır. Başkalarının kusurlarını bırakıp kendisindekileriyle meşgul olan insanın bedeni rahatlar. Nefsinde şahit olduğu her hata, kardeşinde gördüğü benzer hatayı gözünde küçültür. Kendi hatalarını bırakıp başkalarının hatalarıyla meşgul olan insanın kalp gözü körleşir ve bedeni yorulur. Kendi hatalarını terk etmeyi mazur görmeye başlar. İnsanların en adisi başkalarını hataları sebebiyle ayıplayan kimsedir.

Bundan daha adisi ise kendi nefsinde de bulunan bir hata sebebiyle başkalarını ayıplayandır.

Ve son olarak Hz. Peygamber (sav) de bu konuda bir hadisi şerifinde ‘Din kardeşini, bir suçundan dolayı ayıplayan kimse, o suçu kendisi de işlemedikçe ölmez.’ (Tirmizi, Kıyamet,53) buyurarak Müslümanların, hatalarından dolayı birbirlerini kınamaları ve hor görmelerinin kendileri için ne derece kötü bir sonuca yol açtığına dikkat çekerek hataları örten kişi olmayı öğütlemiştir. Ve son olarak Fussilet 34 ayeti kerimede Allah (cc.) şöyle buyurur ‘İyilikle kötülük bir değildir. Sen kötülüğü en güzel olan iyi bir hareketle önle. O vakit bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan biri yakın bir dost gibi olmuştur.’

Rabbim bizleri de kendi hata ve kusurları üzerinde düşünüp günahlarına tövbe eden ve temizlenenlerden olabilmeyi  nasip etsin inşallah

VELHAMDÜLLİLLAHİ RABBİLAEMİN