Allah(cc)’nun El-Kuddüs Sıfatı
Kuddüs
Kuddüs: Arapça da kökünden veya “Kuds” mastarından türemiş, feul vezninde mübalağa ifade eder. Lugatta; temiz, hiç lekesi olmayan, eksik1ik ve kusurları olmayan hatta eksik1ik kabul etmeyen, fazilet ve güzel sıfatlara sahib olup övülen gibi manalara gelir. Akıl ve hayal ile tasavvur ve tahayyülden beri olan gibi manalara gelir.
Yüce Allah’ın sıfatı olarak el-Kuddus Allah’u Teôla’nın isimlerinden birisi olup zatına yakışmayan her şeyden münezzeh olan bütün vasıflarda en mükemmel tahlit ve tasvire sığmayan, övülmeye layık olan kemal sıfatlarıyla muttasıf, fazilet ve güzel sıfatlar kendisinde olandır .
El kuddus Tenzihi isimlerdendir. Ayıplardan temiz demektir.
Kullarından temiz olmalarını ister.
Kuddüs ism-i şerifi Yüce Allah’ın ilahi isimlerinden olup mana bakımından sübhan ismine yakın olmakla beraber temiz olup, temizliği halk eden manalannıda kapsar.
Kuran’ı Kerim’de iki ayeti kerimede geçen kuddüs ismi şerifi her ikisinde de el-melik isminden sonra zikr olunmaktadır. Allah kuddüsdür. Bir şeye kudsiyettten pay verilmiş ise yüce Allah’ın tecellisi ile olmuştur. Yüce Allah’ın kudüs veya mukaddes diye takdis etmiş olduğu varlıklar olsada kuddüs şeklindeki isim sadece Allah’a aittir. Yüce Allah’ın kuddüs oluşu ayeti kerimelerden ve hadisi şeriflerden zikr olunmaktadır. Bunlardan birer tanesini okuyalım.
يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Göklerde ve yerde olanların tümü, Melik; Kuddüs; Aziz; Hakim olan Allah’ı tesbih eder.( Cum’a Suresi: 1)
Okuduğumuz bu ayeti kerimede zikr olunan esmaül hüsnadan her biri yeri geldikçe ayn ayrı izah olunmaktadır. Şu anda kuddüs ismi ile ilgili bir tane de hadisi şerif okuyalım.
Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resullulah (aleyhissalatu vesselam) rüküsunda ve secdelerinde şu duayı çokca okurdu: “Sübhanekallahümme Rabbena ve bihamdike, Allahümmağfirli. (Allah’ım, seni takdis ve tenzih ederim. Rabbimiz! Takdisimiz hamdinledir. Ey Allah’ım, beni mağfiret et.)” Bu duayı okumakla Kur’an’a yani Kur’an’ın: “Rabbini hamd ile tesbih et”( Nasr Suresi: 3) buyuyordu.”
Müslim, Ebu Davud ve Nesai’de gelen bir rivayette şöyle denir: “Resüllullah (aleyhissalatu vesselam) rüku ve secdesinde şöyle derdi: “Subbühun kuddüsün Rabbü’lmelaiketi ve’r-Rühi, (Münezzehsin, mükaddessin, meleklerin ve Ruh’un Rabbisin)”.
Muvatta, Tirmizi ve Ebu Davud’un bir rivayetinde şöyle denir: “Resülullah (aleyhissalatu vesselüm)’ı yatakta kaybettim ve araştırdım, derken elim ayağının altına rastladı. Secdede idi ve: “Allahümme inni eüzu blrızake min sahtike ve eüzu bimuüfütike min ukübetike ve eüzu bike minke La uhsi senaen aleyke. Ente kema esneyte ala nefsike. (Allahım! Senin rızanı şefaatçi kılarak öfkenden sana sığınıyorum. Affım şefaatçi yaparak cezandan sana sığınıyorum. Senden de sana sığınıyorum. Sana layık olduğun senayı yapamam. Sen kendini sena ettiğin gibisin)” diyordu.”( Buhari, Ezan 123, 139, Meğazi 50, Tefsir, İzacae nasrullahi ve’l-Feth; Müslim, Salat 217, (484); Ebü Davud, Salat 152, (877); Nesai, İftitah 153,)
Kuddüs ismi şerifinin bir manasıda ayıplardan, kusurlardan ve bütün noksanlıklardan münezzeh olup dilediğini dilediği şekil de yapan ve dilediğini yapmaya hiçbir şeyin engel olamadığı yüce ve yüceliğinin mahiyeti akıllarla kavranamayan en ulvi varlık demektir.
Tebareke ve teale sıfatı celileleride kuddus ismi şerifinin manası kapsamındadır. Ulviyet zatı kibrayanın sıfatıtır. Kuddüs ismi şerifi layıkı ile anlaşılmış olsa vahdeti vücut gibi saçma fikirler iddia edilemezdi. Çünkü yaratılmışların sıfatları ile sıfatlanmak kuddüs olan Allah(c.c)’a yaraşmaz.
Kuddüs ismi şerifide abd kelimesinin izafe olmadan olduğu gibi masivai hiçbir varlığa isim olarak verilemez.