BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd övme ve övülmeye layık olan Allah’a (cc) mahsustur. Salat ve selam Hz. Muhammed’e Ali’ne ashabına ve onları takip eden tüm müminlerin üzerine olsun.
Resulullah (sav) şöyle buyurdu: “Üç kişi olduğunuz zaman ikiniz üçüncü olmadan insan kalabalığına girmeden konuşmasın çünkü bu hareket o üçüncü şahsı üzebilir. (Müslim 34)
İslam dini birlik beraberliği ve dayanışmayı amaçlar. Böylece Müslümanların düşmanları gözünde tek yumruk olarak görülmesini ister bunu gerçekleştirmenin yolu ise; zan, gıybet, haset, kin tecasüs vb. tefrikaya, düşmanlığa ilişkilerin kesilmesine yol açacak şeylerle savaşır. Yüce kitabımız kuranı kerimde Allah (cc) şöyle buyurmuştur:
“Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının çünkü zannın bir kısmı günahtır. (Müslümanların ayıp ve kusurlarını) araştırmayın; bir kısmınız bir kısmınızı arkasında hoşlanmayacağı sözle çekiştirmesin. Hiç sizden biriniz ölü kardeşinizin etini yemek ister mi? Bundan tiksindiniz değil mi? O halde gıybet etmekten Allah tan korkun muhakkak ki Allah Tevvabdır = tövbeleri kabul edendir, rahimdir = çok merhametlidir.”(Hucurat 12)
Bu hadisi şerif insanları kötü huylardan sıyırmaya bir davettir. Eğer Müslümanlar bu kötü huylarda ısrar ederlerse aralarında yalan zanlar ve batıl kuruntular yayılır. Nihayetinde iş ayrılığa düşmanlığa varır.
Evet bu hadis iki veya daha fazla kişinin bir diğerinin yanın da gizli konuşmamalarına bir çağrıdır aslında. Çünkü bu bir kişi çoğu kere orada kendisine karşı bir komplo düzenlendiğini veya arkadaşlarının kendisini hor gördüklerinden söze katmadıklarını zannedip üzgün ve topluluğundan ayrı bir şekilde kalabilir bu ise İslam’ın kabul etmediği bir durumdur.
Fısıldaşmanın manasına ve İslam’daki yerine baktığımızda
Fısıldama ile; gizlice konuşma kastedilir. Bir topluluk fısıldadı ve fısıldaştılar denilir. Yani birbirlerine gizli söz söylediler demektir. İslam bunu kabul etmiş ve mubah saymıştır. Çünkü bu hayatın zaruretlerindendir. İnsanlar özellikle önemli ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaran ve sansasyon yapanların gözlerinden uzak tamamlanmasını istedikleri işlerde ona başvururlar. Kısacası, İslam fısıldaşmayı kabul ederken insanların duygu ve hislerini de ortada bir ayrılık ve nefret olmasın diye dikkate almıştır. Binaenaleyh iki ve ya daha fazla kişiden üçüncü kişiden ayrı olarak fısıldaşmamalarını bilakis onunla birlikte konuşup fısıldaşabilecek birilerini bırakmalarını talep etmiştir. Bunun sebebini de şöyle izah etmiştir: Bu durum o üçüncü kişiyi üzebilir. Çoğu kez şeytan onun gönlüne diğerlerinin kendisinin hakir gördüklerini, alay ettiklerini zannedebilir. Selef (Allah onlardan razı olsun) İslam’ın bu yüce emir ve hikmetine uymuşlardır. İşte Abdullah bin Ömer bir adamla konuşurken yanına bir başkası gelerek kendisi ile özel gizli konuşmak istedi Abdullah b. Ömer önceki arkadaşının yanına konuşa bileceği birini buluncaya kadar onunla gizli konuşmak için ayrılmadı. Arkadaşı için birini buldu ve sonra kendisine gelenle gizli görüştü.
Allah (c.c) mücadele suresinin 9-10. Bu ayetlerde şöyle buyurmaktadır “Ey iman edenler! Aranızda gizli konuşacağınız zaman günahı düşmanlığı ve Peygambere karşı gelmeyin fısıldaşmayın. İyilik ve takvayı konuşun. Huzuruna toplanacağınız Allah tan korkun. Gizli konuşmalar şeytandandır. Bu iman edenleri üzmek içindir. Oysa şeytan, Allah ın izni olmadıkça, müminlere hiçbir zarar veremez. Müminler ancak Allaha dayanıp güvenirler. Selam ve duayla
VELHAMDULİLLAHİRABBİLAĞLEMİN