SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA NEML SURESİ 27. VE 33. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
27- Süleyman, hudhud’a dedi ki; “Göreceğiz bakalım, doğru mu söylüyorsun yoksa yalancının birimisin?”
28- “Şu mektubumu götürüp onlara at, sonra seni göremeyecekleri bir yere çekil de bak bakalım ne gibi bir sonuca varacaklar?”
Burada mektubun içeriği açıklanmıyor. İçeriği de mektubun kendisi gibi gizli tutuluyor. Oraya gidiyor. Açıklıyor ve ilan ediliyor. Korkutma sanatı da en uygun yerinde sunuluyor!
MEKTUP VE SEBE’NİN KRALİÇESİ
Böylece bu sahnenin perdesi kapanıyor. Açıldığında birden kraliçeyi görüyoruz karşımızda. Mektup kendisine ulaşmış, bu önemli iş konusunda kraliçe halkının ileri gelenleriyle bunu değerlendiriliyor.
29-Kraliçe dedi ki; “Ey devletin ileri gelenleri, bana havadan çok önemli
bir mektup atıldı.
30-Mektup, Süleyman’dan geliyor, Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile başlıyor.
31-İçinde “Bana karşı büyüklük taslamayınız, boyun eğerek huzuruma geliniz ” diyor.
Kraliçe kendisine bir mektubun gönderildiğini onlara haber veriyor. Bu ifadeden biz onun bu mektubun kim tarafından gönderildiğini bilemediğini çıkarabiliriz. Eğer tefsir bilginlerinin belirttiği gibi kraliçe bu mektubun hudhud tarafından getirildiğini bilseydi normalde meydana gelmeyen bu ilginç olayı onlara açıklardı. Fakat kimin getirdiğini bilmediği için gönderme fiilini edilgen biçimde kullanmıştır. (Gönderildi) Bu da, kraliçenin mektubun kim tarafından ve nasıl ulaştırıldığını bilmediğini tercih etmemize neden olmaktadır.
Kraliçe mektubu “değerli” bir mektup diye niteliyor. Bu nitelik belki mektubun mühründen belki şeklinden belki de ileri gelenlere açıkladığı içerikten kaynaklanmaktadır: “Mektup Süleyman’dan geliyor. Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile başlıyor.” İçinde Bana karşı büyüklük taslamayınız, boyun eğerek huzurumuza geliniz diyor.” Kraliçe Allah’a tapmıyordu. Fakat Hz. Süleyman’ın namı bu bölgede de yayılmıştı. Kur’an’ın aktardığı mektubun ifade biçiminde bir üstünlük, ustalık ve kesinlik vardır. Bu da kraliçenin gönderilen mektubu “değerli bir mektup” şeklinde nitelemesinde etkili olmuş olabilir.
Mektubun içeriği gayet kolay anlaşılmakta ve etkili olmaktadır. Esirgeyen, bağışlaşan Allah’ın adı ile başlamaktadır. Ve sadece bir şeyin yerine getirilmesini istemektedir: Mektubu gönderene karşı büyüklük taslamayın, ona karşı dikilmeyin. Kendilerine adı ile hitab ettiği Allah’a teslim olarak gelsin.
Kraliçe mektubun içeriğini milletinin ileri gelenlerine anlattıktan sonra yeniden söze giriyor. Onların düşüncelerini almak istiyor. Toplu bir değerlendirme yapılmadan kesin kararı vermeyeceğini açıkça bildiriyor.
32- Kraliçe “Ey devletin ileri gelenleri, bu konuda ne yapmam gerektiğine ilişkin görüşlerinizi söyleyiniz, ben sizin görüşünüzü almadan hiçbir işi kesin sonuca bağlamam.
Buradan da kraliçenin tedbirli, ileri görüşlü karakteri ortaya çıkıyor. Açıktır ki o ilk andan itibaren bilinmeyen bir şekilde kendisine gönderilen, üstünlüğü ve kesinliği ortada olan bu mektuba kendisini kaptırmıştır. Milletinin ileri gelenlerine bu mektubun “değerli” bir mektup olduğunu açıklarken bu etkisinde kalışı ileri gelenlerin gönüllerine de aşılamıştı. Anlaşılıyor ki o, cephe almak ve düşmanlık yapmak istemiyor. Fakat bunu açık olarak söylememektedir. Fakat mektubu bu şekilde nitelemekle görüşüne zemin hazırlamaktadır. Daha sonrada onların görüşlerini istemekte ve olayı değerlendirip ortak bir fikir ortaya çıkarmalarını beklemektedir.
Devlet başkanının emri altında çalışan adamlar genel kararlara bağlı olarak iş yapmaya hazır olduklarını açıklamakta, fakat asıl kararın kraliçeye ait olduğunu belirtmektedirler:
33- İleri gelen devlet adamları dediler ki; “Biz güçlüyüz, yaman savaşçılarız, ferman senindir, düşün de ne buyuracağına karar ver. “
Burada kraliçenin kişiliğinin ötesinde `kadının kişiliği ortaya çıkmaktadır. Kadın karakter olarak savaşlardan ve yıkımlardan hoşlanmaz. Kuvvet ve sertlik silahını kullanmadan hile ve yumuşaklık silahını kullanır: