sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA NEML SURESİ 67. VE 69. AYETLER

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA NEML SURESİ 67. VE 69. AYETLER
24.10.2022
562
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

67- Kâfirler dediler ki; “Bizler ve atalarımız, toprak olduktan sonra yeniden mi diriltileceğiz?”

İşte bu, inkar edenlerin sürekli olarak gelip takıldıkları bir açmazdır. Hayat bizden el etek çektiğinde, vücutlarımız çürüdüğünde, kabirlerde dağıldığında ve toprak olduğunda… Evet bütün bunların hepsi gerçekleştiğinde -zaten bu haller, toprağa verildikten bir süre sonra kuraldışı nadir haller dışında tüm ölülerin başından geçen aşamalardır- bizler ve bizden önceki atalarımız bu aşamalardan geçtikten sonra biz mi bir daha tekrar diriltilecek hayata döneceğiz! Etimizin ve kemiklerimizin toprağına karışıp gerçekten toprak haline döndükten sonra biz mi bu topraktan çıkarılacağız!

Onlar böyle diyorlar. Bu maddi şekil, onlarla diğer bir hayatın tasavvur edilmesi arasında duruyor. Daha önce hiçbir şey değilken yaratıldıklarını unutuyorlar. Hiçbirisi ilk bünyelerinin kendisinden oluştuğu atomların ve hücrelerin nereden geldiğini bilmiyor. Bunların her biri dünyanın bir köşesinde, denizlerin dibinde ve uzayın değişik burçlarında bulunuyorlardı. Bunların bir kısmı uzakta bulunan güneşten bir kısmı bir insan veya bitki veyahut hayvanın nefes alışından, bir kısmı da toprak haline gelen ve bazı elementleri havaya karışan bir vücuttan derlenmiştir!.. Sonra bu hücreler ve atomlar yedikleri yemekte, içtikleri içkilerde, soludukları havada, kendisiyle ısındıkları ışınlarda somutlaşmışlardı… Sonra bir de bakmışsın ki, Allah’dan başkasının sayısını bilemeyeceği derecede darmadağın halde bulunan, Allah’ın dışında kimsenin kaynaklarını bile sayamadığı bu hücreler ve atomlar bir insan bünyesinde bir araya gelmiştir. Bunların hepsi de rahimde asılı duran bir yumurta hücresinden türemiştir. Bu yumurta hücresi zamanla kefene sarılı bir vücut haline gelmiştir. İşte onların ilk yaratılışları budur. İkinci bir hayat için onların tekrar bu şekilde veya başka bir şekilde yaratılmaları gerçekten aklın almayacağı bir mesele midir? Fakat onlar her şeye rağmen böyle diyorlar. Onların bazıları aynı şeyi ufak tefek değişikliklerle bu gün de aynen tekrar etmektedirler.

Böyle diyorlardı. Sonra cahilliğe dayalı, aşağılama ve karşı koyma ile dolu şu sözlerini ilave ediyorlardı:

68- “Bu tehdit gerek bize ve gerekse atalarımıza daha önce de yapılmıştı. Bu, eskilerin masalarından başka bir şey değildir. “

Onlar, peygamberlerin daha önceleri kendi atalarını diriliş ve kıyamet gününe karşı uyardıklarını biliyorlardı. Bu da gösteriyor ki, Arapların zihinleri İslâmın inanç sisteminden ve ana ilkelerinden habersiz değillerdi. Yalnız onlar kendilerine ve atalarına yöneltilen uyarıların uzun zaman geçmesine rağmen gerçekleşmediğini görüyorlar ve “Bunlar öncekilerin masallarıdır. Muhammed bunları toplayıp bize aktarıyor” diyorlardı. Kıyametin belli bir zamanı olduğunu, insanların onu hemen istemeleriyle ileri alınmayacağını, ricaları ile de geriye atılamayacağını Allah’ın belirlediği zaman diliminde ancak gerçekleşebileceğini, hem yeryüzündeki hem göklerdeki kulların onu bilemeyeceğini anlayamıyorlardı. Nitekim peygamberimiz -salat ve selam üzerine olsun- Hz. Cebrail’in kıyamete ilişkin sorusuna şu cevabı vermişti. Bu sorunun kendisinden sorulduğu adam, soran adamdan daha bilgili değildir.(Abdullah ibn-i Ömer’in İslam ve İman gerçeğine ilişkin hadisinden bir parçadır. Bu hadisi Müslim ve sünen yazarları kitaplarına almışlardır)

Burada onların kalplerine dokunuyor. Kalplerini daha önce Allah’ın sözünü yalanlayanların akıbetlerine yöneltiyor. Ve onlara suçlular adını veriyor:

69- Onlara de ki; “Yeryüzünü geziniz de ağır suçluların sonunun nice olduğunu görünüz. “

Bu yönelişte onların düşünce ufukları genişletiliyor. İnsanlığın bu nesli insanlık ağacından kopuk değildir. Bütün insanlık için geçerli olan yasaların hepsi onlar için de geçerlidir. Daha önceki suçluların başına gelenler, sonraki suçluların başına da gelir. Zira yasalar şaşmaz ve kimseyi kayırmaz. Yeryüzünde gezip dolaşmak insanın iç alemini ibretlik örneklere, yaşamlara ve hallere yöneltir. Böylece aydınlık pencereler açılır oraya. Böylece kalplere dokunuşlar başlar. Belki bu yolla onların uyanmaları ve dirilmeleri de gerçekleşir. Kur’an-ı Kerim, insanları sürekli geçerli olan yasaları araştırmaya, onların aşamalarını ve bölümlerini düşünmeye teşvik eder ki, tüm bağları bütün, ufukları geniş, bir hayat yaşasınlar. Donmamış, kapanmamış, daralmamış ve kopmamış bir hayata yönelsinler.

Onları bu şekilde yönlendirdikten sonra kendi elçisi olan Hz. Muhammed’e onların işlerinden ellerini çekmesini, kendileri gibi olan insanları yönlendirdiği sonları ile başbaşa bırakmasını emrediyor. Onların hileleri nedeniyle canının sıkılmaması gerektiğini, onların kendisine bir zarar veremeyeceklerini bildiriyor. Onlara karşı görevini yaptığı, mesajını ilettiği ve gözlerini açtığı için üzülmemesi gerektiğini belirtiyor.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.