EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA KAF SURESİ 36. VE 40. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun
36- Biz bunlardan önce nice kuşakları yıkıma uğrattık ki onlar, zorbaca yakalamak (yakıp-yıkmak, baskı ve şiddetle yönetmek, sindirmek) bakımından kendilerinden daha üstündüler; şehirlerde (yerin üstünü altına getirip, sayısız kazı, inşaat ve araştırmalarla her yanı) delik-deşik etmişlerdi.(46) (Ama) kaçacak bir yer var mı?(47)
37- Hiç şüphesiz, bunda, kalbi olan ya da bir şahid olarak kulak veren kimse için elbette bir öğüt (zikir) vardır.(48)
38- Andolsun, biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde yarattık;(49) bize hiç bir yorgunluk da dokunmadı.
39- Öyleyse sen, onların dediklerine karşılık sabret (50) ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce hamd ile tesbih et.
40- Gecenin bir bölümünde ve secdelerin arkasında(51) da O’nu tesbih et.
AÇIKLAMA
46. Yani onlar, sadece kendi memleketlerinde güçlü değillerdi. Hatta dünyanın diğer bölgelerine de, başka memleketlere de saldırıp istila ederlerdi. Ve onların sürekli hücumları yeryüzünün her tarafına ulaşmıştı.
47. Yani, onların Allah tarafından yakalanmaları zamanı gelince, onların kuvvet ve ihtişamları, onları kurtarabilecek mi? Dünyada sağınacakları bir yer bulabilecekler mi? Allah’a karşı isyan ederek O’ndan kurtulmak için kaçacağınız bir sığınağı bulacağınızı, neye güvenerek ümid ediyorsunuz?
48. Diğer bir ifade ile: Eğer zerre kadar aklınız varsa doğru sözü düşünün, yoksa gaflet ve katılıktan kurtularak size hakikati anlatan başka birini kulaklarınızı açarak dinleyin. Anlatanın sözü bir kulaktan girip öbür kulaktan çıkmasın ve dinleyenlerin kafası da başka şeyle meşgul olmasın. İşte böyle. O sözleri dikkatle dinleyin.
49. Daha fazla bilgi için bakınız: Fussilet an: 11-15.
50. Yani gerçek şu ki, bütün kainatı biz altı günde yarattık. Onu yarattığımızdan dolayı da yorulmadık. Böyle olunca onu yeniden yaratmaya gücümüzün yetmeyeceğini kim iddia edebilir? Artık zavallı cahiller, senden öldükten sonra dirilme haberini duyunca seninle alay etmeye ve sana deli demeye başlarlarsa buna sabret, sükunetle onların mânâsız sözlerini dinle ve açıklamakla görevli olduğun hakikati onlara açıklamaya devam et.
Bu ayette dolaylı yoldan, altı günde Allah’ın yeri göğü yaratıp yedinci günde istirahat ettiği efsanesini içeren Kitab-ı Mukaddes’le (Tekvin, 2-2) , hıristiyan ve yahudilerle ince bir alay vardır. Her ne kadar artık hıristiyan papazlar utanmaya başlamışlar ve Kitab-ı Mukaddes’in Urduca tercümesinde “istirahat etti”yi, “serbest kaldı” şeklinde değiştirmişler ise de, King James’in meşhur kitabı İncil’de “And he rested on the seventh day” kelimeleri açık bir şekilde mevcuttur ve bu kelimeler yahudilerin 1954 senesinde Philadelphia’da yayınladıkları tercümede de bulunmaktadır. Arapça tercümede de, “Yedinci günde dinlendi” cümlesi vardır.
51. Hak yola davette ne kadar gönül kıran, ruhu törpüleyen olaylarla karşılaşsa da, gayretlerinin hiçbir meyvesini elde ettiği görülmese de bütün azmi ile, yaşadığı müddetçe hak sözü yükseltmek ve dünyayı hayır ve iyilik tarafına sevketmek için çabalayan insanın elde ettiği gücün kaynağı işte budur. Allah’a hamd ve O’nu tesbih etmekten maksat burada namazdır. Nerede olursa olsun Kur’an-ı Kerim’de hamd ve tesbih için özel zamanlar ayrılmışsa orada namaz kasdedilmiştir. “Güneşin doğuşundan önce”den sabah namazı “Güneşi batışından önce”den iki namaz, öğle ve ikindi namazları, “Geceleyin”den akşam ve yatsı namazları, üçüncü olarak da teheccüd namazı gece tesbihi içine girmektedir. (Geniş bilgi için bakınız. İsra an: 91-97, Taha an: 111, Rum an: 23-24) “Secdeleri yaptıktan sonra” yapılması buyurulan tesbihe gelince, bundan maksat namazdan sonra yapılan zikir de olabilir. Farzdan sonra eda edilen nafileler de olabilir. Hz. Ömer, Hz. Ali, Hz. Ali’nin oğlu Hz. Hasan, Ebu Hureyre, İbn Abbas, Şabi, Mücahid, İkrime, Hasan Basri, Katade, İbrahim Nehai ve Ezvâî, bundan, namazdan sonra kılınan iki rekat namaz murad edilmektedir demektedirler. Amr İbn As’ın oğlu Hz. Abdullah ve bir rivayete göre de İbni Abbas, bundan maksat namazdan sonra zikirdir görüşündedirler.
İbn Zeyd de, bu buyruktan maksat; farzlardan sonra nafileler de kılınmalı demektir düşüncesindedir. Ebu Hüreyre’nin Buhari ve Müslim’deki rivayetine göre: Birgün fakir muhacir sahabilerden birkaçı peygamberimizin huzurunda otururken dedilerki: Ey Allahın Rasulü, zenginler büyük dereceler ele geçirdiler. Peygamberimiz: “Ne oldu?” buyurdu. Dediler ki: “Bizim kıldığımız gibi o zenginler de namaz kılıyor, bizim tuttuğumuz gibi onlar da oruç tutuyor, fakat onlar sadaka veriyor biz veremiyoruz, onlar köle azad ediyorlar biz azad edemiyoruz.” Peygamberimiz bunun üzerine şöyle buyurdu: “Ben size öyle birşey söyleyeyim mi? Eğer siz onu yaparsanız sizin yaptığınız onların da yapmasının dışında diğer insanlarla yarışırsınız. Bu da sizin her namazdan sonra otuz üçer kere Sübhanallah, Elhamdülillah ve Allahüekber demeğe devam etmenizdir.” Birkaç gün sonra bu insanlar tekrar Peygamberimiz’e gelerek; “Zengin kardeşlerimiz de bu sözü duymuşlar onlar da bu işi yapmaya başlamışlar.” deyince Peygamberimiz (s.a) “Bu Allah’ın dilediğine verdiği bir keremidir.” buyurdu. Bir rivayette de bu kelimelerin sayısı 33 er yerine 10 ar olarak da nakledilmiştir.
Hz. Zeyd ibni Sabit rivayet ediyor ki: Hz. Peygamber (s.a.) bize her namazdan sonra 33 er kere Sübhanallah ve Elhamdülillah, 34 kere de Allahüekber demeye devam etmemizi tavsiye buyurdu. Daha sonra Ensar’dan bir sahabi “Birinin rüyamda, eğer 25 er defa bu kelimeleri söyledikten sonra arkasından 25 kerede “La ilahe illallah” dersen daha iyi olur dediğini gördüm” deyince Peygamberimiz, “Pekiyi öyle yapmaya devam et.” buyurdu. (İmam Ahmed, Nesei, Darimi) Hz. Ebu Saidi Hudri şöyle diyor: Allah’ın Rasulü’nün, namazı bitirdikten sonra geri dönerken şöyle dediğini işittim: “Sübhane Rabbike rabbi’l-izzeti amma yesifune ve selamun ale’l-mürselin vel hamdu lillahi rabbil-alemin” (Ahkamü’l Kur’an, Cassas)
Bundan başka, namazdan sonraki zikrin çeşitli şekilleri de Peygamberimiz’den rivayet edilmiştir. Kur’an-ı Kerim’in bu tavsiyesine göre hareket etmek isteyen kimseler “Mişkat” kitabının namazdan sonra zikir babından, gönüllerine en uygun düşen zikri seçip ezberlesinler ve ona devam etsinler. Peygamberimizin öğrettiği zikirden daha güzel hangi zikir olabilir?
Fakat zikirden asıl maksat, birkaç özel kelimenin dilden eksik edilmemesi değil, aksine o kelimeler içinde ifade edilen mânâların zihinde taze ve sağlam olarak tutulması olduğunu hatırdan çıkarmamak gerekir. Bu sebeple hangi zikir yapılırsa yapılsın mânâsını anlamalı, sonra da mânâyı hatıra getirerek zikretmelidir.