sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA KAMER SURESİ 18. VE 25. AYETLER

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA KAMER SURESİ 18. VE 25. AYETLER
10.11.2022
798
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

18- Ad (kavmi) de yalanladı. Şu halde benim azabım ve uyarıp-korkutmam nasılmış?
19- Biz, o uğursuz (felâket yüklü ve) sürekli bir günde(16) üzerlerine ‘kulakları patlatan bir kasırga’ gönderdik.
20- İnsanları söküp atıyordu; sanki onlar, kökünden sökülüp-kopmuş hurma kütükleriymiş gibi.
21- Şu halde benim azabım ve uyarıp-korkutmam nasılmış?
22- Andolsun biz Kur’an’ı zikr (ile öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı?
23- Semud (kavmi) de uyarıları yalanladı.
24- Dediler ki: “Bizden biri olan bir beşere mi uyacağız?(17) Bu durumda gerçekten biz bir şaşkınlık (sapıklık) ve çılgınlık içinde kalmış oluruz.”
25- “Zikr (vahy) içimizden ona mı bırakıldı? Hayır, o, çok yalan söyleyen kendini beğenmiş bir şımarıktır.”(18)

AÇIKLAMA

16. Yani, uğursuzluk bir kaç gün devam etmiştir. Fussilet: 16’da “uğursuz günler” tabiri kullanılırken, Hakka: 7’de; “Tufan’ı 7 gece 8 gün ardı ardına onların üzerine musallat etti” şeklinde bir ifade kullanılmaktadır. Bu tufanın Çarşamba günü başladığı şeklindeki görüş oldukça meşhurdur.
Dolayısıyla bazı kimseler bu görüşe dayanarak çarşamba gününü uğursuz kabul etmişlerdir. O gün hiçbir işe başlamazlar. Nitekim bazı zayıf hadislerde de, bu günün uğursuzluğundan bahsedildiği için halk arasında Çarşamba gününün uğursuz olduğu şeklinde bir batıl inanç yayılagelmiştir. Örneğin İbn Merduye ve Hatib Bağdadi’nin rivayet ettikleri hadise göre, ayın son Çarşambası uğursuzdur ve bu uğursuzluk ayın sonuna değin devam eder. İbn Cevzi bu hadise uydurma derken, İbn Receb, sahih olmadığını söyler. Yine Hafız Sahavi bu hadis için “Tüm rivayet kanallarında sağlam değildir” şeklinde görüş bildirirken, Taberani de muhaddislerin bu hadisi zayıf kabul ettiklerini söyler. Bazı hadislerde ise, Çarşamba günü sefere çıkmanın, alış veriş yapmanın, tırnak kesmenin ve hastaları ziyaret etmenin uğursuz olduğu rivayet edilir. Ayrıca cüzzam hastalığının çarşamba günü başladığı söylenmektedir. Ancak bu hadislerin hepsi de zayıftır ve onlara inanmamak gerekir. Araştırmacı olan Munavi, “Çarşamba gününün uğursuzluğuna inanmak suretiyle, bir işi yapmayı terketmek ve falcıların inançlarına kapılmak haramdır, zira tüm günler Allah’ındır. Ve O’nun dışında hiç kimse fayda ve zarar vermeye muktedir değildir” demektedir. Allame Alusi ise, “Tüm günler Allah’ındır ve dolayısıyla çarşamba gününün bir özelliği yoktur. Gece veya gündüzün herhangi bir saati bir kimse için muvafık olabilirken, bir başkası için olamayabilir. Bunların hepsi de Allah’tandır ve saat ve günlerin uğursuzluk ile bir ilgisi yoktur.” demektedir.

17. Başka bir ifadeyle onlar, Hz. Salih’e (a.s) inanmamak için üç neden ileri sürüyorlardı.
a) Hz. Salih bir insandır ve insanlardan üstün bir varlık değildir.
b) Kavminin içinden çıkmış bir şahıstır ve dolayısıyla kendilerinden üstün değildir.
c) O, sıradan bir şahıstır. Ne bir kabilenin reisi, ne bir grubun lideri ne de bir gücün sahibidir. Buna rağmen Hz. Salih’in üstünlüğü neden kabul edilsin?
Onlar, Hz. Salih’in ya insanüstü bir varlık olması gerektiğine veya insanüstü bir varlık olmasa da kendi içlerinden olmayıp mucizevi bir yolla gelmesi gerektiğine ya da gücü ve şöhreti olan bir kabile reisi olması gerektiğine inanıyorlardı. Çünkü Allah’ın ancak bu şekilde birini peygamberlik görevi için seçebileceğini düşünüyorlardı. Nitekim Mekkeli müşrikler de aynı cehalet içindeydiler. Zira onlar da Hz. Muhammed’in (s.a) peygamberliğini reddedebilmek için aynı gerekçeleri öne sürüyorlardı. Yani Hz. Muhammed (s.a) de sıradan insanlar gibi alış veriş yaptığı halde ve içimizde doğmuş ve büyümüşken, şimdi kalkmış Allah’ın kendisine peygamberlik verdiğini iddia etmektedir” diyorlardı.

18. “Ehara” kendisini beğenmiş, büyüklük taslayan, büyük laflar sarfeden kimse anlamına gelir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.