EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA FETİH SURESİ 5. VE 8. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun
5- (Bütün bunlar,) Mü’min erkekleri ve mü’min kadınları,(9) içinde ebedi kalıcılar olmak üzere, altından ırmaklar akan cennetlere sokması ve onların kötülüklerini örtüp-bağışlaması içindir.(10) İşte bu, Allah katında ‘büyük kurtuluş ve mutluluktur.
6- Bir de; kötü bir zan ile zanda bulunmakta olan münafık(11) erkeklerle münafık kadınları ve müşrik erkeklerle müşrik kadınları azablandırması için. O kötülük çemberi, tepelerine insin.(12) Allah, onlara karşı gazablanmış, onları lanetlemiş ve onlara cehennemi hazırlamıştır. Varacakları yer ne kötüdür.
7- Göklerin ve yerin orduları, Allah’ındır. Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.(13)
8- Şüphesiz, biz seni bir şahid,(14) bir müjde verici ve bir uyarıcı-korkutucu(15) olarak gönderdik.
AÇIKLAMA
9. Kur’an-ı Kerim’de iman edenlerin mükafatı genel olarak anlatılır. Kadın, erkek ayrı ayrı açıklanarak mükafat verileceği belirtilmez. Fakat burada, tek başına zikredilmesi halinde mükafaatın sadece erkeklere verileceği zannedilir diye Allah (c.c) , mü’min kadınlar hakkında mü’min erkeklerle beraber bu ecir ve sevaba ortak olacaklarına açıklık getirmiştir.
Bunun sebebi açıktır; kocalarını, oğullarını, kardeşlerini, babalarını, bu tehlikeli yolculuktan alıkoyma ve gözyaşları döküp feryatlar ederek onların cesaretlerini kırma yerine, cesaretlerini yükselten, onların arkasından evlerinin, mallarının, namuslarının, çocuklarının muhafızı olarak gözlerini geride bıraktırmayan, 1400 sahabenin bir anda sefere katılıp gitmesini fırsat bilerek etraftaki kafir kabilelerin şehre hücum etmesini düşünüp de feryat ve figan etmeyen mü’min kadınlar, evlerinde oturmalarına rağmen, cihad mükafaatında elbette mü’min erkeklerle beraber olmalıdırlar.
10.İnsan olmalarından dolayı beşeri zayıflıklar sebebiyle yaptıkları bir takım kusurları, hataları affettiği, onları cennete sokmadan önce o günahlara ait bütün izleri silecek. Yani onlar utanmasınlar diye alınlarında günahların eseri ve izi olmadan cennete gireceklerdir.
11. Daha sonraki ayette belirtildiği gibi, Medine civarındaki münafıklar bu olayda Hz. Peygamber (s.a.) ve sahabenin sağ-salim geri dönmeyeceklerini zannediyorlardı. Mekkeli müşrikler ve aynı tutumda olan kafirler de Peygamber’i (s.a) ve Ashabı Umre yapmaktan alıkoymakla onları küçük düşürdüklerine inanıyorlardı.
Aslında bu iki zümrenin de düşüncelerinin altında yatan kötü zanları; Allah’ın Peygamber’e (s.a) yardım etmeyeceği ve hakk ile batıl savaşında, hakkın batıla mağlup olacağı şeklinde idi.
12. Yani, onlar kurtulmak istedikleri kötü sonucun, kurtulmak için aldıkları tedbirlerin girdabına kapıldılar. Ve tedbirleri kendilerinin o kötü sonuca yaklaşmasına neden oldu.
13. Burada aynı konu başka bir maksat için tekrarlanmıştır. 4. ayette belirtildiği gibi, kafirlere karşı savaşı, Allah’ın meleklerinden kurulu orduya değil de mü’min kişilerden meydana gelen ordu ile yaptırması, onların mükafat elde etmeleri içindir. Burada bu konunun ikinci bir kere tekrarlanmasının sebebi, Allah birine ceza vermek isterse onu mahvetmek için sayısız ordularından istediğini kullanabileceğini, hiç kimsenin kendi tedbirleri ile bundan kurtulamayacağını vurgulamak istemesidir.
14. Şah Veliyullah Dihlevi, “Şahid” kelimesini “Hakkı açıklayan” şeklinde tercüme etmiştir. Diğer bazı tercümelerde “Şahitlik yapan” şeklindedir. Şahidlik kelimesi iki manayı da içine alıyor. (Daha fazla bilgi için bkz. Ahzab an: 82)
15. Geniş bilgi için bkz. Ahzab an: 83.