BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
İLİM İLE AMEL
Hamd, övgü, sena ve yücelik bütün noksan sıfatlardan münezzeh kemal sıfatlara sahip Âlemlerin Rabbi Rahman ve Rahim Allah c.c ‘a mahsustur. Salat ve selam Âlemlere rahmet olarak gönderilen müminlerin örneği ve önderi yaşayan kur’an kendisine tabi olunmadığı müddetçe kurtuluşun mümkün olmadığı Hz. Muhammed (sav)’e Aline, Ashabına ve tüm müminlerin üzerine olsun inşallah.
“Allah sizi, hiçbir şey bilmez halde, analarınızın karınlarından çıkardı, size kendisine şükredesiniz diye işitme duyusu, gözler ve kalpler verdi (Nahl 78)
Yeryüzüne imtihan edilmek maksadıyla gönderilen insan doğduğunda bilgiden, ilimden ve eşyanın hakikatinden yoksun bir haldedir. Yani insanda asıl olan cehalettir. İlim ise sonradan elde edilebilecek olan bir fazilettir ve bu her mümin erkek ve kadın üzerine farz-ı ayn’dır. Kişinin sırat-ı mustakim üzere olabilmesi, dosdoğru istikamet üzerinde hayat yolculuğunu tamamlaması ancak ilim ile mümkündür. Ancak dikkat çekmek isteğim nokta şurasıdır ki ilim öğrenmek her ne kadar gerekli ve önemli ise de bu yalnızca öğrenmekten ibaret değil, elde edilen ilimle amel edilmedikten sonra öğrenilen ilmin aslında kişiye çok ta bir faydası olmayacaktır. Bu aynen şunun gibidir. Bir insan çok sevdiği ama yapımını bilmediği bir yemeğin tarifini öğrense ancak o yemeği yapmasa, o bilgi o kişinin karnını doyurmak için yeterli olmayacaktır. O bilgiden faydalanması ve karnının doyması için bildiği tarife uygun o yemeği yapmalıdır ki bilmesinin ona bir faydası olsun. Zira ilimde bunun gibidir kendisiyle amel edilmeyen ilimde kişinin hafızanda yalnızca yer işgal etmekten başka bir işe yaramayacaktır. Kurtuluşu isteyen insanın ilim elde etmenin ve yanı sıra onunla amel etmenin zaruretini anlaması gerekmektedir.
Muhammed b. Fazl, Muhammed b.Cafer, İbrahim b.Yusuf, Abdullah b. Nümeyr, Cafer b. Birkan, Fırat b. Süleyman yolu ile gelen rivayette, Ebu derda (ra) şöyle anlattı:
“İnsan öğrenci olmadıkça, âlim olamaz. Bildiği ile amil olmadıkça da hakiki âlim olamaz.”
Yine Ebu Derda (ra) şöyle anlatır:
“Bilmeyene bir defa yazık olsun. Bilip de gereğini yerine getirmeyene, yedi defa yazıklar olsun.”
Ebu Derda (ra) dan başka bir rivayette:
“Ben kıyamet günü “Ya Üveymir, ne öğrendin?” denmesinden korkmuyorum. Asıl korktuğum, kıyamet günü bana: Ya Üveymir! Bildiğinle ne işledin denmesidir.
Ömer b. Hattab (ra), Abdullah b. Selam (ra)’a şöyle dedi:
-ilim sahipleri kimlerdir?
-Biliği ile amel edenlerdir.
-insanların sinelerinden ilmi gideren nedir?
-Tamahtır.
İsa (as)’ın şöyle dediği anlatılır:
“Körün lamba taşımasından, kendisine ne fayda var? Başkası aydınlanır. Dışarıda yanan bir lambadan, karanlık bir eve ne yarar var? Ve sizin konuştuğunuz o hikmetli sözlerin ne faydası var ki, onunla amel etmezsiniz.”
Şunları da isa(as) söylemiştir:
“Hepsi meyve vermedikten sonra, ağaçların çokluğu neye yarar? Hepsi mürşit olmadıktan sonra, âlimlerin çokluğundan ne fayda var? Hepsi tatlı olmayınca, meyvelerin çokluğunu kim neylesin? Hepsi faydalı olmayınca, ilmin çokluğu ne fayda sağlar?
Evzai dedi ki:
Bir kimse bildiği ile amel ederse, bilmediğini başarır.
Sehl b. Abdullah şöyle der:
“ İnsanlar ölüdürler, âlimler müstesna. Âlimler sarhoşturlar, ilmi ile amil olanlar müstesna. İlmi ile amil olanlar da aklanmamışlardır, ihlas sahibi olanlar müstesna.”
Rasulullah (sav)’ın şöyle buyurduğu anlatıldı:
“Her âlimin yanında oturmayınız. Ancak sizi beş şeyden alıp, şu beş şeye getirmek isteyen hariç:
Şüpheden kesin imana, kibirden tevazua, düşmanlıktan nasihate, gösteriş ve rağbetten zühde.”
Ali b.Ebi Talib (ra) şöyle der:
Bir ilim sahibi bildiği ile amel etmeyince, cahil ondan birşey öğrenmek istemez.
Bir âlim bildiğini işlemezse, ilminin ne kendisine ne de bir başkasına faydası olur.
İlim toplamak, ona saygı ve sevgi beslemekle olur. Çünkü bize ulaşan bir haber şöyledir: israiloğullarından biri, seksen sandık ilim topladı. Allahü teala peygamberlerden birine vahyetti: “Ona söyle, o topladığının bir mislini daha toplasa, yine de faydasızdır. Ta, şu üç şeyle amel edinceye kadar:
1.Dünyayı sevmemek. Çünkü orası müminlerin yeri değildir.
2.şeytanla arkadaş olmamak. Çünkü o, müminlerin dostu olamaz.
3.Müminlere eziyet etmemek. Çünkü onlara eziyet müminlerin işi değildir.”
Süfyan b. Uyeyne (ra) şöyle anlatır: “ Cehaletin insanlara iyi gelmesi imkânsızdır. Bir kimse, bildiğini işler, o insanların en âlimidir. Bir kimse, bildiği halde gereğini işlemezse, o cahildir.
Anlatıldığına göre şu üç zümrenin pişmanlığı büyük olur:
1.İyi bir kölesi olan kimsenin, kıyamet günü kölesi cennete gittiği halde, kendisinin cehenneme gitmesi.
2.Bir kimse mal toplar. Ama ondan Allah’ın hakkını vermez. Kendisi ölür, mirasçıları ondan sadaka verirler. Allah rızası için harcarlar. O vesile ile onlar, kurtulurlar, kendisi de cehenneme girer.
3.Bir âlim ki, anlattığı ile insanalar kurtulur, ama kendisi de (bilgisi ile amel etmediği için) cehenneme girer.
Adamın biri bir gün Hasan Basri’ye, fakihlerimiz şöyle diyor, böyle diyor, diye anlattı. Bunun üzerine Hasan Basri şöyle dedi: -Sen hiç fakih görmüş müsün? Fakihin vasıfları şunlardır: dünyaya karşı tok gönüllüdür. Ahirete yönelmiştir. Günahlarını görür. Rabbine ibadete devam eder.
Rivayet edildiğine göre, Rasulullah (sav)efendimize soruldu:
-İnsanlar ne zaman belalı olurlar?
Âlimler bozulunca. Dendi ki: Alim bozulunca, Alem bozulur.
Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
“Bir kimse, şu dört şey için ilim öğrenirse, cehenneme girer:
1.Âlimlere karşı böbürlenmek için,
2.Salih kimselerle çekişmek için,
3.insanların kendisini sevip saymaları için,
4.Devlet büyüklerinden mal kapmak, saygı görmek, makam ve derece almak için.”
Süfyan Sevri (ra) Şöyle anlatır:
İlmin birincisi susmaktır. İkincisi dinlemektir. Üçüncüsü korumaktır. Dördüncüsü gereğini işlemektir. Beşincisi ilmi yaymaktır.
Ebu Derda(ra) şöyle der:
Ya âlim ol, ya öğrenci ya da dinleyici ol. Sakın bunların dışında dördüncüsü olma, perişan olursun. Yani bilmeyen, öğrenmeyen ve dinlemeyenlerden olma.
Fudayl b. Iyaz şöyle anlatır:
Bir âlim dünyaya rağbetli, ona karşı hırslı olursa, onunla oturmak cahilin bilgisizliğini, tacirin günahını artırır. Müminin da kalbini katılaştırır.
Rabbim bizlere kurtuluşumuza sebep olacak ilmi elde etmeyi ve onunla amel etmeyi nasip eylesin. Ayaklarımızı istikamet üzere sabit kılsın canımızı Müslüman olarak alsın inşallah…