sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA ŞUARA SURESİ 78. VE 82. AYETLER

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA ŞUARA SURESİ 78. VE 82. AYETLER
10.08.2022
428
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun

 

78- O beni yaratan ve doğru yola iletendir.

79- O beni doyuran ve içirendir.

80- Hastalığımda beni iyileştiren O’dur.

81- O, beni öldürecek ve sonra yeniden diriltecek olandır.

82- Hesaplaşma günü günahlarımı affedeceğini umduğum da O’dur.

Hz. İbrahim’in Rabbini tanıtması ve O’nunla olan bağının tasvirinde geniş bilgi vermesi onun bütün bir varlığı ile Rabb’i ile beraber yaşadığını göstermektedir. Güven içinde onun hakkında bilgi edindiğini, sevgi dolu olarak O’na yöneldiğini, görüyormuş gibi tanıttığını, kalbi, vicdanı ve bütün organları ile Rabb’inin kendisine verdiği nimetlerin ve üstünlüklerin etkisini hissettiğini ortaya koymaktadır.

Hz. İbrahim’in sözü Kur’an’da aktarılırken kullanılan o güzel nağme bu havanın yayılmasına, bu çağrışımın yapılmasına; engin, yumuşak, tatlı, güzel etkinin her tarafı kuşatmasına yardım etmektedir.

“O beni yaratan ve doğru yola iletendir.”

Beni bilmediğim halde kendi bildiği gibi yaratan O’dur. O benim ne olduğumu, nasıl oluştuğumu, görevlerimi, duygularımı, şimdiki halimi ve geleceğimi daha iyi bilir. “O beni doğru yola iletendir.” Gireceğim yolu o gösterir, yaşayacağım yaşam tarzını o belirler. Sanki Hz. İbrahim -selam üzerine olsun- yaratan ve şekil veren kudret sahibinin elinde her şekle girebilen gevşek bir hamur olduğunu, kendisine dilediği şekli dilediği biçimi verebileceğini hissediyor. Bu ise, gönül huzuru ile, rahatlıkla, güvenle ve sarsılmaz bir imanla kayıtsız-şartsız teslim olmak demektir.

“O, beni doyuran ve içirendir.”

“Hastalığımda beni iyileştiren O’dur.”

Bu, koruyucu, şefkatli, sevgi dolu, doğrudan yanında olmanın, güvencenin kendisidir. Hz. İbrahim onu hem hastalığında hem de sağlığında hissetmektedir. Peygamberliğin yüce edebini takınmaktadır. Hastalığını Rabb’ine nisbet etmemektedir. Hasta etme ve sağlığa kavuşturmanın Rabb’inin dilemesine bağlı olduğunu bile bile Rabbi’nden sırf nimet ve lutufta bulunma açısından söz etmektedir. Kendisini yediren, içiren, kendisine şifa veren Rabb’ini anmaktadır. Kendisini sınavdan geçiren Rabb’inin sınavdan geçirişini söz konusu etmemektedir.

“O, beni öldürecek ve sonra yeniden diriltecek olandır.”

Bu, ölüme karar verenin, Allah olduğuna iman etmektir. Teslimiyet ve engin bir gönül rızası içinde kıyamet gününe ve dirilişe iman etmektir.

“Hesaplaşma günü günahlarımı affedeceğini umduğum da O’dur.”

Rabb’ini bu şekilde tanıyan, bu anlayışla onun bilincinde olan, gönlünün derinliklerinde bu yakınlığı hisseden, hem Nebi, hem Resul olan Hz. İbrahim’in -selam üzerine olsun- en büyük umudu.. Evet en büyük arzusu kıyamet gününde Rabb’inin onun günahlarını bağışlamasıdır. O kendi nefsini: temize çıkarmamaktadır. Kendisinin bir günahı (suçu) olmasından endişe etmektedir.

Ameline güvenmemektedir. Kendi yaptıkları ile bir mükafatı hak ettiği kanısında değildir. Ancak O, Rabbinin lütfundan umutludur. Rahmetini ummaktadır. Affedilmesine ve günahlarının bağışlanmasına yönelik arzusunu kamçılayan tek sebep de budur.

İşte bu, takva bilinci, edep bilinci ve sakınma bilincidir. Bu aynı zamanda Allah’ın nimetlerini sağlıklı bir biçimde değerlendirme bilincidir. Ayrıca kulun amelinin değerini de ortaya koymaktadır. Allah’ın nimetleri gerçekten büyük mü büyük. Kulun ameli ise sönük mü sönüktür.

Böylece Hz. İbrahim Rabbinin niteliklerini verirken sağlıklı inancın ana ilkelerini özetlemektedir. Alemlerin Rabb’ı olan Allah’ı bir kabul etme, yeryüzünde insanın hayatına ilişkin en ince meselelere varıncaya kadar beşerin bütün tasarruflarını onun belirlediğini kabul etme, ölümden sonra diriltme ve hesaba çekme, Bunlar hem Hz. İbrahim’in milletinin hem de Mekke’li müşriklerin inkar ettiği olgulardır.

Sonra içini Allah’a açan tövbekar Hz. İbrahim, geniş ve uzun bir duaya başlıyor. Tam bir iman ve içten boyun eğiş ile Rabbine yöneliyor.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.