EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA NECM SURESİ 23. VE 27. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
23- Bu (putlar ise,) sizin ve atalarınızın (kendi istek ve öngörünüze göre) isimlendirdiğiniz (kuru ve keyfi) isimlerden başkası değildir. Allah onlarla ilgili ‘hiç bir delil’ indirmemiştir.(17) Onlar, yalnızca zanna ve nefislerinin (alçak) heva (istek ve tutku) olarak arzu ettiklerine uymaktadırlar.(18) Oysa andolsun, onlara Rablerinden yol gösterici gelmiştir.(19)
24- Yoksa insana ‘her arzu edip dilekte bulunduğu’ şey mi var?(20)
25- İşte, son da, ilk de (ahiret ve dünya) Allah’ındır.
26- Göklerde nice melekler vardır ki, onların şefaatleri hiç bir şeyle yarar sağlamaz; ancak Allah’ın dileyip razı olduğu kimseye(21) izin verdikten sonra başka.
27- Gerçek şu ki, ahirete iman etmeyenler, melekleri dişi isimlerle isimlendiriyorlar.(22)
AÇIKLAMA
17. İlah ve ilaheleriniz, hiç bir surette ilahlık sıfatına haiz değillerdir ve onların ilahlıkta bir payları dahi yoktur. Ayrıca onların ilahlığı hakkında Allah’ın onlara bir yetki verdiğine dair Allah tarafından verilmiş bir belge de bulunmuyor elinizde. Tüm bunlara rağmen böylesine saçma inançlar ortaya attınız.
18. Diğer bir ifadeyle, bunların dalâlette olmalarının iki nedeni vardır: a) Onların bu inancı bir gerçeğe dayalı olmadığı gibi sadece zan ve vehimden ibarettir. b) Onlar bu inançları arzu ve hevalarına uyarak ortaya atmışlardır. Çünkü onlar, öyle bir ilahları olsun istiyorlar ki, şayet ahiret varsa bu ilahları onları orada kurtarabilsin. Fakat bu dünyada hiçbir surette sınırlamalar (helal-haram) koymasınlar. Bu tür kimseler, dünyada diledikleri şekilde, helal ve harama aldırmadan yaşamak istedikleri için, herhangi bir ahlâkî disiplini kabul etmezler. İşte bu yüzden de peygamberin getirdikleri tevhidi nizama karşı çıkmaktadırlar. Dolayısıyla arzularına uygun ilahlar icad etmişlerdir.
19. Her dönem boyunca peygamberler gönderilmiş ve onlar da insanları dalâlet bataklığından çıkarabilmek için aynı gerçeği tebliğ etmişlerdir. Şimdi de Hz. Muhammed (s.a) “Bu kainatın yegane ilahı Allah’tır.” gerçeğini tebliğ etmiştir.
20. Bu ayetin diğer anlamı, “insanların, dilediklerini mabud edinme hakları var mıdır?” şeklinde olabilir. Yine ayrıca “Bu mabudlar, insanların kendilerinden beklediği umutları gerçekleştirme gücüne sahip midirler?” şeklinde başka bir anlam vermek de mümkündür.
21. Yani, tüm melekler bir araya gelip, onlar için şefaat etseler dahi, bunun onlara hiçbir yararı olmayacaktır. “İlahlarınızın meleklerin yanında değeri nedir ki, onların şefaati kabul edilsin? Tüm yetkiler Allah’ın elindedir. Öyle ki melekler bile, Allah’ın izni olmadan hiç kimseye şefaat edemezler.”
22. Yani, ilk akılsızlıkları, hiçbir otoriteleri olmamasına rağmen, yine de melekleri ma’bud edinmeleridir. İkinci akılsızlıkları, meleklerin Allah’ın kızları olduğuna inanmalarıdır. Böyle inanmalarının asıl nedeni, Ahirete iman etmemeleridir. Zira Ahirete iman etmiş olsalardı, bu kadar mantıksız düşüncelere kapılmaz ve böylesine aptalca şeyler söylemezlerdi. Bunlar, bir tek Allah’a iman etmekle bin tane tanrıya inanmak arasında bir fark olmadığını sanıyorlar; onlara göre, nasıl olsa bir tek Allah’a iman edenler de, birçok tanrıya inananlar da, dünyanın iyi ya da kötü şartlarından aynı derecede etkilenmekteydiler. Yani, ayrı görüşte olsalar da, her iki insanın da tarlası ürün verir, her ikisi de hastalanır, iyileşir, iyi veya kötü durumlarda olmaları, her ikisi için de mukadderdir. vs. İşte bu yüzden onlar, bir tek Allah’a inanmak ile birçok tanrıya inanmak arasında fark gözetmezler. Onların bu düşüncesine göre hak ve batılın karşılığı ancak bu dünyadadır. Çünkü, dünyada muvahhidler ile müşrikler arasında temelde bir fark olmadığından (!) , bir tek Allah’a ya da birçok ilaha inanmak sonuçta gönlün bileceği bir iştir.