GÜNÜN AYET VE HADİSİ
اَيَوَدُّ اَحَدُكُمْ اَنْ تَكُونَ لَهُ جَنَّةٌ مِنْ نَخ۪يلٍ وَاَعْنَابٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۙ لَهُ ف۪يهَا مِنْ كُلِّ الثَّمَرَاتِۙ وَاَصَابَهُ الْكِبَرُ وَلَهُ ذُرِّيَّةٌ ضُعَفَٓاءُۖ فَاَصَابَهَٓا اِعْصَارٌ ف۪يهِ نَارٌ فَاحْتَرَقَتْۜ كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمُ الْاٰيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَتَفَكَّرُونَ۟
” Hiç biriniz ister mi ki, ağaçlarının arasından ırmaklar akan, içinde her çeşit mahsul bulunan, hurma ve üzümlerle dolu bir bahçesi olsun; sonra kendisine tam ihtiyarlığın gelip çattığı, bakıma muhtaç çocuklarının da bulunduğu bir sırada âniden ateşli bir kasırga gelip o bahçeyi yakıp kül etsin? Elbette istemez. İşte Allah, düşünesiniz diye size âyetleri böyle açıklıyor.”
(Bakara Suresi 266. Ayet)
GÜNÜN HADİSİ
13-..Bize Ebû Kays tahciîs etti: Ben Huzeyl ibn Şurahbîl’den işittim, şöyle dedi: Ebû Mûsâ el-Eş’arî’ye ölünün kızına, oğlunun kızma, kızkardeşine âid mîrâs hisseleri soruldu.
Ebû Mûsâ:
— Terikenin yansı ölünün kızına, bir yarısı da kızkardeşine âid-dir, dedi (oğlunun kızını mîrâstan mahrum bıraktı).
Ebû Mûsâ, suâl soran kimseye:
— Abdullah ibn Mes’ûd’a git (bu mes’eleyi ona da sor), umarım ki, İbn Mes’ûd da benim fikrime uygun cevâb verecektir! dedi.
Mes’ele İbn Mes’ûd’a sorulup, Ebû Musa’nın cevâbı ve onun tarafından gönderildiği haber verilince, Abdullah ibn Mes’ûd:
— Eğer ben oğulun kızını mîrâstan mahrum edersem, elbette dalâlete düşmüş olurum, hidâyete erenlerden olmam! (diye bir mukaddime ile söze başlayıp:) [20] Bu mes’elede ben Peygamber(S)’in hükmettiği bir haberle hükmederim (ki şudur): Ölünün kızı yarım alır, oğlunun kızı da -iki üçte biri tamamlamak için üçte bir alır. Geri kalan (üçte bir) de kızkardeşin payı olur! dedi.
Huzeyl şöyle dedi: Biz Ebû Musa’ya gelip İbn Mes’ûd’un fetvasını kendisine haber verince:
— Aranızda bu “Habr = Büyük âlim” bulunduğu müddetçe, bana birşey sormayınız! dedi
(KİTABU’L-FERÂİZ – BUHARİ – 13. HADİS)