SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA ŞUARA SURESİ 141. VE 149. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun
141- Semudoğulları da peygamberlerini yalanladılar.
142- Hani kardeşleri Salih onlara dedi ki, siz hiç Allah’tan korkmaz mısınız?
143- “Ben size gönderilmiş güvenilir bir Allah elçisiyim. “
144- “Öyleyse Allah’tan korkunuz da çağrıma uyunuz. “
145- “Ben bu çağrı hizmetime karşılık sizden herhangi bir ücret istemiyorum; benim çabalarımın karşılığını verecek olan, alemlerin Rabb’idir. “
Bu bütün peygamberlerin sürekli tekrarladıkları çağrının kendisidir. Kur’an-ı Kerim kasıtlı olarak, her peygamberin toplumuna söylediği sözün ifadesini aktarırken hep bir sözü kullanmaktadır. Böylece peygamberliğin öz ve metod (yol) olarak bir olduğunu, üzerinde bina edildiği ana ilkenin temelde bir olduğunu ifade etmek istiyor. Bütün peygamberlerin ana mesajı: Allah’a iman, Allah’tan korkma, Allah tarafından görevlendirilen peygambere itaat etmektir.
Sonra Semud kavminin özel şartlarına değinilip, şartlarının ve konumlarının gereği olan meseleler ele alınmaktadır. Semud kavmi Şam ile Hicaz arasında yer alan Hicr bölgesinde yaşıyorlardı. Peygamberimiz -salat ve selam üzerine olsun- Tebuk savaşında Ashabı ile birlikte onların harap edilen yurtlarından geçmiştir. Hz. Salih, onların bu nimetlerden yararlandıktan sonra uygulamalarına, tutumlarına göre sonuçta hesaba çekileceklerini belirtiyordu:
146- “Siz bu dünyada hep güven içinde yaşatılacağınızı mı sanıyorsunuz?”
147- “Bahçeler ve pınarlar arasında”
148- “Ekinler ve olgun tomurcuklar hurmalar arasında “
149- “Dağları maharetle oyup alımlı köşkler yapıyorsunuz?”
Onlar kardeşleri Salih’in tasvir ettiği güzel hayat şartları içinde yaşıyorlar. Yalnız bu güzel hayatın farkında değiller. Bu nimetleri kimin kendilerine bağışladığını düşünmüyorlar? Kaynağını ve geliş yerini araştırmıyorlar. Bu nimetleri kendilerine veren nimet sahibine şükretmiyorlar. Allah’ın peygamberi bu güzel nimetleri onların gözleri önüne geliyor ki, üzerinde düşünsünler, değerlerini anlasınlar, onların yitirilmesinden endişe etsinler.
Hz. Salih’in onlara ilettiği mesajda, gaflet içindeki kalpleri uyandıran, arzularını ve korkularını uyaran dokunuşlar yer almaktadır: Siz bu dünyada hep güven içinde yaşatılacağınızı mı sanıyorsunuz? Yani siz zannediyormusunuz ki, şu içinde bulunduğunuz nimet, bolluk, rahat, sükunet ve huzur içinde sürekli bırakılacaksınız? Bu kısa ve özlü ifadenin içerdiği mesaj: kapsamlılığı ve genişliğiyle bütün bu güzel şartlarda güven içinde yaşayacağınızı, yitirme korkusu, soyulma endişesi ve değişiklik ürperişi ile karşılaşmadan, herşeyin böyle devam edip gideceğini mi sanıyorsunuz!?
Bütün bu bağların-bahçelerin, kaynakların-ırmakların, çeşit çeşit ekinlerin, güzel salkımlı kolay hazmedilen ürünlerin, sanki hazmedilmiş, midelerde, ayrıca hazmedilmesine ihtiyaç kalmamış hurmaların içinde böylece bırakılacağınızı mı sanıyorsunuz? Büyük bir ustalık ve üstün bir sanatla kayalarda yonttuğunuz evlerde, mutluluk ve sevinç içinde kendi halinize bırakılacağınızı mı zannediyorsunuz?
Onların kalplerine bu uyarıcı dokunuşlarla dokunduktan sonra Hz. Salih onları takvaya, itaate hak ve doğruluktan uzak, bozgunculuk ve kötülüğe eğilimli zalim iktidar sahiplerine karşı çıkmaya çağırıyor.